54...HİCR SURESİ
Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla...
. Elif, Lâm, Râ. İşte sana o Kitap'ın ve açık anlatımlı Kur'an'ın ayetleri.
. O küfre batmış olanlar zaman zaman, keşke Müslüman olsaydılar diye derin bir özlem duyarlar.
. Bırak onları yesinler, nimetlenip zevk
etsinler ve sonu gelmez arzu kendilerini oyalasın. Ama yakında bilecekler.
etsinler ve sonu gelmez arzu kendilerini oyalasın. Ama yakında bilecekler.
. Biz hiçbir yurt ve medeniyeti, belirlenmiş bir yazgısı olmaksızın ortadan kaldırmadık.
. Yemin olsun, biz insanı; kuru çamurdan, değişken-
. Şöyle haykırdılar: "Hey! Kendisine o zikir/Kur'an indirilen! Sen gerçekten tam bir delisin."
. "Hadi getirsene bize o melekleri, eğer doğru sözlülerdensen!"
. Biz o melekleri ancak ve ancak hak üzere, hak bir yolla indiririz. Ve o zaman inkârcılara göz açtırılmaz.
. Hiç kuşkusuz, o zikiri/Kur'an'ı biz indirdik, biz; her hal
ve şartta onu muhakkak koruyacak olan da biziz.
ve şartta onu muhakkak koruyacak olan da biziz.
. Yemin olsun ki, senden öncekilerin o ilk kümeleri içine de nebiler gönderdik biz!
. Onlara bir Tanrı elçisi gelir gelmez, onunla mutlaka alay ederlerdi.
. Biz ona, günaha batmışların gönüllerinde böyle bir yol veririz.
. Ona inanmazlar. Oysaki, öncekilerin yol ve yöntemleri gözlerinin önünden geçmiştir.
. Ona inanmazlar. Oysaki, öncekilerin yol ve yöntemleri gözlerinin önünden geçmiştir.
. Üzerlerine gökten bir kapı açsak da oradan yükseliyor olsalardı.
. Kesinlikle şöyle diyeceklerdi: "Bizim gözlerimiz döndürüldü, bakışlarımız sarhoş edildi. Belki de biz büyüye çarptırılmış bir toplumuz."
. Yemin olsun, biz gökte burçlar oluşturduk ve
. Yemin olsun, biz gökte burçlar oluşturduk ve
. Hatırla o zamanı ki Rabbin meleklere, "Ben, kupkuru bir çamurdan, değişken, cıvık balçıktan bir insan yaratacağım." demişti.
. "Onu, amaçlanan düzgünlüğe ulaştırıp öz ruhumdan içine üflediğim zaman, önünde hemen secdeye kapanın."
. Meleklerin tümü, toplu halde secde ettiler.
. İblis müstesna. O, secde edenlerle beraber olmaya karşı çıktı.
. Dedi: "Kuru bir çamurdan, değişken-cıvık bir balçıktan yarattığın bir insana secde etmek için var olmadım."
. Buyurdu: "Öyleyse çık oradan, çünkü kovuldun."
. "Din gününe kadar üzerinde lanet var."
. Dedi: "Rabbim, onların diriltileceği güne kadar bana süre ver."
. Buyurdu: "Hadi, süre verilenlerdensin."
. "Bilinen vaktin gününe kadar..."
. Dedi: "Rabbim! Beni azdırmana yemin ederim ki, yeryüzünde onlar için mutlaka süslemeler yapacağım ve onların tümünü kesinlikle azdıracağım."
. "İçlerinden riyaya sapmamış, samimi kulların müstesna."
. Göğüslerindeki düşmanlığı çekip almışızdır. Köşkler/divanlar üzerinde karşı karşıya oturan kardeşler olmuşlardır.
. Orada kendilerine zahmet/yorgunluk dokunmaz. Oradan çıkarılmazlar da.
. Haber ver kullarıma: Hiç kuşkusuz benim, evet benim, Gafûr ve Rahîm.
. Hani onun yanına girmişlerdi de "Selam!" demişlerdi.
O da "Biz sizden korkuyoruz." diye konuşmuştu.
. "Korkma! Biz sana bilgin bir oğlan müjdeliyoruz." dediler.
. Dedi: "İhtiyarlık yakama yapıştıktan sonra mı bana müjde veriyorsunuz! Neye
dayanarak müjde veriyorsunuz?"
dayanarak müjde veriyorsunuz?"
. Dediler: "Hakk'a dayanarak müjdeledik sana, sakın ümitsizliğe düşenlerden olma."
. Dedi: "Sapıtmışlardan başka kim ümit keser Rabbin rahmetinden!"
. Dediler: "Biz günahkâr bir topluluğa gönderildik."
. "Yalnız Lût'un ailesi suçlu değildir. Biz onların hepsini kurtaracağız."
. "Lût'un karısı hariç. O günahkârla geriye kalacaktır. Öyle takdir ettik."
. Elçiler Lût ailesine geldiklerinde,
. Elçiler Lût ailesine geldiklerinde,
. Lût: "Siz tanınmayan kimlersiniz." dedi.
. Dediler: "Gerçek şu ki biz, günahkârların, hakkında kuşku edip durdukları şeyi sana getirdik."
. Dediler: "Gerçek şu ki biz, günahkârların, hakkında kuşku edip durdukları şeyi sana getirdik."
. "Sana gerçeği getirdik. Biz, özü-sözü doğru olanlarız."
. "Gecenin bir yerinde aileni yola çıkar. Sen de
arkalarından onları izle. Hiçbiriniz geri dönüp bakmasın. Emredildiğiniz yere kadar gidin."
arkalarından onları izle. Hiçbiriniz geri dönüp bakmasın. Emredildiğiniz yere kadar gidin."
. Şehir halkı, elçileri duymanın sevinci içinde geldi.
. Lût dedi: "Bunlar benim konuklarımdır, aman beni utandırmayın!"
69. "Allah'tan korkun, beni rezil etmeyin."
. Dediler: "Seni el âlemin işiyle uğraşmaktan men etmemiş miydik?"
. Lût dedi: "Eğer bir şey yapacaksanız, işte kızlarım!"
. Nihayet o korkunç titreşimli ses, onları güneş doğarken yakaladı.
. O kentin üstünü altına getirdik/üst düzeydekileri alt düzeye indirdik. Ve üzerlerine pişmiş çamurdan taşlar yağdırdık.
. Hiç kuşkusuz, bunda, işaretlerden anlam çıkaranlar için ibretler vardır.
. Yemin olsun, Hicr halkı da gönderilen elçileri yalanladı.
. Dağlardan güvenli güvenli evler yontuyorlardı.
. Kazanıp durdukları şeylerin kendilerine hiçbir yararı olmadı.
.Biz gökleri, yeri ve bunların arasındakileri hak olarak yarattık. O
saat elbette gelecektir. Şimdi sen, uzanan elleri tut, güzel davran.
saat elbette gelecektir. Şimdi sen, uzanan elleri tut, güzel davran.
. Kuşkusuz senin Rabbin, evet o, Hallâk'tır, hiç durmadan yaratır; en iyi şekilde bilir.
. Yemin olsun ki, biz sana ikişerlerden/ikililerden/iç içe
kıvrımlar halindeki çift mânalılardan yedi taneyi ve şu büyük Kur'an'ı verdik.
kıvrımlar halindeki çift mânalılardan yedi taneyi ve şu büyük Kur'an'ı verdik.
. Sakın, onlardan bazı çiftlere verdiğimiz nimet ve zevklere gözlerini dikme. Onlar için tasalanma da. Müminler için kanadını indir sen!
. Ve de ki: "Ben, evet ben, apaçık konuşan bir uyarıcıyım!"
. Ve de ki: "Ben, evet ben, apaçık konuşan bir uyarıcıyım!"
. Aynı şekilde, o bölücülere/yemin edip duranlara da beyyineler indirmiştik.
. Onlar ki Kur'an'ı parça parça/bölük bölük/falcılık aracı yaptılar.
. Onlar ki Kur'an'ı parça parça/bölük bölük/falcılık aracı yaptılar.
. Rabbine yemin olsun ki, biz onları toplu halde sorgu suale çekeceğiz/hepsinden mutlaka hesap soracağız;
. Yapıp ettiklerinden...
. Yapıp ettiklerinden...
. Emrolunduğun şeyi, kafalarını çatlatırcasına tebliğ et; şirke bulaşmışlara aldırma.
. Alay edip eğlenenlere karşı biz sana yeteriz.
. Alay edip eğlenenlere karşı biz sana yeteriz.