53. YUSUF Suresi (İniş sırasına göre Kuran meali)

      53.  YUSUF  Suresi
              İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla...
1).Elif-Lâm-Râ! Bunlar apaçık olan kitabın 
ayetleridir.
2).Aklınızı kullanasınız /doğru bağlantılar 
kurasınız diye, biz onu Arapça kur’anlar /ayet kümeleri halinde indirdik.
3).Vahyettiğimiz bu ayet kümeleriyle en 
güzel kıssayı sana tam olarak anlatacağız. Daha önce sen bundan tamamen habersizdin.
4).Bir gün Yusuf babasına şöyle demişti: “Babacığım! Ben rüyamda on bir gezegeni, 
Güneş’i ve Ay’ı gördüm. Onları bana secde eder /boyun eğer bir halde gördüm.”
5).(Babası) Dedi ki: “Yavrucuğum, sakın rüyanı kardeşlerine anlatma! Sonra sana 
karşı bir oyun kurarlar; çünkü Şeytan insan için apaçık bir düşmandır.
6).İşte, rüyanda gördüğün gibi, Rabbin seni seçecek ve olayların tevilini /bağlantılarını kurmayı sana öğretecektir. Daha önce 
ataların İbrahim’e ve İshak’a olan nimetini tamamladığı gibi sana ve Yakup ailesine olan nimetini de tamamlayacaktır. Senin 
Rabbin, daima bilen ve kararları doğru olandır.”
7).Yusuf’ta ve kardeşlerinde, isteyen herkes
için ayetler /çıkarılacak dersler vardır.
8).Bir gün kardeşleri (birbirlerine) şöyle dediler: “Babamızın Yusuf’a ve kardeşine 
olan sevgisi bize olandan fazla. Oysa biz birbirine kenetlenmiş kişileriz. Babamız 
gerçekten açık bir yanlış içinde.
9).Yusuf’u ya öldürün ya da götürüp uzak bir yere bırakın ki babanızın bütün ilgisi 
size kalsın! Sonra da (tövbe eder) iyi bir topluluk haline gelirsiniz.”
10).İçlerinden sözü dinlenen biri de şöyle dedi: “Yusuf’u öldürmeyin! Onu o kuyunun 
dışarıdan gözükmeyen bir yerine bırakın ki kafilelerden biri onu bulup alsın. Bir şey yapacaksanız böyle yapın.”
11).(Sonra babalarına gidip) Dediler ki: “Baba! Yusuf hakkında bize niye güvenmiyorsun? Oysa biz kesinlikle onun iyiliğini isteyen kimseleriz.
12).Yarın onu bizimle gönder de bol bol yesin, içsin ve oynasın. Biz onu kesinlikle koruruz.”
13).(Yakup) Dedi ki: “Onu götürmeniz beni 
gerçekten üzer. Sizin fark etmediğiniz bir sırada onu kurt yer diye korkuyorum.”
14).Dediler ki: “Biz birbirimize kenetlenmiş kişilerken onu kurt yerse o zaman büsbütün kaybetmiş kimseler oluruz.”
15).Yusuf’u götürüp kuyunun dışarıdan gözükmeyen bir yerine bırakmayı 
kararlaştırdıklarında biz de ona şunu vahyettik: “Yaptıkları bu işi, hiç beklemedikleri bir anda, onlara kesinlikle bildireceksin.”
16).Akşam üzeri ağlaya ağlaya babalarına geldiler.
17).“Baba!” dediler. “Biz, yarış yapmaya gitmiş, Yusuf’u da eşyalarımızın yanında bırakmıştık. (Bir de ne görelim) onu kurt yemiş! Gerçi biz ne kadar doğru sözlü olsak da sen bize inanacak değilsin.”
18).(Delil olarak da) Yusuf’un gömleğini ona ait olmayan bir kana bulayıp 
getirdiler. Yakup dedi ki: “Hayır! İşin doğrusu nefisleriniz sizi bir işe sürüklemiş. Artık bana düşen, güzel bir sabırdır! Anlattıklarınız karşısında yardımına sığınılacak olan yalnız Allah’tır.”
19).Bir kafile geldi, 
sucularını (kuyuya) gönderdiler. O da kovasını kuyuya sarkıttı. “Müjde müjde! Bu bir erkek çocuk!” dedi. Ticarî mal olsun diye onu (insanlardan) sakladılar; ama Allah onların ne yaptıklarını iyi biliyordu.
20).Yusuf’u ucuz bir fiyata, birkaç dirheme 
(gümüş paraya) sattılar, zaten ona değer veren kimseler değillerdi.
21).Onu satın alan Mısırlı, karısına şöyle dedi: “Onu iyi bir konumda tut, belki bize 
faydası olur ya da onu evlat ediniriz.” Böylece Yusuf’un o topraklarda yerleşmesini sağladık. Bunu, olayların tevilini /bağlantılarını kurmayı ona öğretelim diye de yaptık. Allah işinin üstesinden gelir; ama insanların çoğu bunu bilmez.
22).Yusuf ergin hale gelince ona hikmet 
/doğru karar verme yeteneği ve ilim verdik. Biz, güzel davrananları işte böyle ödüllendiririz.
23).Kaldığı evin hanımı, Yusuf’la birlikte 
olmak istedi. Kapıları sıkıca kapadı ve “Haydi gel, seninim!” dedi. Yusuf: “Allah’a sığınırım! O benim Rabbimdir. Beni güzel bir konuma getirdi. Şu bir gerçek ki yanlışlara dalanlar umduklarına kavuşamazlar.” dedi.
24).Kadın onu gerçekten arzulamıştı. Yusuf 
da onu arzulamıştı. Eğer Rabbinin burhanını /kesin delilini görmeseydi (onunla birlikte olacaktı). Böyle olması, bu kötülüğü ve çirkin davranışı ondan uzaklaştırmamız içindi. Çünkü o, samimiyeti onaylanmış kullarımızdandı.
25).(Yusuf önde kadın peşinde) İkisi de kapıya doğru koştular. Kadın, Yusuf’un 
gömleğini arkadan çekip yırttı. Kapının yanında kadının beyiyle karşılaştılar. Kadın dedi ki: “Ailene kötülük etmek isteyen kişinin cezası hapse atılmaktan veya acıklı bir azaptan başka ne olabilir!”
26).Yusuf dedi ki: “Benimle birlikte olmayı o istedi.” Kadının ailesinden bir bilirkişi (bu
 olay hakkında) şöyle görüş bildirdi: “Eğer Yusuf’un gömleği önden yırtılmışsa kadın doğru söylemiş, o (Yusuf) ise yalancılardandır.
27).Ama eğer gömleği arkadan yırtılmışsa
 kadın yalan söylemiş, o (Yusuf) ise doğruyu söyleyenlerdendir.”
28).(Beyi) Yusuf’un gömleğinin arkadan 
yırtıldığını görünce dedi ki: “Bu, siz kadınların bir oyunudur. Sizin oyununuz gerçekten büyüktür.
29).Yusuf, sen bu konuyu kapat! Hanım, sen
de günahın için bağışlanma dile; çünkü hatalı davranmış olan, kesinlikle sensin!”
30).Şehirdeki bazı kadınlar şöyle dedi: “Vezirin karısı hizmetindeki genç ile birlikte 
olmak istiyormuş! Onun aşkı yüreğini kaplamış. Biz onu gerçekten açık bir sapkınlık içinde görüyoruz.”
31).Kadın onların dedikodularını duyunca kendilerine haber gönderdi. Onlar için 
mükellef bir sofra hazırladı. Her birine birer bıçak verdi. Sonra Yusuf’a: “Çık 
karşılarına!” dedi. Kadınlar onu görünce pek yücelttiler ve (şaşkınlıktan) ellerini 
kestiler. Dediler ki: “Aman Allah’ım! Bu bir insan olamaz, bu ancak değerli bir melek olabilir!”
32).Kadın dedi ki: “Kendisi yüzünden beni kınadığınız kişi işte bu! Ben onunla birlikte 
olmak istedim; ama o kendini korudu. Yine de ondan istediğimi yapmazsa kesinlikle hapse atılacak ve küçük düşenlerden biri olacak.”
33).Yusuf dedi ki: “Rabbim! Hapis, benim için bunların beni çağırdıkları şeyden daha 
iyidir. Onların oyununu benden uzaklaştırmazsan onlara kapılırım ve cahillik edenlerden olurum.”
34).Bunun üzerine Rabbi duasını kabul etti 
de kadınların oyununu ondan savdı; çünkü O, daima dinleyen ve bilendir.
35).Bütün delilleri gördükten sonra yine de 
Yusuf’u bir süre için hapse atmaları görüşü öne çıktı.
36).Yusuf’la beraber iki genç daha hapse girmişti. Onlardan biri “Ben (rüyamda) 
kendimi içki (yapmak için bir şeyler) sıkarken görüyorum”, diğeri de “Ben de kendimi başımın üstünde kuşların yiyip durduğu bir ekmek taşırken görüyorum” dedi. “(Lütfen) Bize bunun yorumunu söyleyiver. Seni güzel davranan kimselerden biri olarak görüyoruz.”
37).Yusuf dedi ki: “Size verilecek yemek yanınıza gelmeden önce rüyalarınızın 
yorumunu size söyleyeceğim. Bu, Rabbimin
bana öğrettiği şeylerdendir. Ben Allah’a inanıp güvenmeyen ve ahireti yok sayan bir
topluluğun dini yaşama biçimini terk ettim.
38).Ben atalarım İbrahim, İshak ve Yakub’un dini yaşama biçimine uydum. Bizim hiçbir 
şeyi Allah’a ortak koşmaya hakkımız yoktur. Bu, Allah’ın bize ve bütün insanlara olan lütfudur; ama insanların çoğu şükretmiyor /görevlerini yerine getirmiyorlar.
39).Ey hapishane arkadaşlarım! Birbirinden farklı Rabler mi iyidir yoksa her şeyi emri 
altına almış olan tek Allah mı?
40).Allah ile aranıza koyup kulluk ettikleriniz, sadece sizin ve atalarınızın 
taktığı isimlerden ibarettir. Yoksa Allah, onların (ilah oldukları) hakkında hiçbir delil indirmemiştir. Hüküm, yalnızca Allah’a aittir. O, sadece kendisine kulluk etmenizi emretmiştir. Dosdoğru din işte budur. Ancak insanların çoğu bunu bilmez.
41).Ey hapishane arkadaşlarım! Biriniz efendisine içki sunacak, diğeriniz ise 
asılacak, kuşlar da başından (parçalar) yiyecek. Hakkında görüşümü istediğiniz rüya ile ilgili yorum yapıldı.”
42).Yusuf onlardan, kurtulacağını düşündüğü kişiye: “Efendinin yanında 
benden bahset.” dedi. Fakat Şeytan, efendisine (Yusuf’tan) bahsetmeyi ona 
unutturdu da Yusuf hapiste birkaç yıl daha kaldı.
43).Bir gün kral dedi ki: “Ben rüyamda yedi zayıf ineğin yediği yedi besili inek ve bir de 
yedi yeşil başak ile başka kuru başaklar görüyorum. Ey ileri gelenler! Rüya tabir edebiliyorsanız benim rüyam hakkında bana bir görüş bildirin.”
44).Dediler ki: “(Bunlar) Karmakarışık 
düşler... Biz bu düşlerin yorumunu bilen kişiler değiliz.”
45).Yusuf’un iki hapishane arkadaşından, kurtulmuş olanı, uzunca bir süreden sonra 
Yusuf’u hatırladı ve dedi ki: “Ben size bu rüyanın yorumunu söyleyebilirim; bunun için beni (hapishaneye) gönderin.”
46).(Hapishaneye geldi ve dedi ki:) “Yusuf! Ey özü sözü doğru kişi! Yedi zayıf ineğin yediği yedi besili inek ve bir de yedi yeşil başak ile başka kuru başakların görüldüğü bir rüya hakkında bize bir görüş bildir de o insanlara dönebileyim; belki onlar (senin değerini) bilirler.”
47).Yusuf dedi ki: “Peşpeşe yedi yıl ekip 
biçeceksiniz. Hasat ettiklerinizden, yiyeceğiniz az bir miktar dışındakini başağında bırakın.
48).Sonra bunun ardından, sakladığınız az 
bir kısım dışında önceden biriktirdiğiniz her şeyi yiyip tüketecek pek sıkıntılı yedi yıl gelecek.
49).Sonra bunun da ardından, insanların bol yağmura kavuşturulduğu, (ürünleri) sıkıp (hayvanları) sağacakları bir yıl gelecek.”
50).Kral dedi ki: “Onu bana getirin!” Elçi, 
Yusuf'un yanına gelince (Yusuf) şunları söyledi: “Efendine dön de sor bakalım, 
ellerini kesen o kadınların derdi neymiş? Benim Rabbim onların oyunlarını iyi bilir.”
51).(Kral o kadınlara) dedi ki: “Yusuf’la 
birlikte olmak istediğinizde ne olmuştu?” Kadınlar: “Allah’a sığınırız! Biz onun hakkında kötü bir şey bilmiyoruz.” dediler. Vezirin karısı da şöyle dedi: “İşte şimdi 
bütün gerçek ortaya çıktı. Onunla birlikte olmayı ben istedim. O ise gerçekten doğru söyleyenlerdendir.”
52).(Yusuf elçiye şunları da demişti:) “Amacım, yokluğunda kendisine hainlik etmediğimi ve hainlerin oyununu Allah’ın 
hedefine ulaştırmadığını, onun /vezirin bilmesidir.
53).Ben kendi nefsimi de aklamıyorum; çünkü -Rabbimin ikram ettiği /uyarıda bulunduğu zaman hariç- nefis sürekli kötülüğü emreder durur. Rabbim çok bağışlayan ve ikramı bol olandır.”
54).Kral dedi ki: “Yusuf’u bana getirin; onu has adamım yapayım.” Onunla konuşunca 
da “Bugünden itibaren sen bizim yanımızda makam sahibi ve güvenilir bir kişisin.” dedi.
55).Yusuf da şöyle dedi: “Beni bu 
toprakların hazinelerinin başına getir. Ben onları iyi korurum, (bu konuda) bilgiliyim.”
56).Böylece Yusuf’un o topraklarda iyi bir konuma gelmesini sağladık. İstediği her 
yeri mesken edinebiliyordu. Biz ikramımızı, gerek gördüğümüz kişiye yaparız. Güzel davrananların ödülünü zayi etmeyiz.
57).İnanıp güvenen ve yanlış yapmaktan 
sakınanlar için Ahiretteki ödül elbette daha iyidir.
58).(Bir gün) Yusuf’un kardeşleri geldi ve 
onun huzuruna çıktılar. Yusuf onları hemen tanıdı; ama onlar Yusuf’u tanımadı.
59).Yusuf (kardeşlerinin) yüklerini 
hazırlattığında dedi ki: “(Bir dahaki sefere) bana, baba-bir erkek kardeşinizi de getirin. 
Görmüyor musunuz, ben ölçüyü tam 
tutuyorum ve misafirperverlerin en iyisiyim!
60).Onu bana getirmezseniz (bilin ki) bende size verilecek bir ölçek (erzak) bile olmaz, yanıma da yaklaşmayın!”
61).Dediler ki: “Onu getirmek için babasını ikna etmeye çalışacağız. Biz bunu kesinlikle yapacağız.”
62).Yusuf, emrindeki gençlere dedi ki: “Onların sermayelerini yüklerinin içine 
koyun. Ailelerine dönünce belki onun kendi sermayeleri olduğunu anlarlar da tekrar gelirler.”
63).Babalarının yanına dönünce dediler ki: “Baba! (Kardeşimizi götürmedikçe) Bize erzak yasaklandı. Bu yüzden kardeşimizi 
bizimle gönder ki erzak alalım. Biz onu kesinlikle koruyacağız.”
64).Yakup dedi ki: “Daha önce onun kardeşi hakkında size ne kadar güvendiysem 
bunun hakkında da ancak o kadar güvenirim! Fakat her hâlükârda Allah en iyi 
koruyandır. O, merhametlilerin en merhametlisidir.”
65).Eşyalarını açınca sermayelerinin 
kendilerine iade edildiğini gördüler. Dediler ki: “Baba! Daha ne isteriz; bu bizim 
sermayemiz, bize iade edilmiş! (Kardeşimizi bizimle gönderirsen) Ailemize yiyecek alırız, kardeşimizi koruruz, bir deve yükü erzak da fazla alırız. Bu erzak bize azdır.”
66).Yakup dedi ki: “Hepinizin başına bir şey gelmesi durumu hariç, onu bana mutlaka 
getireceğinize dair Allah’ın adıyla sağlam bir söz vermediğiniz sürece onu sizinle asla göndermem." Ona sağlam söz verdiklerinde
“Allah, söylediklerimizin tek güvencesidir.” dedi.
67).Bir de şöyle dedi: “Oğullarım! (Şehre) Hepiniz tek bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. Gerçi ben size Allah’tan 
gelecek hiçbir şeye engel olamam. Hüküm sadece Allah'a aittir. Ben, yalnızca O’na güvenip dayandım. Birine güvenip dayanacak olanlar da yalnızca O’na güvenip dayansınlar.”
68).Onlar babalarının istediği yerlerden şehre girdiklerinde bu (şekilde girmeleri), 
Allah’tan gelecek hiçbir şeyi onlardan engelleyecek değildi; ancak Yakub, içindeki bir arzuyu dile getirmiş oldu. O, kendisine 
öğrettiğimiz şeylerden ötürü (Allah’tan geleni engelleyemeyeceği konusunda) bilgi sahibiydi; ama insanların çoğu bunu bilmez.
69).Yusuf’un huzuruna çıktıklarında, Yusuf kardeşini bağrına bastı. (Ona gizlice) “Ben 
gerçekten senin kardeşinim. Artık onların yaptıklarından dolayı canını sıkma!” dedi.
70).Yusuf, onların yüklerini hazırlattığında su tasını kardeşinin yükünün içine koydu.
 Daha sonra bir tellâl yüksek sesle: “Ey kervancılar! Siz, hırsızsınız hırsız!” diye bağırdı.
71).Bunlar, onlara dönerek: “Neyinizi 
kaybetmiş durumdasınız?” diye sordular.
72).Dediler ki: “Kralın su kabını kaybetmiş 
durumdayız. Onu getirene bir deve yükü erzak var. (İçlerinden biri dedi ki:) Ben buna kefilim.”
73).“Vallahi, siz de iyi biliyorsunuz ki biz 
buraya bozgunculuk yapmak için gelmedik. Biz hırsız da değiliz.” dediler.
74).Görevliler dedi ki: “Peki, ya yalan 
söyleyen kimselerseniz (sizde) bunun 
cezası nedir?”
75).Dediler ki: Onun cezası, çalınan mal kimin yükünde bulunursa o kişinin kendisi/ ona el konulması onun cezasıdır. Biz bu yanlışı yapanları böyle cezalandırırız.”
76).Bunun üzerine Yusuf, kardeşinin çuvalından önce diğerlerinin çuvallarında 
arama yapmaya başladı. Sonra su tasını kardeşinin çuvalından bulup çıkardı. Biz 
Yusuf’a böyle bir çözüm yolu gösterdik. Aksi takdirde kralın kanununa göre Yusuf 
kardeşini alıkoyamazdı. Ancak Allah başka bir durum ortaya çıkarırsa başka. Biz istediğimiz kişinin derecesini kat kat yükseltiriz. Her bilgi sahibinin üstünde bir bilen vardır.
77).(Yusuf’un kardeşleri) Dediler ki: “Bu 
çalmışsa daha önce onun (ana-baba bir) 
kardeşi de çalmıştı!” Yusuf bunu içine attı, gerçeği onlara açıklamadı. (İçinden) şöyle dedi: “Sizler kötü bir konumdasınız. Allah sizin bu yakıştırmanızın (iftiranızın) iç yüzünü iyi bilir.”
78).Dediler ki: “Ey vezir! Onun kocamış ihtiyar bir babası var. Bu yüzden onun 
yerine bizden birini al. Biz seni gerçekten iyilik yapan kimselerden biri olarak görüyoruz.”
79).Yusuf dedi ki: “Malımızı yanında bulduğumuz kişiden başkasını alıkoymaktan Allah’a sığınırız! Çünkü biz o zaman kesinlikle haksızlık yapmış oluruz.”
80).Ondan umutlarını kesince fısıldaşarak bir kenara çekildiler. Büyükleri dedi ki: “Babanızın sizden Allah adına kesin söz 
aldığını ve daha önce Yusuf hakkında işlediğiniz kusuru bilmiyor musunuz! Bu yüzden ben, babam bana izin verinceye ya da Allah benimle ilgili bir hüküm verinceye dek buradan asla ayrılmayacağım. O, hüküm verenlerin en iyisidir.
81).Siz babanızın yanına dönün de şöyle deyin: Baba! Oğlun hırsızlık yaptı. Biz 
sadece görüp bildiğimize şahitlik ederiz. Biz görmediğimiz şeyden (hırsızlıktan onu) koruyamazdık.
82).İçinde bulunduğumuz şehre ve birlikte 
döndüğümüz kervana sor. Biz gerçekten doğru söyleyen kimseleriz.”
83).(Babalarına dönüp bunları 
anlattıklarında Yakup) Dedi ki: “Hayır… 
Nefisleriniz sizi bir işe sürüklemiş. Artık bana düşen, güzel bir sabırdır! Ümit ederim ki Allah onların hepsini birden bana getirir. Çünkü o, daima bilen ve bütün 
kararları doğru olandır.”
84).Onlardan yüz çevirdi ve “Vah Yusuf’um 
vah!” dedi. Üzüntüden gözlerine ak düştü. Artık acısını içine gömüyordu.
85).Dediler ki: “Vallahi, Yusuf diye diye 
sonunda elden ayaktan düşecek ya da ölüp gidenlerden olacaksın.”
86).Yakup dedi ki: “Ben içime 
sığdıramadığım derdimi ve üzüntümü yalnız Allah’a arz ediyorum. (Çünkü) Allah tarafından (bana bildirilmesiyle), sizin bilmediklerinizi biliyorum.
87).Oğullarım! Gidin; Yusuf ve kardeşiyle ilgili dikkatlice bilgi toplayın. 
Allah’ın iyilik ve ikramından da ümidinizi kesmeyin. Çünkü Allah’ın iyilik ve ikramından sadece kâfirler topluluğu ümidini keser."
88).Onlar gidip de Yusuf’un huzuruna çıkınca şöyle dediler: “Ey vezir! Bizi ve 
ailemizi maddi sıkıntı sardı. (Bu defa) Az bir sermaye ile geldik. Fakat sen bize yine de erzakımızı tam ver, bir de bize sadaka ver. Allah sadaka verenleri mutlaka ödüllendirir.”
89).Yusuf dedi ki: “Siz cahilce davrandığınız
sıralarda Yusuf’a ve kardeşine neler yaptığınızı biliyorsunuz değil mi!”
90).Onlar dediler ki: “Sen… Sen gerçekten Yusuf musun?” “Ben Yusuf’um, bu da 
benim kardeşim! Allah bize hakikaten iyilikte bulundu. Şu bir gerçek ki kim yanlışlardan korunur ve sabırlı olursa /duruşunu bozmazsa (bilsin ki) şüphesiz Allah, güzel davrananların ödülünü zayi etmez.” dedi.
91).Dediler ki: “Vallahi Allah seni gerçekten 
bize üstün kılmış. Biz kesinlikle hatalıydık.”
92).Yusuf dedi ki: “Bugün size hiçbir kınama yok. Allah sizi bağışlasın! O, merhametlilerin en merhametlisidir.
93).Benim şu gömleğimi götürün de 
babamın yüzüne koyun ki gözleri görür hale gelsin. Sonra bütün ailenizle birlikte bana gelin!”
94).Kervan (Mısır’dan) ayrılınca babaları (Yakup) dedi ki: “Ben gerçekten Yusuf’un 
kokusunu alıyorum. Keşke bana bunak demezseniz!”
95).(Yanındakiler) Dediler ki: “Vallahi sen kesinlikle o eski yanlışına saplanıp kalmışsın.”
96).Müjdeci gelince gömleği Yakub'un yüzüne koydu, o da tekrar görmeye başladı 
ve dedi ki: “Ben size; Allah tarafından (bana bildirilmesiyle) sizin bilmediklerinizi bilirim, demedim mi!”
97).(Oğulları:) “Baba!” dediler. “(Allah’tan) 
Bizim için günahlarımızın bağışlanmasını dile! Çünkü biz hatalıydık!”
98).Dedi ki: “Yakında Rabbimden sizin için bağışlanma dileyeceğim. Çünkü o, çokça bağışlayan ve ikramı bol olandır.”
99).(Hep birlikte) Yusuf’un yanına vardıklarında, Yusuf, anasını-babasını 
bağrına bastı ve “İnşaallah hepinizin güven ve huzur içinde olacağı Mısır’a girin!” dedi.
100).Anasını-babasını kendi tahtına çıkardı. Hepsi birlikte Yusuf'un önünde saygıyla 
eğildiler. Yusuf dedi ki: “Babacığım! İşte bu, vaktiyle gördüğüm rüyamın sonucudur. Rabbim onu gerçeğe dönüştürdü. Rabbim bana gerçekten ihsanda bulundu; çünkü hem beni hapisten çıkardı hem de Şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra sizi çölden buraya getirdi. Benim Rabbim yapmak istediği işi gerçekten çok ince bir şekilde ayarlayandır. 
O, daima bilen ve bütün kararları doğru olandır.
101).Rabbim! Gerçekten sen bana (Mısır’da)
yönetimden bir pay verdin, olayların tevilini 
/bağlantılarını kurmayı öğrettin. Ey gökleri ve yeri bölünme kanunuyla yaratan! Sen benim, dünyada da ahirette de velim /en yakınımsın. Ruhumu, sana tam teslim olmuş (Müslüman) biri olarak al ve beni iyi kimselerin arasına kat!”
102).(Ey Muhammed!) İşte bu (kıssa), gayb
haberlerindendir; onu sana vahyediyoruz. Yoksa onlar (Yusuf’a) oyun kurarlarken işbirliği ettiklerinde sen onların yanlarında değildin.
103).Sen ne kadar istesen de insanların çoğu inanacak değildir.
104).Onlardan yaptığın iş için bir ücret de istemiyorsun. Kur’an, herkes için bir 
zikirden /akılda tutulması gereken doğru bilgiden başka bir şey değildir.
105).Göklerde ve yerde nice ayetler 
/göstergeler var ki onlar, o ayetleri görür; ama onlardan yüz çevirerek geçer giderler.
106).Onların çoğu ancak müşrik olarak Allah’a inanır.
107).Allah’ın azabından kuşatıcı bir felaketin kendilerine gelmesine veya o 
saatin /mezardan kalkış saatinin onlara, farkına varmadıkları bir sırada ansızın gelmesine karşı bir güvenceleri mi var?
108).De ki: “Bu benim yolumdur; basiretle /gerçekleri gören biri olarak Allah’a 
çağırıyorum; ben de bana uyanlar da (böyle yaparız). Allah her türlü eksiklikten uzaktır. Ben müşriklerden değilim.”
109).Biz senden önce kentlerin ahalisinden 
sadece kendilerine vahyettiğimiz erkekleri elçi gönderdik. Yeryüzünde dolaşmadılar mı ki kendilerinden öncekilerin sonunun ne olduğuna baksınlar! Ahiret yurdu yanlışlardan sakınanlar için elbette daha iyidir. Hiç aklınızı kullanmaz mısınız?
110).Ne zaman ki elçilerimiz (toplumlarından) umutlarını kesti ve yalancı 
sayıldıklarını anladılar; o zaman onlara yardımımız geldi de tercih ettiklerimiz kurtarıldı. (Ama) Baskınımız suçlular topluluğundan geri çevrilmez.
111).Şurası kesin ki onların kıssalarında aklıselim sahibi olanlar için ibretler vardır. 
Kur’an, uydurulmuş bir söz değildir. Aksine, kendinden öncekileri tasdik eden, her şeyi ayrıntılı olarak açıklayan, inanıp güvenen bir topluluk için rehber ve ikram olan bir kitaptır.


Not:  Biliyoruz ki uydurulan her tür din insan yaşantısına  ve toplumuna zarardır. Doğruyu bulmamız için lütfen başlarken iniş sırasına göre, Arapça bilmiyorsanız mealini anlayarak KURAN'ı okuyalım..Okuduktan sonra da okunması için teklifte bulunalım…TEŞEKKÜR EDERİM…