73..Enbiyâ Suresi

73..  Enbiyâ Suresi

        Rahman Rahim Olan ALLAH'ın Adıyla
. Yaklaştı insanlara hesapları! Ve onlar hâlâ gaflet içinde yüz çevirip durmadalar.

                 
. Rablerinden kendilerine ulaşan, söze bürünmüş her yeni öğüt ve hatırlatmayı ancak eğlenerek dinliyorlar.
. Kalpleri hep oyun ve oyalanmada. O zulüm
sergileyenler, şu yolda bir fısıldaşmayı iyice
        
koyulaştırdılar: "Bu adam, sizin gibi bir insandan başkası değil. Gözünüz baka baka büyüye mi gidiyorsunuz!"

. Dedi: "Rabbim, gökteki sözü de yerdeki sözü de bilir. O, her şeyi duyan, her şeyi bilendir!"
. Şöyle de dediler: "Saçma sapan rüyalar
     
bunlar! Belki de uydurduğu bir yalandır. Belki de bir şairdir o. Hadi bir mucize getirsin bize, öncekilere gönderildiği gibi..."
         
. Onlardan önce yere batırdığımız hiçbir yurt ve uygarlık iman etmemiştir. Onlar mı iman edecekler!...
                     
. Senden önce de ancak kendilerine vahyettiğimiz erler gönderdik. Hadi, sorun zikir/Kur'an ehline, eğer bilmiyorsanız...
. Biz onları yemek yemez bir ceset olarak yaratmadık. Onlar sonsuza dek kalıcı da değillerdi.
    
. Sonra onlara verilen söze sadık kaldık da onları ve dilediklerimizi kurtardık. Ve israfa saplanıp haddi aşanları helâk ettik.
. Yemin olsun, size bir Kitap gönderdik ki, öğüt 

ve uyarınız/zikriniz/şerefiniz yalnız ondadır. Hâlâ aklınızı çalıştırmayacak mısınız?

. Zulmetmiş nice kenti/medeniyeti biz kırıp geçirdik ve arkalarından başka bir topluluk oluşturduk.
. Şiddetimizi hissettiklerinde hiç vakit geçirmeksizin oradan dört nala kaçıyorlardı.

. Kaçmayın, içinde servet şımarıklığına düştüğünüz yere, meskenlerinize dönün ki, hesaba çekilebilesiniz.

. Dediler: "Eyvah bize! Biz gerçekten zalimlermişiz."


                  
. Bu davaları sürüp giderken biz onları kökten biçiverdik, sönüp silindiler.
. Biz, gökleri de yeri de bunlar arasındakileri 
de eğlenip eğlendirelim diye yaratmadık.
. Eğer bir eğlence edinmek isteseydik onu 
kendi katımızdan edinirdik. Ama böyle yapanlar değildik/yapsaydık öyle yapardık.
. Hayır, biz hakkı, bâtılın üzerine fırlatırız da  
o, onun beynini parçalar. Bir de bakarsın o yok olup gitmiştir. Yakıştırdığınız niteliklerden ötürü yazıklar olsun size!
. Göklerde ve yerde kim varsa O'na aittir. Ve O'nun katındakiler, O'na ibadet etmekten ne çekinirler ne de yorulurlar.
. Gece ve gündüz tespih ederler, bıkıp usanmazlar.
. Yoksa yerden bazı ilahlar edindiler de 
topraktan çıkarıp diriltme işini onlar mı yapacak?
. Eğer yerde-gökte Allah'tan başka tanrılar olsaydı, o ikisi de mutlaka fesada uğrardı. Arşın Rabbi o Allah, onların nitelendirmelerinden yücedir, uzaktır.
. O, yaptığından hesaba çekilmez ama onlar hesaba çekilirler.
. Yoksa O'nun dışında bazı ilahlar mı edindiler? De ki: "Susturucu delilinizi getirin!
Benimle beraber olanların da benden öncekilerin de Zikir'i budur. Ne yazık ki onların çokları hakkı bilmezler; bu yüzden de yüz çevirirler."
               
. Senden önce hiçbir resul göndermedik ki ona 
şöyle vahyetmiş olmayalım: "Gerçek şu: İlah yok benden başka, artık bana kulluk/ibadet edin."
. "Rahman çocuk edindi" dediler. Hâşâ, 
bundan arınmıştır O! Onlar, lütuflandırılmış kullardır.
. Onlar O'nun sözünün önüne geçmezler; onlar yalnız O'nun emriyle iş yaparlar.
. O, onların önlerindekini de arkalarındakini de bilir. Onlar, O'nun hoşnutluk verdiklerinden başkasına da şefaat etmezler. Ve onlar O'nun korkusundan titrerler.
.İçlerinden her kim, "Ben O'nun berisinden/alt 
mertebesinden bir ilahım!" derse böylesini cehennemle cezalandırırız. Zalimleri işte böyle cezalandırırız biz.
. O küfre sapanlar görmediler mi ki gökler ve 
yer bitişik idi, biz onları ayırdık. Her canlı şeyi 
sudan oluşturduk. Hâlâ iman etmeyecekler mi?
. Yerküreye, onları çalkalamasın diye bir takım 
dağlar diktik. Ve orada geniş geniş yollar açtık ki, doğru gidebilsinler.
. Göğü, korunmuş bir tavan yaptık. Ama onlar 
göğün ayetlerinden hâlâ yüz çeviriyorlar.
. O O'dur ki, geceyi, gündüzü, Güneş'i ve Ay'ı 
yarattı. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.
. Senden önce hiçbir insana ölümsüzlük 
vermedik. Şimdi sen ölürsen, onlar ölümsüz mü olacaklar?"
. Her canlı, ölümü tadacaktır. Biz bir imtihan 
olarak sizi şer ile de hayır ile de deniyoruz. Sonunda bize döndürüleceksiniz.
. O küfredenler seni gördüklerinde, seni şu şekilde alaya almaktan başka bir şey yapmazlar: "İlahlarınızı diline dolayan bu 
mu?" Ama Rahman'ın zikrini/Kur'an'ı bizzat onlar örtüp inkâr ediyorlar.
. İnsan, aceleden yaratılmıştır. Ayetlerimi size göstereceğim. Benden acele istemeyin!
              
. Diyorlar ki: "Eğer doğru sözlüler iseniz bu vaat ne zaman?"
. O inkâr edenler, ne yüzlerinden ne sırtlarından azabı uzak tutamayacakları ve hiçbir yardım da göremeyecekleri zamanı bir bilselerdi!
. Doğrusu şu ki, o onlara ansızın gelecek de 
onları şaşkınlıktan donduracak. Artık ne onu geri çevirmeye güçleri yetecek ne de yüzlerine bakılacak.
. Yemin olsun, senden önceki resullerle de alay 
            
edilmiştir. Sonunda, onlarla eğlenenleri, alay konusu yaptıkları şey kuşatıverdi.

. De ki: "Sizi gece ve gündüz Rahman'dan kim koruyabilir?" Hayır, hayır! Onlar, Rablerinin zikrinden/Kur'an'ından yüz çeviriyorlar.
. Yoksa onların; kendilerini bize karşı siperleyecek tanrıları mı var? Ne kendilerine yardıma güç yetirebilirler ne de bizden bir dostluğa muhatap olurlar.
. Gerçek şu ki, biz onları ve atalarını, ömür kendilerine uzun gelecek kadar nimetlendirdik. Hâlâ görmüyorlar mı ki, biz yerküreye geliyor, onu 
uçlarından eksiltiyoruz. Galip gelenler onlar mı?
. De ki: "Ben sizi ancak vahiyle uyarıyorum." 
Ama sağırlar, uyarıldıklarında çağrıyı işitmezler ki!
.Rabbinin azabından onlara bir esinti 
dokunsa, yemin olsun şöyle diyecekler: "Vay bizlere, biz zalimlermişiz!"
. Kıyamet günü için adalet terazilerini kuracağız/adaleti terazilere koyacağız. Hiç kimseye zere kadar zulüm edilmeyecek. 
Hardal tanesi kadar bir şey olsa onu ortaya getiririz. Hesapçılar olarak biz yeteriz!
. Yemin olsun, biz, Mûsa'ya ve Hârun'a hak ile 
bâtılı ayıran, korunanlar için bir ışık ve öğüt olan Furkan'ı verdik.
. O korunanlar ki, hiç görmeden Rablerinden 
korkarlar. Kıyamet saatinden de ürperirler onlar.
. Bu, bereketli bir Zikir'dir ki, onu indirdik. 
Yoksa siz onu inkâr mı ediyorsunuz?
. Yemin olsun, İbrahim'e daha önceden, 
doğruyu bulma gücünü vermiştik. Onu bilmekteydik biz.
. Babasına ve toplumuna şöyle demişti: "Şu başına toplanıp durduğunuz heykeller de ne?"
 . Dediler: "Atalarımızı onlara kulluk/ibadet eder bulduk."

. Dedi: "Vallahi, siz de atalarınız da açık bir sapıklık içine düşmüşsünüz."
. Dediler: "Sen gerçeği mi getirdin yoksa oynayıp eğlenenlerden biri misin?"
. Dedi: "Hiç de değil! Sizin Rabbiniz, göklerin 
ve yerin Rabbidir ki, onları yaratmıştır. Ben de bunlara tanıklık edenlerdenim."
. "Allah'a yemin ederim, sırtınızı dönüp 
gidişinizden sonra, putlarınıza bir oyun çevireceğim."
. Sonunda onları parça parça etti. Yalnız en 
büyüklerini bıraktı ki, dönüp ona başvurabilsinler.
. Dediler: "Tanrılarımıza bunu yapan kesinlikle zalimlerdendir."
. Dediler: "Onları diline dolayan bir genç duymuştuk. Kendisine 'İbrahim' deniyor."
. Dediler: "Halkın gözleri önüne getirin onu ki, açıkça görebilsinler."
. Dediler: "Tanrılarımıza bunu sen mi yaptın, ey İbrahim?"
. Dedi: "Hayır, ben değil. Şu büyükleri yapmıştır onu. Hadi, sorun onlara eğer konuşabiliyorlarsa!"
. Bunun üzerine kendi benliklerine döndüler de şöyle dediler: "Siz, zalimlerin ta kendilerisiniz."
. Sonra, yine kendi kafalarına döndürüldüler: "Vallahi, sen de bilirsin ki, bunlar konuşamazlar."
. İbrahim dedi: "Siz, Allah'ın berisinden, size hiçbir şekilde yarar sağlamayan, zarar veremeyen şeylere mi tapıyorsunuz?"
. "Yazıklar olsun size ve Allah'ın berisinden taptıklarınıza! Siz hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?"
. Dediler: "Yakın bunu! Eğer bir şey yapacak kişilerseniz, ilahlarınıza yardım edin."
69. Biz de şöyle dedik: "Ey ateş, İbrahim'e bir serinlik ol, bir selam ol!"
. Ona tuzak kurmak istediler de biz onları hüsranın en beterine uğrayanlar yaptık.
. Biz onu da Lût'u da kurtarıp içinde âlemlere bereketler sakladığımız toprağa ulaştırdık.
. Ona İshak'ı bağışladık, ayrıca Yakub'u da hediye ettik. Hepsini hak ve barış için çalışan insanlar yaptık.
. Onları, bizim buyruğumuzla yol alan önderler yaptık. Onlara iyilikler yapmayı, 
duayı/namazı yerine getirmeyi, zekât vermeyi vahyettik. Onlar, yalnız bize kulluk ediyorlardı.
. Lût'a da hükümranlık ve ilim verdik. Onu, 
pislikler üretip duran bir kentten kurtardık. O kent halkı yoldan çıkmış kötü bir kavimdi.
. Onu rahmetimizin içine soktuk. O, hak ve barış için çalışanlardandı.
.Nûh'a gelince, o da daha önce bize yakarmıştı. 
Yakarışına cevap verdik de onu ve ailesini, o büyük sıkıntıdan kurtardık.
. Ona, ayetlerimizi yalanlayan topluluğa karşı yardım ettik. Kötülüğün toplumuydu onlar. Hepsini birden batırıp boğduk.
. Ve Dâvûd ile Süleyman... Hani, halkın 
davarının yayıldığı ekinler hakkında hüküm veriyorlardı da biz hükümlerine tanıklar olmuştuk.
. Onu Süleyman'a derhal kavrattık. Her birine hükümdarlık ve bilgi verdik. Dâvûd'a dağları 
boyun eğdirdik. Kuşlarla beraber tespih ediyorlardı. Yapmak isteyince yapanlarız biz!
. Ona, sizi sizin şiddetinizden koruyacak olan zırh yapma sanatını öğrettik. Peki, siz şükrediyor musunuz?
. Ve Süleyman'a kasırgayı boyun eğdirdik. İçini bereketlerle doldurduğumuz toprağa doğru onun emriyle 
akıp giderdi. Her şeyi bilenleriz biz!
. Kendisi için dalgıçlık eden, daha başka iş de 
yapan bazı şeytanları da onun emrine verdik. Biz onları koruyup gözetiyorduk.
. Ve Eyyûb... Rabbine şöyle yakarmıştı: 
"Dert/zorluk gelip çattı bana; sen, rahmet edenlerin en merhametlisisin!"
. Hemen cevap verdik ona, kendisindeki derdi kaldırdık. Tarafımızdan bir rahmet ve ibadet edenler için bir hatırlatma olarak, ona ailesini ve beraberinde, benzerlerini de verdik.
. İsmail, İdris, Zülkifl, hepsi sabredenlerdendi.
. Hepsini rahmetimize soktuk. Onlar hak ve barış için çalışanlardandı.
. Ve Zünnûn. Hani, kızarak gitmişti de ona asla güç yetiremeyeceğimizi/ölçüyü kendisine uygulamayacağımızı sanmıştı. Sonra, karanlıkların bağrında şöyle yakardı: "Senden başka ilah yok, tespih ederim seni! Kuşkusuz, ben zalimlerden oldum."
. Hemen imdadına yetiştik. Gamdan kurtardık onu. İnananları işte böyle kurtarırız biz!
. Ve Zekeriyya. Hani, Rabbine yakarmıştı: "Rabbim, beni yapayalnız, bir başıma bırakma! Sen, Vâris olanların/mirasçıların en hayırlısısın!"
. Kendisine hemen cevap vermiş. Yahya'yı ona hediye etmiş, karısını kendisi için 
doğurmaya elverişli hale getirmiştik. Onlar, hayırlarda yarışırlar, umarak ve korkarak bize yalvarırlardı. Onlar, bize ürpererek saygı gösterirlerdi.
. Ve o, cinsiyet organını/ırzını titizlikle koruyan kadın. Onun 
bağrına ruhumuzdan üfledik de kendisini ve oğlunu âlemler için bir mucize yaptık.
. İşte şu sizin ümmetiniz bir tek ümmettir. Ben de Rabbinizim. O halde bana ibadet edin.
. İşlerini aralarında parçaladılar. Hepsi bize dönecekler.
                
. Kim inanmış olarak hayra ve barışa yönelik işlerden bir şey yaparsa, onun gayretine nankörlük edilmez. Biz böylesi lehine kâtiplik ederiz.
           
.Helâk ettiğimiz bir kente/medeniyete yaşamak 
haram edilmiştir. Onlar bir daha geri dönemezler.
.Ye'cûc ve Me'cûc'ün önü açıldığı zaman onlar, 
                 
her tepeden akın ederler.
. Hak olan vaat yaklaşmıştır. İnkâr edenlerin 
gözleri birden donup kalmıştır. "Vay başımıza! Biz bundan gafil bulunuyorduk. Hayır, biz zalimlerdik!" derler.
. Siz ve Allah'ın berisinden, kulluk/kölelik 
ettikleriniz, cehennem odunusunuz. Hepiniz oraya gireceksiniz.
. Eğer onlar ilah olsalardı, oraya girmezlerdi. 
Oysaki, hepsi orada uzun süre kalacaklardır.
      
. Onlar için orada derin bir iç çekiş var. Ve onlar orada hiçbir şey işitmezler.
. Tarafımızdan kendilerine güzellik 
hazırlananlara gelince, bunlar cehennemden uzaklaştırılmışlardır.
. Onun uğultusunu duymazlar. Onlar, gönüllerinin istediği şeyler içinde sürekli yaşayacaklardır.
. O en büyük korku onları tasalandırmaz. 

Melekler onları şöyle karşılarlar: "Bu size o vaat edilen gününüzdür!"
. Gün olur, göğü, yazı tomarlarını dürer gibi düreriz. İlk yaratılışta başladığımız gibi onu baştan yaparız. Üzerimizde bir vaat olarak biz bunu mutlaka yapacağız.
. Yemin olsun, zikirden sonra Zebur'da şunu yazmıştık: Yeryüzüne benim iyilik ve barış seven kullarım vâris olacaktır.
. Kuşkusuz, bunda, ibadet eden/iş yapıp değer üreten bir topluluk için kesin bir tebliğ vardır.
. Ve biz seni ancak âlemlere bir 
                      Fotoğraf:
merhamet/bir sevgi olman dışında bir şey için göndermedik.
. De ki: "Bana şu vahyediliyor: "Tanrınız ancak bir tek tanrıdır.Peki, siz, müslümanlar/Allah'a teslim olanlar mısınız?"
. Eğer yüz çevirirlerse de ki: "Hepinize aynı şekilde, aynı düzeyde açıkladım. Artık bilmiyorum, tehdit edildiğiniz şey yakın mıdır, uzak mıdır?"
. Kuşkusuz O, sözün açığa vurulanını da bilir; 
saklamakta olduklarımızı da bilir.
. Bilmiyorum, belki de o, sizin için bir fitnedir. Belirli bir süreye kadar bir nimetlendirmedir.
. Resul şöyle yakardı: "Rabbim, hak ile 
hükmet! Bizim Rabbimiz Rahman'dır. Sizin nitelendirmelerinize karşı yardımına başvurulandır, Müsteân'dır." 
                            

Not: ALLAH biz insanlara gönderdiği Kuran'ı anlayarak okuyalım.Başlarken iniş sırasına göre Kuran'ı okuyalım lütfen.Teşekkür ederim..
                                  



 


Hiç yorum yok: