98..Nisâ Suresi

 98 - Nisâ Suresi

       Rahman Rahim Olan ALLAH'ın Adıyla

. Ey insanlar! Sizi 
birtek canlıdan 
yaratan, ondan eşini vücuda getiren ve o ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinize karşı gelmekten sakının. Adını anarak 
birbirinizden dilekler dilediğiniz Allah'tan korkun. Rahimlerin haklarına saygısızlıktan da sakının. Şu bir gerçek ki Allah, Rakîb'dir, sizin 
üzerinizde sürekli ve titiz bir gözetleyicidir.
. Yetimlere mallarını verin. Temizi pise değişmeyin. Yetimlerin mallarını kendi mallarınıza katarak yemeyin. Bunu yapmak gerçekten büyük bir vebaldir. 
. Yetimler konusunda adaleti koruyamayacağınızdan korkarsanız, sizin için temiz kılınan kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikâhlayın. Eğer bu durumda adaleti gözetemeyeceğinizden korkarsanız, 
bir tek kadınla yahut yeminlerinizin/sağ ellerinizin sahip olduklarıyla yetinin. İşte bu, haksızlığa sapmamanız için en uygun yoldur.

 

       .Kadınlara mehirlerini nazik ve cömert birşekildeörfve çevrenin kabullerine 

uygun olarak 

verin. Eğer ondan birazını kendileri kişisel istekleriyle size sunmuşlarsa artık onu içinize sine sine yiyin.
. Allah'ın sizin için ayakta durma 
aracı yaptığı mallarınızı kendini bilmez beyinsizlere vermeyin, o mallar içinden onlara rızık ayırın, onları giydirin ve onlara tatlı ve işe yarar bir söz söyleyin.
. Yetimleri, nikâh çağına gelmelerine 
kadar gözetleyip deneyin. O zaman onlarda içinize sinecek bir olgunluk ve erginlik görürseniz, mallarını onlara geri verin. 
Büyüyecekler diye bu malları tez 
elden saçıp savurarak yemeyin. Zengin olan, iffetli davransın. Fakir olan ise örfün gerekli kıldığı oranda yesin. Mallarını kendilerine teslim ettiğiniz zaman yanlarında tanıklar bulundurun. Hesap sorucu olarak Allah yeter.
. Ana-baba ve akrabanın geriye 
bıraktığından erkeklere bir pay vardır. Ana-baba ve akrabanın geriye bıraktığından -onun azından da çoğundan da- farz kılınmış bir nasip olarak kadınlara da bir pay vardır.
. Mirasın paylaştırılmasında hısım-
akraba, yetimler, yoksul ve çaresizler de hazır bulunurlarsa, ondan onları da rızıklandırın ve onlara güzel ve hoş bir söz de söyleyin.
. Ürperip titresin o kimseler ki, kendi arkalarında zayıf ve çaresiz aile fertleri bırakmış 
olsalardı, onlar için korku ve endişe duyacaklardı. O halde, Allah'tan korksunlar ve haksızlığı önleyici sağlam bir söz söylesinler.
. Şunda kuşkunuz olmasın ki, zulme 
başvurarak yetimlerin mallarını yiyenler karınlarına doldurmak üzere bir ateş yemekten başka bir şey yapmazlar. Ve onlar yakın bir zamanda, korkunç acılar veren bir azaba dalacaklardır.
. Allah size çocuklarınızla ilgili olarak şunu öneriyor: Erkek için, iki dişinin payı kadar. İkiden fazla kadın iseler ölenin bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer çocuk sadece bir kadınsa, mirasın yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığından 
ana-babanın her biri için altıda bir hisse olacaktır. Ölenin çocuğu yoksa ve kendisine ana-babası mirasçı olmuşsa bu durumda anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının payı, yapacağı vasiyetten ve borcundan arta kalanın altıda biridir. 
Babalarınız var, oğullarınız var. Siz bunlardan hangisinin yarar bakımından size daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Allah'tan bir buyruğu önemseyin. Hiç kuşkusuz Allah her şeyi bilir, tüm hikmetlerin sahibidir.
. Zevcelerinizin geriye bıraktığının yarısı sizindir, eğer onların çocuğu yoksa. Eğer onların çocuğu varsa, vasiyet ettikleri ve borçları ödendikten sonra geriye bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Eğer sizin çocuğunuz yoksa 
bıraktığınızın dörtte biri 
zevcelerinizindir. Eğer sizin çocuğunuz varsa bu durumda, yaptığınız vasiyet ve borcunuz ödendikten sonra geriye kalanın sekizde biri zevcelerinizindir. Eğer miras bırakan erkek veya kadının 
ana-babası ve çocuğu yok da erkek kardeşi veya kız kardeşi varsa, bu kardeşlerden herbirine altıda bir düşer. Kardeşler bundan fazla ise bu takdirde onlar, yapılmış bulunan vasiyet ve borç ödendikten sonra üçte 
bire ortaktırlar. Kimseye zarar verilmemelidir. Allah'tan bir öneridir bu. 

Allah Alîm'dir, Halîm'dir.
. İşte bunlar Allah'ın sınırlarıdır.Kim 
Allah'a ve O'nun resulüne itaat ederse Allah onu, altından nehirler akan cennetlere, orada sürekli kalıcılar halinde, sokar. İşte bu, en büyük başarıdır.
. Kim de Allah'a ve O'nun resulüne 
isyan eder, Allah'ın sınırlarını da aşarsa, Allah onu, içinde sürekli kalıcı olarak ateşe sokar. Artık onun için yere batırıcı bir azap vardır.
.Kadınlarınızdan eşcinsellik/sevicilik yapanlara karşı içinizden dört tanık 
       
getirin; eğer tanıklık ederlerse o kadınları, ölüm canlarını alıncaya ya da Allah kendileri için bir yol açıncaya kadar evlerde tutun.
. Eşcinselliği içinizden iki erkek 
yaparsa onlara eziyet edin. Bu ikisi tövbe eder, durumlarını düzeltirlerse onlara eziyetten vazgeçin. Allah 
Tevvâb'dır, tövbeleri çok kabul eder; Rahîm'dir, merhametine sınır yoktur.
. Allah'ın, kabulünü üstlendiği tövbe, bilgisizlikle kötülük işleyip de çok geçmeden tövbe edenler içindir. Allah, işte böylelerinin tövbesini kabul eder. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir.
. Yoksa, kötülükleri yapıp yapıp da 
her birine ölüm geldiğinde, "-İşte şimdi tövbe ettim" diyenler için tövbe yoktur. Küfre batmış olarak ölenlere de tövbe yoktur. Böylelerine biz korkunç bir azap hazırladık.
. Ey iman edenler! Kadınlara, zor ve 
baskı kullanarak mirasçı olmanız 
size helal olmaz. Kendilerine vermiş bulunduğunuz şeylerin bir kısmını çarpıp götürmek için onları sıkıştırmanız da helal değildir. Kanıta bağlanmış bir 
fuhuş yapmaları hali müstesna. Onlarla iyi ve güzel geçinin. Onlardan tiksindinizse olabilir ki, siz bir şeyi çirkin bulursunuz da Allah, ona çok hayır koymuş olur.
. Bir zevcenin yerine başka bir zevce 
almak istemişseniz onlardan birine yükler dolusu mal vermiş olsanız da o maldan hiçbir şeyi geri almayın. İftira ederek, açık bir günah işleyerek mi geri alacaksınız onu?
. Hem o malı nasıl alırsınız ki? Daha önce birbirinizle derinden derine kaynaşmıştınız. Ve onlar sizden çok sağlam bir söz de almışlardı.
. Geçmişte kalanlar hariç, babalarınızın nikâhlamış olduğu kadınlarla evlenmeyin. Böyle bir şey açık bir edepsizlik, nefret gerektiren bir kötülüktür. Çirkin bir yoldur bu.
.Size, şu kadınlarla evlenmek haram
kılınmıştır: Analarınız, kızlarınız,kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeş kızları, kız kardeş kızları, sizi emziren süt 
anneleriniz, süt kız kardeşleriniz, karılarınızın anneleri, kendileriyle birleştiğiniz hanımlarınızdan doğmuş olup evlerinizde oturan üvey kızlarınız -
eğer anneleriyle birleşmemişseniz o takdirde sizin için bir günah yoktur- ve sulbünüzden gelen oğullarınızın karıları. İki kız kardeşi birlikte almanız da haram kılınmıştır. Eskide kalanlar müstesna. Allah çok affedici, çok merhametlidir.
. Harpte elinize geçmiş kadınlar hariç olmak üzere, nikâhlı kadınlarla evlenmeniz de haram kılınmıştır. Bu, üzerinize Allah'ın yazdığıdır. Bunlar dışındakileri, mallarınızı vererek almanız; şunu 
bunu dost tutmayarak iffetli yaşamanız, zina etmemeniz şartıyla size helal kılınmıştır. Kendilerinden nimetlendiğiniz kadınların mehirlerini onlara bir hak olarak 
verin. Mehir kesişmeden sonra karşılıklı hoşnutluğa bağlı hallerde üzerinize günah yoktur. Allah, her şeyi bilir, tüm hikmetlerin sahibidir.
. İnanmış hür kadınları nikâhlama genişliğine 
gücü yetmeyeniniz, ellerinizin altındaki genç, mümin köle kızlarından biriyle evlensin. Allah sizin imanınızı 
daha iyi bilir. Hep birbirinizdensiniz. O halde onları, ailelerinin izniyle nikâhlayın. Gizli dost edinmeyerek, zinadan uzak kalarak, iffetli hanımlar olmaları şartıyla onların 
mehirlerini örfe uygun bir biçimde verin. Evliliğe geçtikten sonra bir fuhuş yaparlarsa onlara, hür kadınlara uygulanan cezasının yarısı uygulanacaktır. Bu, 
köle ile evlenme yolu, günaha ve sıkıntıya girmekten korkanınız içindir. Sabretmeniz sizin için daha hayırlıdır. Allah çok affedici, çok merhametlidir.
. Allah size açık-seçik bildirmek istiyor. Sizi, sizden öncekilerin yol ve yöntemlerinden haberdar ediyor. Size tövbe nasip ediyor. Allah her şeyi bilir, tüm hikmetlerin sahibidir.

. Allah sizin tövbenizi kabul etmek istiyor. Şehvetlerine uyanlarsa sizin büyük bir sapışla sapmanızı isterler.
. Allah size hafiflik getirmek istiyor. 
Çünkü insan çok zayıf yaratılmıştır.
. Ey inananlar! Mallarınızı aranızda 
bâtıl bir yolla/tutarsız bahanelerle yemeyin. Kendi hoşnutluğunuzla gerçekleşmiş bir 
ticaret olursa başka. Kendi canlarınıza kıymayın/intihar etmeyin. Hiç kuşkusuz, Allah, size karşı çok merhametlidir.
. Kim düşmanlık ve zulümle intihar günahını işlerse onu ateşe sokacağız. Bu, Allah için çok da kolaydır.
. Eğer yasaklandığınız günahların büyüklerinden uzak kalırsanız, diğer kötülüklerinizi örteriz ve sizi nimet 
ve bereket dolu bir varış yerine ulaştırırız.
. Allah'ın, bir kısmınıza bir kısmınızdan farklı olarak lütfettiği 
şeyleri isteyip durmayın. Erkeklere kendi kazandıkların
dan bir pay var; kadınlara da kendi kazandıkların
dan bir pay var. Allah'tan, O'nun lütfunu isteyin! Allah, her şeyi iyice bilmektedir.
. Ana-babanın ve akrabanın geriye 
bıraktıkları malların hepsi için mirasçılar belirledik. Yeminlerinizin/anlaşmalarınızın akde bağladığı kimselere gelince, onların paylarını da kendilerine verin! Allah her şeyi dikkatli bir tanık olarak gözetlemektedir.
. Erkekler; kadınları gözetip kollayıcıdırlar. Şundan ki, Allah, 
insanların bazılarını bazılarından üstün kılmıştır ve erkekler mallarından bol bol harcamışlardır. İyi ve temiz kadınlar 
saygılıdırlar; Allah'ın kendilerini koruduğu gibi, gizliliği gereken şeyi korurlar. Sadakatsizlik ve iffetsizliklerin
den korktuğunuz kadınlara önce öğütverin,sonra onları yataklarında
yalnız bırakın ve nihayet onları evden çıkarın/bulundukları yerden başka yere gönderin! Bunun üzerine size saygılı davranırlarsa artık onlar aleyhine başka bir yol aramayın. Allah çok yücedir, sınırsızca büyüktür.
. Eğer karı-kocanın aralarının 
açılmasından endişe ederseniz, bir hakem erkek tarafından, bir hakem de kadın tarafından gönderin. Bunlar, barıştırmak isterlerse Allah, kadınla erkeğin aralarını düzeltmede onları başarılı kılacaktır. Allah 
Alîm'dir, her şeyi bilir; Habîr'dir, her şeyden haberdardır.
. Allah'a ibadet edin. O'na hiçbir 
şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, 
akrabaya, yetim ve öksüzlere, 
çaresizlere, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa, size bağımlı olanlara iyi ve güzel davranın. Allah, kasılıp 
böbürlenen şımarıkları sevmez.
. Böyleleri cimriliğe saparlar, insanlara cimriliği emrederler ve Allah'ın lütfundan kendilerine verdiği şeyi saklarlar. 


Nankörler için biz, 
rezil edici bir azap hazırladık.
. Bunlar, Allah'a ve âhiret gününe inanmazlar da halka gösteriş olsun diye mallarını dağıtırlar. Arkadaşı şeytan olan için ne kötü arkadaştır o.
. Ne olurdu onlara, Allah'a ve âhiret 
gününe inanıp da Allah'ın kendilerine verdiği rızıktan öyle dağıtsalardı! Allah onları bilmekteydi.
. Allah zerre kadar zulüm yapmaz. 
Küçücük bir iyilik olsa onu kat kat artırır ve kendi katından da büyük bir ödül verir.
. Her ümmetten bir tanık getirip seni de şunlar üzerine bir tanık olarak 
diktiğimizde iş nice olacak?!
. Bir gündür ki o, küfre sapıp resule isyan edenler toprağa karışıp gitmeyi isteyecekler ve Allah'tan hiçbir sözü gizleyemeyecekler.
. Ey iman edenler! Sarhoşken, ne 
söylediğinizi bilinceye kadar, cünüpken de -yolculuk halinde olmanız müstesna- boy abdesti alıncaya kadar namaza/duaya yaklaşmayın. Eğer hastalanırsanız yahut yolculuk halinde bulunursanız yahut 
biriniz tuvaletten gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız, bütün bu durumlarda su da bulamamışsanız, temiz bir toprakla teyemmüm edin. Yani yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin. Allah Afüvv'dür, 
günahları affeder, Gafûr'dur, hataları bağışlar.
. Kendilerine Kitap'tan bir nasip 
verilenlere baksana! Sapıklığı satın alıyorlar da istiyorlar ki, siz de yolu şaşırasınız.
. Allah sizin düşmanlarınızı daha iyi 
bilir. Dost olarak, Allah yeter. Yardımcı olarak da Allah yeter.
. Yahudilerden öyleleri var ki, 
kelimeleri yerlerinden kaydırırlar; din içinde sövgüler üreterek, dillerini eğip-bükerek: "Dinledik, isyan ettik; dinle, dinlenmez olası, davar güder gibi güt bizi" derler. 
Eğer onlar, "Dinledik, boyun eğdik, dinle, bak bize!" demiş olsalardı, kendileri için daha hayırlı ve daha yerinde olurdu. Fakat Allah, küfürleri yüzünden onlara lanet etmiştir. Çok az bir kısmı hariç, iman etmezler.
. Ey kendilerine kitap verilenler! Biz 
bir takım yüzleri silip arkalarına çevirmeden, yahut Cumartesi Ashabı'nı lanetlediğimiz gibi onları da lanetlemeden önce, yanınızda bulunanı tasdikleyici olarak indirdiğimize inanın. Allah'ın emri yerine getirilmiş olacaktır.
. Şu bir gerçek ki, Allah kendisine 
şirk koşulmasını affetmez, bunun dışında kalanı/bundan az olanı dilediği kişi için affeder. Allah'a şirk koşan, gerçekten büyük bir günah işlemiştir.
. Bakmaz mısın, şu benliklerini ak-berrak gösterip duranlara! Hayır! İş, sandıkları gibi değil. Ancak Allah, dilediğini temizleyip aklar. Ve bir hurma lifi kadar zulme uğratılmazlar.
. Bir bak, nasıl yalan düzüp iftira 
ediyorlar Allah'a! Açık günah olarak bu yeter.
. Görmedin mi şu kendilerine 
Kitap'tan bir pay verilmiş olanları? Puta, tâğuta inanıyorlar; küfre batmışlar için, "Bunlar inananlardan daha doğru yoldadır!" diyorlar.
. İşte bunlardır, Allah'ın kendilerine 
lanet ettiği. Allah'ın lanetlediği kişi için bir yardımcı asla bulamazsın.
. Yoksa mülkten/yönetimden bir 
nasipleri mi var? Eğer öyle olsa, insanlara bir çekirdek bile vermezler.
. Yoksa insanları, Allah'ın lütfundan 
kendilerine verdiği nimet yüzünden kıskanıyorlar mı? Evet biz, İbrahim Ailesi'ne de kitabı ve hikmeti vermiş, onlara çok büyük bir mülk de lütfetmiştik.
. Onlardan bir kısmı ona inanmıştır; 
bir kısmı da ondan alıkoymaktadır. Böylesine, çılgın alevli cehennem yeter.
. Ayetlerimizi inkâr edenleri yakında 
bir ateşe yaslayacağız. Derileri piştikçe, azabı tatsınlar diye, derilerini öncekinden başka derilerle değiştireceğiz. Allah Azîz ve Hakîm'dir.
. İman edip hayra ve barışa yönelik 
işler yapanlara gelince, onları altından ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Hep orada kalacaklardır. Orada kendileri için tertemiz eşler de olacaktır. Ve onları, en güzel biçimde serinleten bir gölgeye kavuşturacağız.
. Şu bir gerçek ki, Allah size 
emanetleri, onlara ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor. Allah size bu şekilde ne güzel öğüt veriyor. 
Allah Semî'dir, çok iyi duyar; Basîr'dir, çok iyi görür.
. Ey iman sahipleri! Allah'a itaat 
edin. Resule ve sizin içinizden olan/sizin seçtiğiniz hüküm ve yetki sahiplerine de itaat edin. Sonra bir şeyde tartışmaya girdiniz mi, eğer Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsanız, onu Allah'a ve resule arz edin. Böyle yapmanız hem daha hayırlı hem de sonuç bakımından daha güzeldir.
. Şunları görmedin mi? Kendilerinin, sana indirilene de senden önce indirilene de inandıklarını sanarken, inkâr 
etmekle emrolundukları tâğutu aralarında hakem yapmak istiyorlar. Zaten şeytan da onları geri dönülmez bir sapıklıkla sersem hale getirmek istiyor.
. Kendilerine, Allah'ın indirdiğine ve resule gelin denince, o ikiyüzlülerin senden iyice yüz çevirdiklerini görürsün.
. Peki, nasıl oluyor da ellerinin hazırladıkları yüzünden başlarına bir musibet çöktüğünde, sana gelip, "Biz sadece iyilik yapmak, barıştırmak istedik!" diye Allah'a yeminler ediyorlar!
. Allah bunların kalplerindekini biliyor. Artık aldırma onlara; öğüt ver kendilerine ve öz benlikleri hakkında etkili sözler söyle onlara.
. Biz hiçbir resulü, Allah'ın izniyle kendisine itaat edilmesi dışında bir 
amaçla göndermedik. Eğer onlar, öz benliklerine zulmettiklerinde sana gelip Allah'tan af dileseler, resul de kendileri için af dileseydi, elbette ki Allah'ı tövbeleri cömertçe kabul eden bir Rahîm olarak bulacaklardı.
. Hayır, Rabbine yemin olsun ki iş, 
onların sandığı gibi değil. Onlar, aralarında çıkan karmaşık işlerde seni hakem yapıp verdiğin hükümle ilgili olarak, içlerinde hiçbir burukluk duymadan tam bir teslimiyete ulaşmadıkça iman etmiş olamazlar.
. Eğer onlar üzerine, "Kendinizi 
öldürün yahut yurtlarınızdan çıkın!" diye yazmış olsaydık, içlerinden pek azı hariç, bunu yapmazlardı. Ama onlar kendilerine öğütleneni yapsalardı, onlar için hem daha hayırlı olurdu hem de ömürlü olmaları bakımından daha yarayışlı.
. O takdirde kendilerine katımızdan 
büyük bir ödül elbette verirdik.
. Ve onları dosdoğru bir yolla 
elbette kılavuzlardık.
. Allah'a ve resule itaat eden kişilere 
gelince, bunlar, Allah'ın kendilerine nimet verdikleriyle beraberdirler. Peygamberlerle, hak dostlarıyla, şehitlerle, hayır ve barışı sevenlerle. Ne güzel dosttur bunlar!
. Böylesi bir beraberlik Allah'ın 
lütfudur. Her şeyi bilici olarak Allah yeter.
. Ey inananlar! Savunma tedbirlerinizi alın. Gerektiğinde de 
bölükler halinde hareket geçin yahut toplu halde savaşa çıkın.
. İçinizden öylesi de var ki, ne olursa olsun ağırdan alır. Size bir musibet gelip çatarsa şöyle diyecektir: "İyi ki onlarla birlikte şehit olmadım. Allah bana lütufta bulundu."
. Eğer size Allah'tan bir lütuf erişirse o -sizinle kendisi arasında hiçbir sevgi yokmuş gibi- şöyle diyecektir: "Keşke ben de onlarla olsaydım da büyük bir başarı kazansaydım!"
. İğreti hayatı âhiret hayatı karşılığında satanlar, Allah yolunda çarpışsınlar. Allah yolunda çarpışıp da öldürülen yahut galip gelene biz, yakında, büyük bir ödül vereceğiz.
. Size ne oluyor da Allah yolunda ve "Ey Rabbimiz bizi, halkı zulme sapmış şu kentten çıkar; katından 
bize bir dost gönder, katından bize bir yardımcı gönder!" diye yakaran mazlum ve çaresiz erkekler, kadınlar, yavrular için savaşmıyorsunuz!
. İman edenler Allah yolunda savaşırlar; küfre sapanlarsa tâğut 
yolunda savaşırlar. O halde, şeytanın dostlarıyla savaşın. Hiç kuşkusuz, 
şeytanın tuzağı çok zayıftır.
. Kendilerine, "Ellerinizi çekin, 
namazı/duayı yerine getirin, zekâtı 
verin!" denilenleri görmedin mi? Üzerlerine savaş yazılınca, içlerinden bir grup, insanlardan Allah'tan korkmuş gibi, hatta daha 
şiddetli bir korkuyla korkar oldu. Ve şöyle dediler: "Ey Rabbimiz! Ne diye yazdın üzerimize savaşı; yakın bir süreye kadar bizi erteleseydin ya!" De ki: "Dünya nimeti çok azdır. Kötülükten sakınan için âhiret daha hayırlıdır. Bir kıl kadar bile zulme uğratılmazsınız."
. Nerede olursanız olun ölüm sizi
             
yakalayacaktır. titizlikle korunan 
muhteşem kulelerde olsanız bile. Onlara bir iyilik isabet ettiğinde, "Bu, Allah katındandır!" derler. Ama kendilerine bir kötülük dokunduğunda, "Bu senin yüzündendir." 
derler. De ki: "Hepsi, Allah katındandır." Şu topluluğa ne oluyor ki, neredeyse hiçbir sözü anlamıyorlar!
. İyilik ve güzellikten sana her ne 
ererse Allah'tandır. Kötülük ve çirkinlikten sana ulaşan şeyse kendi nefsindendir. Biz seni insanlara bir resul olarak gönderdik. Tanık olarak Allah yeter.
. Resule itaat eden Allah'a itaat etmiş olur. Yan çizen 
çizsin, biz seni onlar üzerine bekçi göndermedik.
. "Baş üstüne" diyorlar ama senin 
yanından ayrıldıklarında, içlerinden
bir grup senin söylediğinin tam tersini planlıyor. Allah, onların sabahlara kadar kurup durduklarını yazıyor. Onlardan yüz çevir, Allah'ı vekil et. Vekil olarak Allah yeter.
. Kur'an'ı, iyice okuyup 
düşünmüyorlar mı? Eğer o, Allah'tan başka birinin katından gelseydi, elbetteki onun içinde birçok ihtilaf 
bulacaklardı.
.Onlara, güven yahut korkuya ilişkin 
bir haber ulaştığında onu hemen yaydılar. Oysaki, onu resule ve içlerindeki sorumluluk sahiplerine götürmüş olsalardı, aralarındaki okuyup araştırarak hüküm çıkaranlar, onu elbette 
bileceklerdi. Eğer Allah'ın lütuf ve rahmeti üzerinizde olmasaydı, pek azınız/pek az kişiniz hariç şeytanın ardı sıra giderdiniz.
. Allah yolunda savaş. Kendinden 
başkasından sorumlu değilsin. 
İnananları da teşvik et. Umulur ki Allah, küfre sapanların gücünü kırar. Allah, kuvvetçe daha üstün, cezalandırmada daha güçlüdür.
. Kim güzel bir işe aracı olursa ondan ona bir pay vardır. Kim kötü bir şeye aracı olursa ondan da ona bir pay vardır. Allah her şeye, herkese gıda ulaştırır, Mukît'tir.
. Bir selam ile selamlandığınızda, 
onun daha güzeliyle yahut aynısıyla karşılık verin. Hiç kuşkusuz Allah Hasîb'dir, her şeyi güzelce 
hesaplamaktadır.
. Allah'tır O, ilah yoktur O'ndan 
başka. Hakkında hiçbir kuşku 
bulunmayan kıyamet gününde, hepinizi muhakkak bir araya toplayacaktır. Hadis/söz 
bakımından, Allah'tan daha sadık kim olabilir?
. Size ne oluyor da münafıklar 
hakkında iki gruba ayrılıyorsunuz? Allah onları kazandıkları yüzünden baş aşağı etmişken, Allah'ın saptırdığını yola getirmek mi
istiyorsunuz? Allah'ın şaşırttığına sen asla yol sağlayamazsın.
. Onlarla eşitlenesiniz diye 
kendilerinin küfre saptığı gibi küfre sapmanızı istediler. O halde, Allah yolunda göç edecekleri vakte kadar onlardan dostlar edinmeyin. Eğer yüz çevirirlerse onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün. Bir daha da onlardan ne dost edinin ne de yardımcı.
. Ancak sizinle aralarında antlaşma 
olan bir topluma sığınanlarla, kendi toplumlarıyla yahut sizinle savaşma konusunda yürekleri yetersiz kalıp da size gelenlere dokunmayın. Allah dileseydi onları 
elbette sizin üstünüze salardı, onlar da sizinle mutlaka savaşırlardı. O halde, sizden uzak durur, sizinle savaşmaz, size barış eli uzatırlarsa, artık Allah size, üzerlerine gitmek için bir yol vermemiştir.
. Diğer bazılarını da bulacaksınız ki, 
hem sizden emin olmak hem de kendi toplumlarından emin olmak isterler. Ama fitneyle yüz yüze getirildiklerinde baş aşağı içine dalarlar. Bunlar sizden uzak durmazlar, sizinle 
barışa gitmezler ve ellerini sizden çekmezlerse onları yakalayın, tuttuğunuz yerde öldürün. İşte böylelerinin üstüne gitmeniz için size açık bir izin ve kuvvet verilmiştir.
. Yanlışlık hali müstesna, bir 
müminin bir mümini öldürmesi olacak şey değildir. Yanlışlıkla bir mümini öldürenin, özgürlüğü elinden alınmış bir mümini özgürlüğüne kavuşturması, ölenin ailesine de üzerinde anlaşmaya varılacak tatmin edici bir diyet vermesi gerekir. 
Vârislerin, diyeti bağışlaması hali müstesna. Eğer öldürülen, mümin olmakla birlikte size düşman bir topluluktan ise o zaman öldürenin, özgürlüğünden yoksun bir mümini özgürlüğüne kavuşturması gerekir. Öldürülen, 
sizinle aralarında antlaşma bulunan bir toplumdan ise o durumda, öldürülenin ailesine tatmin edici bir diyet verme yanında, hürriyetinden yoksun bir mümini hürriyetine kavuşturmak da gerekli olur. Bunlara imkân bulamayan, Allah'a tövbe olarak iki ay kesiksiz oruç tutar. Allah, gereğince bilendir, hikmeti sonsuzdur.
. Bir mümini kasten öldürene 
gelince, onun cezası, içinde uzun süre kalmak üzere cehennemdir. Allah gazap etmiştir böylesine, lanetlemiştir onu; çok büyük bir azap hazırlamıştır ona.
.Ey iman edenler! Allah yolundagaza
için dolaştığınızda, iyice anlayıp dinleyin de size selam verene/barış teklifi sunana "Sen mümin değilsin!" demeyin.İğreti hayatınmenfaatine göz dikiyorsunuz 
ama Allah katında çok ganimetler vardır. Önceden siz de öyle idiniz ama Allah size lütufta bulundu. O halde, iyice araştırın, anlayın dinleyin. Çünkü Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdardır.
.İnananların; özür sahibi olmaksızın
oturanlarıyla, Allah yolunda malları ve canlarıyla didinip gayret gösterenleri aynı değildir. Allah, malları ve canlarıyla yoğun gayret gösterenleri oturanlara derece bakımından üstün kılmıştır. Allah 
hepsine güzellik vaat etmiştir ama yoğun gayret gösterenleri, çok 
büyük bir ödülle, oturanlardan üstün kılmıştır.
. Allah katından dereceler, bir 
bağışlanma, bir rahmet... Allah çok affedici çok merhametlidir.
.Melekler, öz benliklerine zulmetmiş
olanların canlarını alırken, onlara şöyle dediler: "Neredeydi
niz siz?" Cevap verdiler: "Yeryüzünde ezilip
horlananlardandık biz." Melekler dediler ki: "Allah'ın yeryüzü geniş değil miydi ki orada bir yerden bir yere göçesiniz?" İşte böylelerinin varacağı yer cehennem
dir.Ne kötü dönüş yeridir o!
.Kadınlardan,erkeklerden, yavrulardan hiçbiri beceri 
gösteremeyen, hiçbir yol bulamayanların durumu farklıdır.
. Bunların, Allahtarafından 
affedilmeleri umulur. Allah affedicidir, günahları bağışlayıcıdır.
. Kim Allah yolunda hicret ederse yeryüzünde, varıp sığınarak karşı harekete girişecek çok yer 
bulur; geniş bir imkân da bulur. Ve her kim, evinden Allah'a ve resulüne hicret niyetiyle çıkar da kendisine ölüm yetişirse onun
ödülünü vermek Allah'a düşer. Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir.
. Yeryüzünde dolaştığınız zaman, 
küfre sapanların size tedirginlik vermesinden korkarsanız, namazı/duayı kısaltmanızda sizin için bir sakınca 
yoktur. Şu bir gerçek ki, inkârcı nankörler sizin için açık bir düşmandırlar.
.Sen içlerinde olup da onlara namaz kıldırdığın vakit, 
içlerinden bir grup seninle namaza dursun; silahlarını da alsınlar. Bunlar secdeye varınca, diğerleri arkalarında beklesinler. Sonra namaz kılmamış/dua etmemiş olan diğer grup gelip seninle birlikte 
namaz kılsınlar/dua etsinler. Dikkatli olsunlar, silahlarını yanlarına alsınlar. Kâfirler isterler ki, silahlarınızdan ve teçhizatınızdan habersiz olasınız da üstünüze bir çullanışla çullanıversinler. Eğer 
yağmurdan gelen bir sıkıntı varsa yahut hasta-yaralı iseniz silahlarınızı bırakmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Ama tedbirinizi alın, dikkatli olun. Allah, kâfirler için rezil edici bir azap hazırlamıştır.
. Namazı/duayı tamamlayınca, artık 
Allah'ı ayakta, oturarak, yan yatmışken anın. Sükûnet bulduğunuzda, namazı/duayı tam bir biçimde yerine getirin. Namaz/dua, müminler üzerine vakti belirlenmiş bir farz olmuştur.
. Düşman topluluğu izlemekte 
gevşeklik göstermeyin. Siz sıkıntıya düşüyorsanız, hiç kuşkusuz tıpkı sizin gibi onlar da sıkıntıya düşüyorlar; ama siz, Allah'tan onların umamayacağı şeyleri 
umuyorsunuz. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir.
. Kuşku yok ki, biz bu Kitap'ı sana, 
insanlar arasında Allah'ın sana gösterdiği ile hükmedesin diye hak olarak indirdik. Sakın hainlere yardakçı olma!
. Allah'tan af dile; Allah çok affedici, 
çok merhametlidir.
. Öz benliklerine hainlik edenler için didinip durma. Çünkü Allah, sürekli hainlik eden günahkârı sevmez.
. İnsanlardan gizleniyorlar/gizliyorlar da Allah'tan
gizlenmiyorlar/gizlemiyorlar. Oysaki O, O'nun hoşlanmadığı sözü gece boyu sarf ederlerken onlarla beraberdir. Allah, onların yapmakta olduklarını çepeçevre kuşatmıştır.
. Diyelim, siz onlar için dünya 
hayatında mücadele verdiniz. Peki, kıyamet günü Allah'a karşı onlar için kim mücadele verir, onlar hakkında kim vekillik yapar?
. Kim bir kötülük yapar yahut öz benliğine zulmeder
de sonra Allah'tan af dilerse Allah'ı çok affedici, çok merhametli bulur.
. Günah kazanan onu kendi nefsi aleyhine kazanır. Allah Alîm ve 
Hakîm'dir.
. Kim bir hata yahut günah işler de 
sonra onunla bir suçsuzu itham ederse hiç kuşkusuz, büyük bir iftira ve açık bir günah yüklenmiş olur.
. Eğer Allah'ın senin üzerindeki lütfu 
ve rahmeti olmasaydı, onlardan bir grup seni şaşırtmaya mutlaka yeltenecekti. Ama onlar kendilerinden başkasını saptıramazlar. Ve sana 
hiçbir şekilde zarar veremezler. Allah sana Kitap'ı ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğin şeyleri öğretmiştir. Allah'ın senin üzerindeki lütfu çok büyüktür.
. Onların fısıldaşmalarının çoğunda 
hayır yoktur. Ancak, bir sadakaya, bir iyiliğe ve insanlar arasında bir barıştırmaya özendiren başka. Kim böyle bir şeyi Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak niyetiyle yaparsa biz ona yakında çok büyük bir ödül vereceğiz.
. Erdirici kılavuzluk kendisine ayan-
beyan geldikten sonra, resulden kopup müminlerin yolunun dışını izleyeni biz, yöneldiğiyle kaynaştırır, sonra da cehenneme sallarız. Ne kötü bir dönüş yeridir o!
. Allah, kendisine ortak koşulmasını 
affetmez ama bunun dışında kalanı/bundan az olanı dilediği kişi için affeder. Allah'a şirk koşan, dönüşü olmayan bir sapıklığa dalıp gitmiştir.
. Allah'ın 
berisindekilere davet/dua edenler sadece dişilere/dişileşmiş halde davet/dua ederler. Ve onlar inatçı bir şeytandan başkasına çağırıp yakarmıyorlar.
. Allah o şeytana lanet etmiştir. 
Demişti ki o: "Senin kullarından belirli bir pay elbette alacağım."
. "Yemin olsun, onları saptıracağım, 
onlarıkuruntulara/hurafelere/anlamını bilmeden okumaya mutlaka iteceğim. Onlara mutlaka emir vereceğim de davarların kulaklarını yaracaklar; onlara muhakkak emredeceğim de Allah'ın 
yaratışını/yarattıklarını değiştirecekler." Kim Allah'ı bırakıp da şeytanı yandaş edinirse açık bir hüsrana kesinlikle yuvarlanmış olacaktır.
. Şeytan, onlara söz verir, ümit 
verip hayal kurdurur, hurafeye/anlamını bilmeden okumaya iter. Ama o, onlara bir aldanıştan başka hiçbir şey vaat etmez.
. Bunların varacakları yer cehennemdir. Ve cehennemden
 kaçıp kurtulacak bir yer bulamazlar.
. İnanıp hayra ve barışa yönelik işler yapanları, altlarından ırmaklar akan cennetlere 
sokacağız.
Uzun süre kalacaklardır orada. Allah'ın şaşmaz vaadidir bu. Söz söyleme bakımından Allah'tan daha doğru ve tutarlı kim olabilir?
.İş ne sizin kuruntularınızla
/hurafelerinizle/anlamını bilmeden 
okuyuşlarınızla ne de Ehlikitap'ın kuruntuları/hurafeleri/anlamını bilmeden okuyuşlarıyla çözülür. Kötülük yapan onunla cezalandırılır. Ve böyle biri, kendisi için Allah dışında ne bir dost bulur ne de bir yardımcı.
. Erkek veya kadın, inanmış olarak hayra ve barışa yönelik işler yapanlar cennete gireceklerdir. Ve zerre kadar zulme uğratılmayacaklardır.
. Güzel düşünüp/güzellikler sergileyerek ve özü-sözü doğru bir halde İbrahim'in milletine uyarak yüzünü Allah'a teslim edenden daha güzel dinli kim olabilir! Allah İbrahim'i dost edinmişti.
. Göklerde ne var, 
yerde ne varsa Allah'ındır. Allah 
Muhît'tir, her şeyi çepeçevre kuşatmıştır.
. Senden kadınlar hakkında fetva 
soruyorlar. De ki: "Onlar hakkında fetvayı size Allah veriyor." Yazılmış hakları olanı kendilerine vermeyip de kendileriyle nikâhlanmak istediğiniz kadınların yetimleri hakkında, ezilip horlanan çocuklar hakkında, yetimler için adaleti yerine 
getirmeniz hakkında. Kitap'ta olup da yüzünüze karşı okunan şeyler 
var. Hayır olarak yaptığınız her şeyi Allah, hakkıyla bilmektedir.
. Eğer bir kadın, kocasının
sadakatsizliğinden, yahut kendisine sırt çevirmesinden endişe ederse aralarını bir barış girişimiy
le düzeltmelerinde kendileri 
için bir sakınca yoktur. Ve barış hep hayırdır. Nefisler, cimrilik ve doymazlığa hazır hale getirilmiştir. Güzel davranır, sakınıp korunursanız Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdar olacaktır.
. Tutkunluk derecesinde isteseniz de kadınlar 
arasında adaleti sağlamaya asla güç yetiremezsiniz. O halde tam bir eğilimle bir yana yönelip de öbürünü askıdaymış gibi bırakmayın. Barışı esas alıp sakınırsanız, Allah çok affedici, çok merhametli olacaktır.
. Eğer ayrılırlarsa Allah, geniş nimetinden her birini zenginleştirir. Allah Vâsi'dir, genişler ve genişletir; Hakîm'dir, hikmeti sınırsızdır.
. Göklerde ne var, yerde ne varsa 
yalnız Allah'ındır. İnan olsun, hem sizden önce kitap verilenlere hem 
de size, "Allah'tan sakının!" diye önerdik. Nankörlüğe saparsanız şu 
bir gerçek ki, göklerdekiler de yerdekiler de Allah'ındır. Allah 
Ganî'dir, zenginliğine sınır yoktur; Hamîd'dir, övülen ve övendir.
. Hem göklerdekiler hem yerdekiler 
Allah içindir. Vekil olarak Allah yeter.
. Ey insanlar! O dilerse sizi ortadan 
kaldırır, başkalarını getirir. Allah buna gerçekten Kadîr'dir.
                   
. Dünya nimeti ve bereketini isteyen 
bilsin ki, dünya nimeti de âhiret mutluluğu da Allah katındadır. Allah, çok iyi işitir, çok iyi görür.
. Ey iman edenler! Öz benliğiniz, 
anne-babanız, yakınlarınız aleyhine de olsa, zengin veya fakir de olsalar, adaleti dimdik ayakta tutarak Allah için tanıklık edenler olun. Allah, ikisine de sizden daha 
yakındır. O halde, nefsinizin arzusuna uyarak adaletten sapmayın. Eğer dilinizi eğip büker yahut çekimser kalırsanız, Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdardır.
. Ey iman edenler! Allah'a, O'nun 
resulüne, resulüne indirmiş olduğu 
Kitap'a, daha önce indirmiş olduğu Kitap'a inanın. Kim Allah'ı, O'nun meleklerini, kitaplarını, resullerini ve âhiret gününü inkâr ederse geri dönüşü olmayan bir sapıklığa düşmüş olur.
. Onlar ki inandılar, sonra küfre 
saptılar; yine inandılar, tekrar küfre saptılar, sonra da küfrü artırdılar; işte Allah onları affetmeyecek, onları hiçbir yola kılavuzlamaya
caktır.
. İkiyüzlülere şunu muştula: 
Kendileri için korkunç bir azap öngörülmüştür.
. Öyle kişiler ki onlar, müminleri 
bırakıp da küfre sapanları dostlar ediniyorlar. Onların yanında onur ve yücelik mi arıyorlar? Onur ve yüceliğin tümü Allah'ındır.
. Allah, Kitap'ta size 
şunu da indirmiştir: Allah'ın ayetlerinin inkâr edildiğini, bu ayetlerle alay edildiğini işittiğinizde, bir başka lakırdıya dalıp gittikleri zamana kadar, o münafıkların 
yanında oturmayın. Aksi halde siz de onlar gibi sayılırsınız. Hiç kuşkusuz Allah, münafıklarla kâfirleri cehennemde bir araya getirecektir.
.Sizi gözetleyip duruyorlar. Allah'tan size fetih nasip olursa, "-Sizinle birlikte değil miydik" diyecekler. Kâfirlere bir nasip ulaşırsa şunu söyleyecekler: "-Başarınıza destek vermedik mi, müminlere karşı size 
siper olmadık mı?" Artık kıyamet günü aranızda Allah hükmedecektir. Allah, müminler aleyhine kâfirlere bir yol asla nasip etmez.
. Şu bir gerçek ki, ikiyüzlüler hileler 
düzerek Allah'ı aldatmaya uğraşıyorlar. Ama Allah da onları aldatıyor. Onlar namaza/duaya 
kalktıklarında tembel-miskin bir halde kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar. Onlar Allah'ı çok az hatırlarlar.
. Arada bocalayıp dururlar. Ne şunlardan yanadırlar ne bunlardan yana. Allah'ın şaşırttığına 
sen asla yol sağlayamazsın.
         
. Ey iman sahipleri! Müminleri bırakıp da küfre sapanları dostlar 
edinmeyin. Kendi aleyhinize Allah'a açık bir kanıt mı vermek istiyorsunuz?
. Şu da bir gerçek ki ikiyüzlüler, ateşin en alt katındadırlar. Onlar için bir yardımcı asla bulamayacaksın.
. Ancak tövbe edip hallerini 
düzelterek Allah'a yapışan ve dinlerini samimiyetle Allah'a özgüleyenler müstesnadır. İşte böyleleri, müminlerle beraber olacaktır. Ve Allah, müminlere yakında çok büyük bir ödül verecektir.
. İnanır şükrederseniz, Allah size 
azabı ne yapacak? Allah da teşekkür eder, O her şeyi gereğince bilir.
. Allah çirkin sözün açıklanmasını sevmez. Zulme uğratılan kişi 
müstesna. Allah Semî'dir, Alîm'dir.
. Bir hayrı açıklar yahut gizlerseniz, 
bir kötülüğü affederseniz, Allah da çok affedicidir, her şeye güç yetirendir.
. Onlar ki Allah'ı ve O'nun resullerini 
inkâr ederler, Allah'la O'nun resulleri arasını açmak isterler de "-Bir kısmına inanırız, bir kısmını inkâr ederiz" derler; böylece imanla inkâr arasında bir yol tutmak isterler.
. İşte bunlar gerçek kâfirlerdir. Ve 
biz, kâfirler için yere batırıcı bir azap hazırladık.
. Allah'a ve O'nun resullerine iman 
edip onlardan birini ötekilerden ayırmayanlara gelince, Allah böylelerinin ödüllerini yakında kendilerine verecektir.Allah,Gafûr'dur,Rahîm'dir.
. Ehlikitap, senden kendilerine 
gökten bir kitap indirmeni istiyor. 
Zaten onlar Mûsa'dan da bundan daha büyüğünü istemişlerdi. Demişlerdi ki: "Allah'ı bize açıktan göster." Bunun üzerine zulümlerinden ötürü kendilerini yıldırım çarpmıştı. Sonra 
kendilerine açık-seçik kanıtların gelişi ardından buzağıya taptılar. Biz onların bu günahını da affettik. Biz Mûsa'ya apaçık bir kanıt/bir hükmetme gücü verdik.
. Kesin söz vermeleri için Tûr'u 
üzerlerine kaldırdık ve onlara: 
"Kapıdan secde ederek girin." dedik. Onlara şunu da söyledik: "Cumartesi gününde azgınlık yapmayın." Onlardan sapasağlam bir söz almıştık.
. Başlarına gelenler; ahitlerini bozmaları, Allah'ın ayetlerini inkâr etmeleri, haksız yere peygamberleri öldürmeleri ve "Kalplerimiz kılıflıdır" 
demeleri, daha doğrusu, küfürleri yüzünden Allah, kalpleri üzerine mühür basmıştır da pek azı müstesna, iman etmezler.
. Küfürleri sebebiyle, Meryem 
aleyhinde büyük bir yalan söylemeleri yüzünden...
. "Biz, Allah'ın resulü Meryem oğlu İsa Mesih'i öldürdük" demeleri yüzünden. Oysaki onu 
öldürmediler, onu asmadılar da; sadece o onlara benzer gösterildi. Onun hakkında tartışmaya girenler,
onunla ilgili olarak tam bir kuşku içindedirler. Onların, ona ilişkin bir bilgileri yoktur; sadece sanıya uymaktalar. Onu kesinlikle öldürmediler.
. Tam aksine, Allah onu kendisine 
yükseltti. Allah Azîz'dir, Hakîm'dir.
             
. Ehlikitap'tan her biri ölümünden 
önce ona mutlaka inanacaktır. Kıyamet günü de o, onlar aleyhine bir tanık olacaktır.
. Yaptıkları zulümler ve 
birçok insanı Allah yolundan alıkoymaları yüzünden daha önce 
kendilerine helal kılınmış tertemiz şeyleri, Yahudilere haram kıldık.
. Ve ribayı almaları yüzünden 
oysaki 
ondan yasaklanmışlardı- ve haksız yollarla insanların mallarını yemeleri yüzünden onların küfre sapanlarına korkunç bir azap hazırladık.
. Ama onların ilimde derinleşmiş olanları ve müminler, sana indirilene de senden önce indirilene de inanırlar. Namazı/duayı yerine getirirler, zekâtı vericidirler, Allah'a ve âhiret gününe inanırlar. İşte bunlara yakında büyük bir ödül vereceğiz.
. Biz, tıpkı Nûh'a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik. Biz İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına, İsa'ya, Eyyûb'e, 
Yûnus'a, Hârun'a, Süleyman'a da 
vahyettik. Dâvûd'a da Zebur'u
 verdik.
. Resuller var, hayat ve hatıralarını daha önce sana anlattık; resuller var, hayat ve hatıralarını sana anlatmadık. Allah, Mûsa'ya kelime kelime söz söylemişti.
. Müjdeleyici ve uyarıcı resuller 
gönderdik ki, elçiler geldikten sonra 
insanların Allah'a karşı kanıtı
            
 olmasın. Allah Azîz'dir, Hakîm'dir.
. Şu da var ki, Allah sana indirdiğini, kendi ilmiyle indirdiğine tanıklık eder. Melekler de tanıklık ediyorlar. Zaten tanık olarak Allah yeter.
. İnkâr edip Allah yolundan geri çevirenler, dönüşü olmayan bir sapıklığa düşmüşlerdir.
. İnkâr edip zulme sapanlar var ya, Allah onları affetmeyecek, onları 
hiçbir yola kılavuzlamayacaktır.
. Cehennem yolu hariç! Uzun süre 
kalacaklardır orada. Allah için çok kolaydır bu.
.Ey insanlar! Resul size Rabbinizden
hakkı getirdi; artık inanın ona ki hayrınıza olsun. Nankörlük ederseniz göklerdekiler de yerdekiler de Allah'ındır. Allah 
             
Alîm'dir, Hakîm'dir.
. Ey Ehlikitap! Dininizde aşırılığa 
gidip doymazlık etmeyin! Allah hakkında gerçek dışı bir şey söylemeyin! Meryem'in oğlu İsa Mesih, Allah'ın 
resulü ve kelimesidir. Onu, kendisinden bir ruhla beraber Meryem'e atmıştır. Artık Allah'a ve resullerine inanın. 
"Üçtür!" demeyin. Son verin, sizin için daha iyi olur. Allah Vâhid'dir, 
tek ve biricik ilahtır. Kendisi için bir 
çocuk olmasından arınmıştır O. Yalnız O'nundur göklerdekiler ve yerdekiler. Vekil olarak Allah yeter.
. Ne Mesih Allah'ın bir kulu 
olmaktan çekinir ne de Allah'a yakınlaştırılmış melekler. Allah'a kulluk ve ibadetten çekinerek kibre saplanan bilsin ki, Allah onların tümünü huzurunda haşredecekir.
. Bunun ardından da inanıp hayra ve barışa yönelik işler yapanların ödüllerini tam 
verecek ve lütfundan onlara fazlalıklar da bağışlayacaktır. Kulluktan çekinip büyüklük taslayanlara gelince, onlara korkunç bir azapla azap edecektir. Böyleleri, 
kendileri için Allah'tan başka ne bir dost bulacaklardır ne de bir yardımcı.
. Ey insanlar! Size Rabbinizden 
apaçık, çok parlak ve güçlü bir kanıt 
gelmiştir. Biz size, her şeyi açık seçik gösteren bir ışık gönderdik.
. Allah'a inanıp O'na sarılanları O, kendisinden bir rahmetin ve lütfun 
içine sokacak ve onları kendisine ulaşan dosdoğru bir yola kılavuzlayacaktır.
. Fetva istiyorlar senden. De ki: "Allah size, ana-babasız ve çocuksuz kişi hakkında şöyle fetva veriyor: "Çocuğu olmayan, bir kız kardeşi bulunan kişi öldüğünde, onun terekesinin yarısı kız kardeşindir. Böyle bir kişi, çocuğu olmayan kız kardeşi öldüğünde, onun terekesinin tamamına mirasçı olur.
Eğer ölenin iki kız kardeşi varsa terekenin üçte ikisi onlarındır. Eğer mirasçılar, kadın-erkek, birçok kardeşlerse bu durumda erkek kardeşe, iki kız kardeşin payı kadar verilir." Allah size açık-seçik bildiriyor ki sapmayasınız. Allah, her şeyi gereğince bilmektedir.

    NOT: Bu bir davettir LÜTFEN KURAN OKUYUN. Başlangıç için iniş sırasına göre TÜRKÇE KURAN meali okumayı tercih edin. Ve lütfen okuduktan sonra okumayanlara davette bulunun.. TEŞEKKÜR EDERİM

               





Hiç yorum yok: