Rahman Rahim ALLAH’ın adıyla
. Göklerde ne var, yerde ne varsa Allah'ı
. Göklerde ne var, yerde ne varsa Allah'ı
gününde yurtlarından O çıkardı. Siz onların çıkacaklarını
sanmamıştınız; onlarsa kalelerinin kendilerini Allah'tan koruyacağını
zannetmişlerdi. Ama Allah onlara hiç ummadıkları yerden geldi, yüreklerine
korku saldı; kendi evlerini kendi elleriyle ve iman sahiplerinin elleriyle
tahrip ediyorlardı. Artık ibret alın, ey gözleri olanlar!
. Eğer Allah onlar üzerine sürgünü
yazmamış olsaydı, onlara mutlaka dünyada azap ederdi. Âhirette de onlara ateş
azabı vardır.
. Çünkü onlar, Allah'a ve resulüne kafa
tuttular. Kim Allah'a kafa tutarsa, bilsin ki Allah'ın azabı çok
çetindir.
. Bir hurma ağacını kestiniz, yahut onu
. Bir hurma ağacını kestiniz, yahut onu
kökleri üzerine dikili bıraktınızsa, bu Allah'ın izniyledir; yoldan çıkmışları
rezil etmesi içindir.
. Allah'ın onlardan resulüne aktardığı
ganimetlere gelince, siz onun için ne at bindiniz ne deve sürdünüz; ama Allah,
resullerini dilediği kimselerin üzerine salar. Allah her şeyi yapmakta sonsuz
kudret sahibidir.
. Allah'ın, kentler halkından resulüne
zahmetsizce aktardığı mal ve nimetler
şunlar içindir: Allah, Peygamber,
yakınlar, yetimler, yoksullar, yolda kalmışlar. Bu böyle düzenlenmiştir ki, o
mal ve nimetler sizden yalnız zengin olanlar arasında dönüp duran bir kudret
aracı olmasın. Resul size ne verdiyse onu alın; sizi neden yasakladıysa ona son
verin ve Allah'tan korkun. Hiç kuşkusuz, Allah'ın azabı çok şiddetlidir.
. Sözü edilen o mallar, göçmen yoksullar
içindir. Onlar ki, yurtlarından çıkarılıp mallarından yoksun bırakılmışlardır;
Allah'tan bir lütuf ve bir hoşnutluk peşindedirler; Allah'a ve resulüne yardım
ederler. İşte onlardır, özü-sözü doğru olanlar.
. Onlardan önce yurda konmuş ve imana
sarılmış olanlar, kendilerine hicret edenleri severler. Onlara verilenlerden
ötürü göğüslerinde bir ihtiyaç duymazlar. Kendilerinin ihtiyaçları olsa bile,
ötekileri kendi nefslerine tercih ederler. Nefsinin
cimriliğinden/doymazlığından korunanlar, kurtuluşa erenlerin ta
kendileridir.
. Onlardan sonra gelenler de şöyle
derler:
"Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş
kardeşlerimizi affet;
kalplerimizde, inananlara karşı bir düşmanlık bırakma! Rabbimiz, sen çok
şefkatli, çok merhametlisin!"
. Görmedin mi o ikiyüzlülüğe sapanları
ki,
Ehlikitap'tan inkâra giden dostlarına şöyle diyorlar: "Eğer toprağınızdan
çıkarılırsanız, yemin olsun sizinle birlikte biz de çıkacağız. Sizinle ilgili
olarak hiçbir zaman kimseye boyun eğmeyeceğiz. Eğer sizinle savaşılırsa mutlaka
size yardım edeceğiz." Allah tanıktır ki onlar kesinlikle
yalancıdırlar.
. Eğer çıkarılsalar onlarla beraber
çıkmazlar; eğer savaşa maruz bırakılsalar
onlara yardım etmezler; yardım etmeye
kalksalar da mutlaka arkalarını dönüp kaçarlar. Sonunda kendilerine de yardım
edilmez.
. Onların gönüllerinde, korku bakımından
. Onlar sizinle toplu halde değil ancak
müstahkem kaleler içinde yahut duvarlar
arasından savaşabilirler. Onların kendi
aralarındaki problemleri/çıkmazları çetindir/ciddidir. Sen onları birlik/beraberlik
halinde sanıyorsun, oysaki onların kalpleri darmadağınık/parça parçadır.
Böyledir; çünkü onlar akıllarını işletmeyen bir topluluktur.
. Kendilerinden biraz önce günahlarının
. Durumları, şeytanın durumuna benziyor.
Hani, şeytan insana, "Küfret/inkâr et!" der, insan küfür ve inkâra
sapınca da şöyle konuşur: "Vallahi ben senden uzağım; ben, âlemlerin Rabbi
olan Allah'tan korkarım!"
. Bu yüzden ikisinin de sonu, içinde
sürekli kalacakları ateşe girmek oldu. Zalimlerin cezası işte budur.
. Ey iman edenler! Allah'tan korkun! Ve her
. Ey iman edenler! Allah'tan korkun! Ve her
. O kimseler gibi olmayın ki, Allah'ı
. Ateşin dostlarıyla cennetin dostları
bir
. Eğer biz bu Kur'an'ı bir dağın üzerine
indirseydik, her halde sen onu Allah korkusundan huşû ile boynunu bükmüş,
çatlayıp yarılmış görürdün. Biz benzetmeleri insanlar için yapıyoruz ki,
inceden inceye düşünebilsinler.
. Öyle Allah ki O, tanrı yok O'ndan
başka. Gaybı da görünen âlemi de bilen O!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder