51. YUNUS Suresi (İniş sırasına göre Kuran meali)

        51. YUNUS  Suresi
                İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla...
1).Elif-Lâm-Râ! Bunlar, bütün hükümleri 
doğru olan kitab’ın ayetleridir.
2).İçlerinden bir erkeğe “İnsanları uyar, inananlara da Rableri katında 
doğruluklarına karşılık bir mertebenin olduğu müjdesini ver!” diye vahyetmemiz, insanlara şaşırtıcı mı geldi! Kafirler, “Bu, 
kesinlikle apaçık bir sihirbaz!” dediler.
3).Sizin Rabbiniz; gökleri ve yeri altı günde 
yaratan, sonra arşa /yönetimin başına geçen ve bütün işleri düzenleyen Allah’tır. 
Şefaat edecek olan, ancak O’nun izninden sonra edebilir. İşte O, Allah’tır; sizin Rabbinizdir. O halde siz O’na kulluk edin. Bilginizi hiç kullanmaz mısınız?
4).Hepinizin dönüp geleceği yer O’nun 
huzurudur. Bunu Allah vaat etmiştir, mutlaka gerçekleşecektir. O, yaratılışı başlatır, sonra onu (ahirette) tekrarlar ki inanıp güvenen ve iyi işler yapanlara 
çalışmalarının karşılığını hakka uygun şekilde versin. Kâfirlik edenlere ise kâfirlik etmelerine karşılık kaynar sudan bir içecek ve acıklı bir azap vardır.
5).Güneş’i ziyâ, Ay’ı nûr yapan O’dur. 
Yılların sayısını ve hesabı bilesiniz diye onu /Ay’ı evre evre ölçülendirmiştir. Allah bütün 
bunları, gerçek varlıklar olarak yaratmıştır. O, ayetlerini, bilen bir topluluk için ayrıntılı olarak açıklamaktadır.
6).Gece ile gündüzün birbirinden farklı olmasında, Allah’ın göklerde ve yerde 
yarattığı her şeyde yanlışlardan sakınan bir topluluk için kesinlikle ayetler /göstergeler vardır.
7).Bizimle (ahirette) karşılaşmayı beklemeyen, dünya hayatından hoşlanan ve
onunla tatmin olanlar, bir de ayetlerimizi umursamayanlar var ya…
8).Elde ettiklerine karşılık onların 
sığınacakları yer o ateştir /cehennemdir.
9).İnanıp güvenen ve iyi işler yapanları, 
inanıp güvenmelerinden ötürü, Rableri doğruya yöneltecektir. Nimet dolu cennetler
içinde alt taraflarından ırmaklar akacaktır.
10).Orada Allah’a seslenişleri şöyle olur: “Biz sana içten boyun eğeriz Allah’ım!” 
Onların orada (birbirlerine) iyilik dilekleri de “Selam!” sözü iledir. Seslenişleri şöyle 
biter: “Her şeyi mükemmel yapmak Allah’a özgüdür. O bütün varlıkların Rabbi /Sahibidir.
11).İnsanların iyiliği hemen istemeleri gibi Allah da onlara (yaptıklarının karşılığı olan) kötülüğü hemen verseydi, ecelleri/ onlar 
için belirlenmiş süre bitirilirdi. Bizimle (ahirette) karşılaşmayı beklemeyenleri biz de taşkınlıkları içinde bocalar halde bırakırız.
12).İnsana bir zarar dokunduğunda yanı üstündeyken, otururken veya ayaktayken bize yalvarıp yakarır. Ne zaman ki sıkıntısını
gideririz, sanki kendisine dokunan sıkıntıdan dolayı bize hiç yalvarmamış gibi davranır. Aşırı gidenlerin yaptıkları kendilerine bu şekilde hoş gösterilir.
13).Sizden önceki nesilleri yanlışlara daldıklarında helak ettik. Halbuki onlara 
gönderilen elçiler apaçık belgelerle gelmişti ama onlar inanmaya yanaşmadılar. Suçlular topluluğunu işte böyle cezalandırırız.
14).Sonra onların ardından o topraklara sizi 
yerleştirdik ki nasıl davranacağınıza bakalım.
15).Ayetlerimiz onlara, birbirini açıklayacak şekilde bağlantılarıyla birlikte okunduğu 
zaman, bizim huzurumuza varmayı beklemeyenler: “Ya bize bunun dışında bir kur’ân (âyetler kümesi) (daha) getir ya da bunun yerine başka bir şey koy.” dediler. De ki: “Onun yerine kendiliğimden bir şey 
koymaya yetkim yoktur. Ben sadece bana vahyedilene uyarım. Eğer Rabbime karşı gelirsem azametli bir günün azabından korkarım.”
16).De ki: “Allah, farklı tercihte bulunsaydı ben onu size bağlantılarıyla birlikte 
okumazdım, O da size onu bildirmezdi. Üstelik ben Kur’an’ın (indirilişinin) öncesinde aranızda bir ömür geçirdim. Hiç aklınızı kullanmaz mısınız?”
17).Bir yalanı Allah’a mâl eden veya onun ayetleri karşısında yalana sarılandan daha 
büyük yanlışı yapan kişi kimdir? Şu bir gerçek ki bu suçu işleyenler umduklarına kavuşamazlar.
18).Kendilerine zararı olmayacak ve bir 
fayda da sağlamayacak olan varlıkları Allah ile aralarına koyarak onlara boyun eğer ve şöyle derler: “Onlar, Allah katında bizim şefaatçilerimizdir.” De ki: “Siz Allah’a, 
göklerde ve yerde bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz!” Allah, onların ortak saydıklarından uzak ve yücedir.
19).İnsanlar tek bir toplumdu, daha sonra ayrılığa düştüler. Eğer Rabbinin daha önce 
söylediği söz olmasaydı onların ayrılığa düştükleri konularda aralarında hüküm verilirdi (de işleri bitirilirdi).
20).Diyorlar ki: “Ona Rabbinden bir mucize (ayet) indirilseydi ya!” Sen de de ki: 
“(Mucize indirilip indirilmeyeceği dahil) bütün gayb /gizli bilgiler Allah’a aittir. Öyleyse bekleyin; sizinle birlikte ben de bekliyorum.”
21).İnsanlara, çektiği darlıktan sonra bir ikram tattırsak ayetlerimiz hakkında hemen 
plan kurarlar. De ki: “Allah daha hızlı plan kurar. Elçilerimiz /meleklerimiz de 
kurduğunuz planı yazmaktadır.”
22).Sizleri karada ve denizde gezdirip dolaştıran O’dur. Siz gemilerde olsanız, 
gemiler tatlı bir rüzgârla yolcularını alıp 
götürse, onlar bunun zevkine vardıkları bir anda kasırga çıksa, dalgalar her taraftan üzerlerine gelse, iyice kuşatıldıklarını anladıklarında Allah’ın dinine bir şey 
katmadan ona şöyle yalvarıp yakarırlar: “Bizi bundan kurtarırsan kesinlikle görevini yerine getirenlerden olacağız.”
23).Onları kurtarınca hemen yeryüzünde 
haksız yere üstünlük kurmaya çalışırlar. Ey insanlar! Dünya hayatının menfaati için gösterdiğiniz üstünlük kurma çabası sadece kendi aleyhinizedir. Sonunda dönüp geleceğiniz yer bizim huzurumuzdur. Biz de yapmış olduğunuz şeyleri size haber vereceğiz.
24).Dünya hayatının örneği tıpkı şunun 
gibidir: Gökten bir su indiririz. İnsanların ve en’amın (koyun, keçi, sığır, ve devenin) 
yediği yeryüzü bitkileri o su ile (büyüdüklerinde birbirine) karışır. Derken toprak donanıp süslendiği ve sahipleri oranın kendi kontrolleri altında olduğunu düşündükleri bir sırada gece veya gündüz bir emir verir, orayı hasat edilmiş gibi 
yaparız. Sanki bir gün önce orada herhangi bir ürün yokmuş gibi olur. İşte biz, düşünen bir topluluğa ayetlerimizi böyle ayrıntılı olarak açıklarız.
25).Allah esenlik ve güvenlik yurduna 
(cennete) çağırır ve gereğini yapanı doğru yola yöneltir.
26).Güzel davrananlara daha güzeli ve fazlası vardır. Onların yüzlerine herhangi bir
kara leke ve aşağılanmışlık bulaşmaz. İşte onlar cennet ahalisidir, orada ölümsüz olarak kalacaklardır.
27).Kötü işler yapanların cezası ise 
yaptıkları kötülüğün dengidir. Onları bir aşağılanmışlık kaplar. Kendilerini Allah’tan koruyacak biri de yoktur. Yüzleri sanki gecenin karanlık parçaları ile örtülmüştür. İşte onlar o ateşin ahalisidir; onlar da orada ölümsüz olacaklardır.
28).Bir gün onların hepsini toplayacağız sonra şirk koşanlara: “Siz ve bana ortak saydıklarınız, yerlerinize!” diyecek 
arkasından aralarını ayıracağız. Ortak saydıkları şöyle diyecektir: “Siz bize kulluk etmiyordunuz ki!
29).Aramızda şahit olarak Allah yeter. Bize kulluk ettiğinizden hiç haberimiz olmadı.”
30).Orada herkes önceden yaptıkları ile yüzleşir ve gerçek anlamda en yakınları 
olan Allah'a döndürülürler. Uydurdukları şeyler de onlardan uzaklaşıp kayıplara karışmıştır.
31).De ki: “Gökten ve yerden size rızık 
veren kim? Dinleme ve görme (basiret) yetenekleri üzerinde hakim olan kim? Ölüden diriyi çıkaran, diriden de ölüyü çıkaran kim? Bütün işleri çekip çeviren 
kim?” Hemen “Allah’tır!” diyecekler. Sen de şöyle de: “Peki, O’na karşı yanlış yapmaktan sakınmayacak mısınız?”
32).İşte O, Allah’tır; sizin gerçek Rabbiniz 
/sahibinizdir. Peki, gerçeğin ötesi sapkınlık değildir de nedir? Nasıl oluyor da başka tarafa döndürülüyorsunuz?
33).Rabbinin yoldan çıkanlar hakkında 
söylediği “Onlar inanıp güvenmezler!” sözü işte bu şekilde gerçekleşir.
34).De ki: “Ortak saydıklarınız arasında yaratılışı başlatan, sonra onu tekrarlayan 
biri var mı?” De ki: “Yaratılışı başlatan ve sonra onu tekrarlayan Allah’tır. Öyleyse nasıl yalana sürükleniyorsunuz?”
35).De ki: “Ortak saydıklarınız arasında 
gerçeğe yöneltecek biri var mı?” De ki:
“Gerçeğe yönelten Allah’tır. Öyleyse gerçeğe yönelten mi uyulmaya daha layıktır, yoksa yöneltilmedikçe gerçeğe yönelmeyecek olan mı? Size ne oluyor? Ne biçim karar veriyorsunuz?”
36).Onların çoğu varsayımlarının peşinden 
giderler. Oysa varsayım, gerçeğin yerini 
hiçbir şekilde tutmaz. Allah, onların yaptıklarını iyi bilir.
37).Bu Kur’an, başkası tarafından 
uydurulup Allah’a mal edilmiş değildir. Aksine, kendinden önceki kitapları tasdik eden, onları ayrıntılı olarak açıklayan ve 
varlıkların Rabbi /Sahibi tarafından indirildiğinde şüphe olmayan bir kitaptır.
38).Yoksa onu “O (Muhammed) uydurdu.” mu diyorlar? De ki: “İddianızda haklıysanız 
Allah’ın dışında çağırabileceğiniz herkesi çağırın da onun dengi bir sure getirin!”
39).Aslında onlar, bilgisini kavramadıkları 
ve tevili /(olaylarla) bağlantısı onlar için henüz ortaya çıkmamış olan (Kur’an) karşısında yalana sarıldılar. Onlardan öncekiler de (kendilerine indirilen kitap karşısında) aynı şekilde yalana sarılmışlardı. Yanlışa dalanların sonunun nasıl olduğuna bir bak.
40).İçlerinden kimi ona (Kur’an’a) inanır 
kimi de inanmaz. Rabbin bozguncuları en iyi bilendir.
41).Seni yalanlarlarsa de ki: “Benim 
yaptığım bana, sizin yaptığınız da size. Siz benim yaptığımdan uzaksınız ben de sizin yaptığınızdan uzağım.”
42).İçlerinden seni dinleyenler de vardır. 
Ama sen sağırlara dinletebilir misin? Hele bir de akıllarını kullanmıyorlarsa /doğru bağlantılar kurmuyorlarsa?
43).İçlerinden sana bakanlar da vardır. Ama 
sen körlere yol gösterebilir misin? Hele bir de basiretsizlik ediyorlarsa!
44).Allah insanlara tek bir yanlış bile 
yapmaz. Ama insanlar yanlışı kendilerine yaparlar.
45).Onları bir araya toplayacağı gün sanki 
dünyada sadece, gündüz vakti tanışmayla 
geçen bir süre kadar kalmış gibi olurlar. Allah’ın huzuruna varma konusunda yalana sarılanlar kaybetmişlerdir. Onlar yola gelmiş değillerdir.
46).Onları tehdit ettiğimiz şeyin bir kısmını sana göstersek de (göstermeyip) seni vefat 
ettirsek de dönüp gelecekleri yer huzurumuzdur. Zaten yaptıkları her şeyin şahidi Allah’tır.
47).Her toplum için (Allah tarafından gönderilmiş) bir elçi vardır. Elçileri geldiği 
zaman, aralarında hakka (Allah’ın kitabına) uygun karar verilir. Onlara haksızlık yapılmaz.
48).Onlar: “Doğru söyleyen kimselerseniz 
(söyleyin) bu vaat ne zaman?” derler.
49).De ki: "Allah’ın onayladıkları dışında kendime herhangi bir zarar vermeye de 
fayda sağlamaya da gücüm yetmez." Her toplumun bir eceli vardır. Ecelleri geldiği zaman bir an bile erteleyemezler. Onu öne de alamazlar.
50).De ki: “Hiç düşündünüz mü, Allah’ın azabı size gece yatarken veya gündüzün gelse (elinize ne geçecek?)” Bu suçlular onun nesini bir an önce istiyorlar?
51).(Onlara şöyle denir:) Gerçekleştikten 
sonra mı o azaba inandınız? Şimdi mi? Hani bir an önce olsun istiyordunuz!”
52).Yanlışlar içindeki o kimselere daha 
sonra şöyle denilecek: “Kalıcı azabı tadın bakalım. Size kazandığınızın karşılığından başka bir şey mi verilecek!”
53).Senden “O (azap) gerçek mi?” diye bilgi almak istiyorlar. De ki: “Evet! Rabbime 
yemin ederim ki o kesinlikle gerçektir. Siz bunun önüne geçemezsiniz.”
54).Yanlışa dalan herkes, azabı görüp içten içe pişman olduğunda yeryüzündeki her 
şey onun olsa kesinlikle onu fidye olarak verip kurtulmak ister. Aralarında hakka uygun hüküm verilir ve onlara haksızlık yapılmaz.
55).Dikkat edin! Göklerde ve yerde olan her 
şey Allah’ındır. Şuna da dikkat edin ki Allah’ın vaadi gerçektir; fakat insanların çoğu bunu bilmiyor.
56).O, hem hayat verir hem de öldürür. 
Onun huzuruna çıkarılacaksınız.
57).Ey insanlar! Size Rabbinizden bir öğüt, 
göğüslerinizde olana şifa, inanıp güvenenler için bir rehber ve ikram (olan kitap) gelmiştir.
58).De ki: (Kur’an’ın gelişi) Allah’ın lütfu, 
iyilik ve ikramıyladır. Bununla sevinsinler. Bu, onların biriktireceği her şeyden daha hayırlıdır.
59).De ki: "Allah’ın size rızık olarak neler indirdiğini hiç düşündünüz mü? Tutup 
onlardan bir kısmını haram, bir kısmını helal saydınız.” De ki: “Size bu izni Allah mı verdi, yoksa Allah’a iftira mı ediyorsunuz?”
60).Kendi yalanlarını Allah’a mâl edenler, 
kıyamet /mezardan kalkış gününü ne sanıyorlar? Allah kesinlikle insanlara karşı lütuf sahibidir; ama onların çoğu şükretmez /görevlerini yerine getirmez.
61).Ne durumda olursan ol, bir ayet 
kümesini bağlantısıyla okusan, (topluca) bir iş yapıyor da olsanız o işe daldığınızda mutlaka size şahit oluruz. Yerde ve gökte, ister zerre ağırlığında ister ondan daha küçük, ister daha büyük olsun, hiçbir şey Rabbinden kaçmaz. Hepsinin apaçık yazılı bir kaydı vardır.
62).Dikkat edin! Allah’ın evliyası /O’nu 
kendine en yakın bilenler üzerinde ne bir korku olur ne de onlar üzülürler.
63).Onlar inanıp güvenen ve yanlışlardan sakınan kimselerdir.
64).Dünya hayatı ve ahiret konusundaki 
sevindirici haberler onlar içindir. Allah’ın sözlerinde değişme olmaz. İşte bu, büyük bir başarıdır.
65).(Müşriklerin) sözleri seni üzmesin! 
Bütün güç ve şeref, Allah’ın elindedir. O, daima dinleyen ve bilendir.
66).Dikkat edin! Göklerde kim varsa, yerde 
kim varsa hepsi Allah’a aittir. Allah ile aralarına birilerini koyup onlardan yardım isteyenler aslında ortak koştukları o kimselere uymazlar. Onlar sadece varsayımların peşinden giderler. Onlar sadece delilsiz konuşurlar.
67).O (Allah), içinde dinlenesiniz diye geceyi, aydınlatıcı olarak da gündüzü, sizin 
için oluşturandır. Dinleyen bir topluluk için elbette bunda ayetler (göstergeler) vardır.
68).“Allah çocuk edindi” dediler. Bu ona yakıştırılamaz! Onun hiçbir şeye ihtiyacı 
yoktur. Göklerde ne varsa yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Bu konuda bir deliliniz yoktur. Allah hakkında bilmediğiniz şeyler mi söylüyorsunuz?
69).De ki: “Kendi yalanlarını Allah’a mal 
edenler umduklarına kavuşamazlar.”
70).(Ellerine geçecek olan) az bir yararlanmadır. Sonunda dönüp gelecekleri yer huzurumuzdur. Kafirlik etmelerine karşılık, o çetin azabı /cehennem azabını onlara tattıracağız.
71).Onlara Nuh’la ilgili şu haberi anlat! Bir 
gün halkına şöyle demişti: “Ey halkım! Benim duruşum ve Allah’ın ayetleri ile bilgilendirmem size ağır geliyorsa (bilin ki) ben sadece Allah’a güvenip dayanırım. Öyleyse siz ve ortaklarınız ne yapacağınıza birlikte karar verin de sonra işiniz size bir üzüntü sebebi olmasın. Daha sonra işimi bitirin, bana hiç göz açtırmayın.
72).Yok eğer sırt çevirirseniz ben zaten sizden bir karşılık istemedim! Yaptığımın 
karşılığını verecek olan sadece Allah’tır. Bana, Müslümanlardan /Allah’a tam teslim olanlardan olmam emredildi.”
73).Yine de onu yalancı saydılar. Biz de onu ve onunla beraber gemide bulunanları 
kurtardık ve yeryüzünün hakimleri yaptık. Ayetlerimiz karşısında yalana sarılanları suda boğduk. Uyarılan o kimselerin sonunun ne olduğunu bir düşün!
74).Sonra (Nuh)’un ardından birçok elçiyi kendi halkına gönderdik. Onlara açık belgeler getirdiler. Ama (halkları) önceden 
yalan saydıklarına inanmaya yine yanaşmadılar. Biz sınırları aşanların kalpleri üzerinde işte böyle bir yapı oluştururuz.
75).Sonra onların ardından Musa’yı ve Harun’u, ayetlerimizle /mucizelerimizle 
Firavun’a ve ileri gelenlerine gönderdik. Onlar ise büyüklendiler, zaten onlar bir suçlular topluluğu idiler.
76).Ne zaman ki onlara katımızdan 
gerçekler /mucizeler geldi, onlar “Bu, kesinlikle apaçık bir sihirdir!” dediler.
77).Musa şöyle dedi: “Size gerçekler /mucizeler geldiğinde, onlar için bunu mu 
söylüyorsunuz? Bu bir sihir mi! Sihir yapanlar umduklarına kavuşamazlar!”
78).Dediler ki: (Musa) “Atalarımızı üzerinde bulduğumuz yoldan bizi çeviresin ve bu 
topraklarda saltanat ikinizin (senin ve Harun’un) olsun diye mi geldin? Biz sizin ikinize de inanacak değiliz.”
79).Firavun dedi ki: “Bilge sihirbazların 
hepsini bana getirin!”
80).Sihirbazlar gelince Musa onlara “Haydi atın atacağınızı!” dedi.
81).Onlar (ellerindeki ipleri ve değnekleri) atınca Musa (Firavun ve hanedanına) dedi ki: “Getirdiğiniz şey sihirdir. Allah onu mutlaka boşa çıkaracaktır. Çünkü Allah bozguncuların işini düzeltmez.
82).Suçlular hoşlanmasa da Allah sözleriyle gerçeği ortaya çıkaracaktır.”
83).Hem Firavun’un hem de Musa’nın 
halkının ileri gelenlerinin işkence etmesinden korktukları için Musa’ya, kendi halkından bir alt soy dışında inanıp güvenen olmadı. Çünkü Firavun o topraklarda gerçekten üstün konumdaydı ve aşırı gidenlerdendi.
84).Musa dedi ki: “Ey halkım! Allah’a 
inanmış ve ona teslim olmuş kimselerseniz
 yalnız ona güvenip dayanın.”
85).Bunun üzerine dediler ki: “Biz Allah’a güvenip dayandık. Rabbimiz! Bizi yanlışlar içindeki bu topluluğun (eline düşürüp de) fitne /işkence konusu yapma.
86).İkramınla bizi bu kâfirler topluluğundan kurtar.”
87).Musa ile kardeşine (Harun’a) şunu 
vahyettik: ‘Siz ikiniz Mısır’da halkınız için evler hazırlayın. Evlerinizi, kıbleye yönelik yapın; namazınızı düzgün ve sürekli kılın. 
(Musa sen de) inanıp güvenenlere (bu sıkıntıların geçeceğine dair) müjde ver.”
88).Musa dedi ki: “Rabbimiz! Sen Firavun’a 
ve önde gelenlerine dünya hayatında süs ve mallar verdin. Rabbimiz! (İnsanları) senin yolundan saptırmaları için mi? Rabbimiz! Onların mallarını mahvet, kalplerini baskı altında tut. Bunlar bu acıklı azabı görünceye dek inanmayacaklar.”
89).Allah (Musa ve Harun’a) dedi ki: “Duanız
 kabul edildi. Siz yine dosdoğru olun ve bilmeyenlerin yoluna uymayın.”
90).İsrailoğullarını denizden karşıya 
geçirdik. Firavun ve orduları saldırganca ve haddini aşarak onların peşine düşmüştü. Firavun, tam boğulacağı sırada dedi ki: “Ben, İsrailoğullarının inanıp 
güvendiğinden başka ilah olmadığına inanıp güvendim. Ben de ona teslim olanlardanım.”
91).(Allah şöyle dedi:) “Şimdi mi? Halbuki 
az öncesine kadar isyan içindeydin, bozgunculardan biri idin.
92).Bugün senin cesedini (çürümekten) kurtaracağız ki arkandakiler için bir ayet /bir belge olasın. Doğrusu insanların çoğu ayetlerimiz karşısında kesinlikle umursamazdırlar.”
93).İsrailoğullarını güzel ve güvenli bir 
yurda yerleştirmiş, kendilerine temiz rızıklar vermiştik. Onlara o bilgi (Allah’ın kitabı) gelinceye kadar ayrılığa düşmediler. Senin Rabbin, ayrılığa düştükleri konularda kıyamet /mezardan kalkış günü aralarında hüküm verecektir.
94).(Ey Muhammed!) Eğer sana indirdiğimiz
şeyler hakkında ikilemde kaldıysan senden önceki kitapları okuyanlara sor. Sana da Rabbinden aynı gerçek gelmiştir. Öyleyse sakın tereddüt edenlerden olma!
95).Allah’ın ayetleri karşısında yalana sarılanlardan da olma! Yoksa kaybedenlerden olursun.
96).Haklarında Rabbinin (cezalandırma) 
sözü gerçekleşen kimseler inanıp güvenmezler.
97).Bütün ayetler önlerine gelse de o acıklı azabı görünceye kadar inanmazlar.
98).Keşke (azap gelip çatmadan) iman edip imanının faydasını gören bir kent olsaydı! Bunun tek 
istisnası Yunus’un halkıdır. İman ettiklerinde rezil edici azabı dünya hayatında üzerlerinden kaldırdık ve onları bir süre daha nimetlerden yararlandırdık.
99).Tercihi (size bırakmayıp da) Rabbin yapsaydı yeryüzünde kim varsa hepsi 
topyekûn iman ederdi. Hal böyleyken mümin oluncaya kadar insanları sen mi zorlayacaksın?
100).Oysa Allah’ın onayı olmadan kimse inanıp güvenmiş (mümin) sayılmaz. Allah, 
aklını kullanmayanların/(ayetlerle çevrelerindeki olaylar arasında) doğru bağlantı kurmayanların üzerinde pislikler oluşturur.
101).Onlara de ki: “Göklerde ve yerde neler 
olduğuna bir bakın. Ama inanmayan bir topluma ayetler de uyarılar da hiçbir fayda sağlamaz.”
102).Kendilerinden önce gelip geçenlerin (felaketlerle dolu) günlerinin bir benzerinden başkasını mı bekliyorlar? De ki: “Bekleyin bakalım, sizinle birlikte ben de bekleyenlerdenim.”
103).O sırada elçilerimizi ve inanıp 
güvenenleri ayırıp kurtarırız. İşte böyle, müminleri kurtarmamız boynumuza borçtur.
104).De ki: “Ey insanlar! Benim dinim 
hakkında ikilem içindeyseniz bilin ki ben sizin Allah ile aranıza koyup kulluk ettiklerinize kulluk etmem ama sizi vefat ettirecek olan Allah’a kulluk ederim. Bana müminlerden olmam emredildi.”
105).Sen yüzünü dosdoğru bu dine çevir. 
Sakın müşriklerden olma.
106).Sana yarar sağlamayacak ve zarar da veremeyecek şeyleri Allah ile arana koyup da onlara yalvarma! Eğer öyle yaparsan kesinlikle yanlışa dalanlardan olursun.
107).Allah seni bir zarara uğratacak olsa 
onu O’ndan başka giderebilecek olan yoktur. Sana iyilik etmek istese O’nun lütfunu engelleyebilecek olan da yoktur. Allah, lütfunu kullarından tercih ettiğine 
ulaştırır. O, çok bağışlayan ve ikramı bol olandır.
108).De ki: “Ey insanlar! Size Rabbinizden bu gerçek (Kur’an) geldi. Artık kim yola 
gelirse ancak kendi iyiliği için yola gelmiş olur, kim de yoldan saparsa sapması ancak kendi aleyhine olur. Ben sizin vekiliniz /savunucunuz değilim.”
109).Sen sana vahyedilene uy. Allah, 
hükmünü verinceye kadar sabret /duruşunu bozma! O, hüküm verenlerin en iyisidir.
 

Not:ALLAH insanların bilmesi gereken  bütün bilgileri Kuran'da anlatmıştır.Yapmamız gereken Kuran'ı arapça bilmiyorsanız mealinden (başlangıçta iniş sırasına göre) anlayarak okumak.Teşekkür ederim..





Hiç yorum yok: