52. HUD Suresi (İniş sırasına göre Kuran meali)

 52.  HUD  Suresi 
               İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla...
1).Elif-Lâm-Râ! Bu (Kur’ân); daima doğru hükümler veren ve her şeyin iç yüzünü 
bilen (Allah) tarafından, âyetleri hem muhkem /hüküm içerir hâle getirilmiş hem 
de ayrıntılı olarak açıklanmış bir kitaptır.
2).(Açıklamayı Allah’ın yapması) Allah’tan başkasına kulluk etmemeniz içindir. (Ey 
Muhammed! De ki:) Ben de O’nun tarafından size gönderilmiş bir uyarıcı ve müjdeciyim.
3).Bir de Rabbinizden bağışlanma dileyin ve aynı zamanda O’na tövbe edin /dönüş 
yapın ki belirlenmiş ecelinize kadar sizi güzel bir nimetle nimetlendirsin ve fazladan iyilik yapan herkese, yaptığının fazlasını da versin. Eğer yüz çevirecek olursanız ben gerçekten o büyük günün azabına uğramanızdan korkarım.
4).Dönüp geleceğiniz yer Allah’ın

huzurudur. O, her şeye bir ölçü koyandır.
5).Dikkat edin! Onlar (inanmayanlar), O’ndan (Allah’tan) saklanmak için iki 
büklüm olurlar. Yine dikkat edin ki giysilerine büründükleri zaman bile neyi gizlediklerini ve neyi açığa vurduklarını Allah bilir. O, sinelerde olanı da bilendir.
6).Yeryüzünde rızkı Allah'a ait olmayan tek bir hareketli canlı yoktur. Allah, onun ömür 
boyu bulunduğu yerleri de hayata veda edeceği yeri de bilir. Bunların hepsinin apaçık yazılı bir kaydı vardır.
7).O, gökleri ve yeri altı günde yaratmış 
olandır. O sırada Arş’ı /yönetim merkezi suyun üstündeydi. Onları yaratması, hanginiz daha iyi davranacak diye sizi zorlu bir imtihandan geçirmesi içindir. Onlara “Öldükten sonra tekrar diriltileceksiniz.” 
desen kafirlik edenler kesinlikle şöyle derler: “Bu apaçık bir sihirden başka bir şey değil!”
8).Onlara vereceğimiz azabı belli bir süre ertelesek kesinlikle şöyle derler: “Onu tutan
ne ki!” Dikkat edin! Azap geldiği gün onlardan uzaklaştırılacak değildir. Hafife aldıkları şey onları kuşatacaktır.
9).İnsana tarafımızdan bir ikram tattırsak ve 
sonra da onu ondan çekip alsak kesinlikle ümidini yitirir, artık tam bir nankör haline gelir.
10).Çektiği darlıktan sonra bir bolluk 
tattırsak bu defa da kesinlikle: “Bütün kötülükler benden gitti.” der. Artık o tam bir şımarık ve böbürlenen biri olur çıkar.
11).Ama sabırlı davrananlar /duruşunu 
bozmayanlar ve iyi işler yapanlar başkadır. Onlar için bağışlanma ve büyük bir ödül vardır.
12).“Ona bir hazine indirilseydi veya 
beraberinde bir melek gelseydi ya!” demeleri yüzünden sana yapılan vahyin bir kısmını neredeyse terk edeceksin! Bu da senin göğsünü daraltıyor. Halbuki sen sadece bir uyarıcısın. Allah, her 
şeye vekildir /dayanak olandır.
13).Yoksa “onu (Kur’an’ı), o uydurdu” mu diyorlar? Onlara de ki: “Eğer doğru sözlü 
kimselerseniz Allah’tan başka çağırabileceğiniz herkesi çağırın da onun dengi uydurulmuş on sure getirin!”
14).Eğer size olumlu cevap vermezlerse şunu bilin ki Kur'an Allah'ın ilmiyle 
indirilmiştir ve O’ndan başka ilah yoktur. Artık O’na teslim olursunuz, değil mi?
15).Her kim dünya hayatını ve süsünü 
isterse onlara orada işlerinin karşılığını tam olarak veririz. Orada onlardan bir kesinti de yapılmaz.
16).İşte onlar ahirette o ateşten başka bir şeyleri olmayacak olan kimselerdir. 
Dünyada ustaca yaptıkları şeyler yok olmuş ve bütün çalışmaları boşa çıkmıştır.
17).Onlar, Rabbinden bir şahidin (resulun) 
bağlantılarıyla birlikte okuduğu, Rabbine ait açık belgeye (Kur’ân’a) uyan kimse gibi olur mu! Ondan önce bir önder ve ikram olarak 
Musa’nın kitabı vardı. İşte onlar (Musa’nın kitabına inananlar) ona da inanırlar. Bu gruplardan kim onu (Kur’an’ı) görmezlikten 
gelirse ona vaad edilen, ateştir. Sen, ondan (Kur’an’dan) dolayı tereddüde düşme. Çünkü o, Rabbinden gelen bir gerçektir; ama insanların çoğu inanıp güvenmezler
18).Bir yalanı Allah’a mâl edenden daha büyük yanlış yapan kişi kimdir? Onlar 
Rablerine arz edilecekler ve şahitler şöyle diyeceklerdir: “İşte bunlar, Rablerine karşı sürekli yalan söyleyenlerdir.” Bilin ki Allah’ın laneti /dışlaması bu yanlışa dalanlaradır.
19).Onlar, ahireti görmezlikten gelerek Allah’ın yolundan engelleyen ve o yolda 
kolayca anlaşılamayacak bir eğrilik olmasını isteyenlerdir.
20).Onlar yeryüzünde (Allah’ı) aciz 
bırakacak değillerdir. Onların Allah ile aralarına girecek velileri / bir yakınları da olmayacaktır. O azap onlar için ikiye katlanacaktır. Onlar (gerçekleri) dinlemeye tahammül edemiyor, basiretlerini de kullanmıyorlardı.
21).Onlar kendilerini hüsrana uğratmış kimselerdir. Uydurdukları (ortaklar) da onlardan uzaklaşmış olur.
22).Şüphesiz ahirette en çok kaybedenler de onlar olacaktır.
23).İnanıp güvenmiş, iyi işler yapmış ve Rablerine alçak gönüllülükle yönelmiş 
olanlar var ya; işte onlar cennet ahalisidir; orada ölümsüz olarak kalacaklardır.
24).O iki tarafın örneği, kör ve sağırlarla 
gören ve dinleyenler gibidir. Bunlar hiç aynı olabilir mi? Aklınızda tutmanız gereken doğru bilgiyi kullanmayacak mısınız?
25).Biz Nuh’u kendi halkına elçi olarak 
gönderdik (onlara şöyle dedi): “Ben sizin için açık bir uyarıcıyım;
26).Allah’tan başkasına kulluk etmeyesiniz diye (uyarıyorum). Ben, size acıklı bir günün azabının gelmesinden korkuyorum.”
27).Halkının, kafirlik eden ileri gelenleri dediler ki: “Bize göre sen sadece bizim gibi 
bir beşersin. Sana, sadece alt tabakamızın hiç düşünmeden uyduğunu görüyoruz. Sizin bizden üstün bir yanınızı da göremiyoruz. Aslında biz sizin yalancı olduğunuzu düşünüyoruz.”
28).Nuh dedi ki: “Ey halkım, hiç 
düşündünüz mü? Ben Rabbimden gelen açık bir belgeye dayanmışsam ve O bana katından bir ikram vermiş de o size gizli kalmışsa! Siz istemediğiniz halde sizi ona (inanmaya) zorlayabilir miyiz?
29).Ey halkım! Bu iş için sizden bir mal 
istemiyorum. Benim ücretim sadece Allah'a aittir. Ben inanıp güvenenleri kovacak da değilim. Onlar Rablerinin huzuruna varacaklardır. Fakat ben sizi, cahillik eden bir halk olarak görüyorum.
30).Ey halkım! Onları kovacak olursam 
Allah’a karşı kim bana yardım edecek! Aklınızda tutmanız gereken doğru bilgiyi kullanmaz mısınız?
31).Ben size: “‘Allah'ın hazineleri yanımdadır’ demiyorum. Gaybı 
/algılanamayanı bilmem. Size, ‘Ben bir meleğim’ de demiyorum. Gözlerinizin değersiz gördüğü kimseler için ‘Allah bunlara asla iyilik etmez!’ de demiyorum. Onların içlerinde olanı en iyi bilen Allah’tır. O zaman ben kesinlikle yanlışa dalanlardan biri olurum.”
32).Dediler ki: “Ey Nuh! Sen gerçekten 
bizimle mücadele ettin, mücadeleyi de çok uzattın! Eğer doğru sözlü kimselerden isen haydi tehdit ettiğin şeyi başımıza getir!”
33).Nuh dedi ki: Gerek görmesi halinde o azabı başınıza getirecek olan sadece 
Allah’tır. Siz O’nu aciz bırakamazsınız.
34).Ben ne kadar sizin iyiliğinizi istesem de -Allah (yaptığınız yanlışlardan dolayı) sizi yanlış kurgulara daldırmayı istiyorsa benim iyiliğinizi istememin size bir faydası olmaz. O sizin Rabbinizdir. Onun huzuruna çıkarılacaksınız.”
35).Yoksa “Onu (Kur’an’ı) Muhammed uydurdu.” mu diyorlar? De ki: “Eğer onu 
ben uydurduysam benim suçum bana ama ben sizin işlediğiniz suçlardan uzağım.”
36).Nuh’a şu vahyedildi: “Halkından (şu ana kadar) inanmış olanlar dışında artık hiç 
kimse inanmayacak Öyleyse onların yapmakta oldukları şeyler yüzünden tasalanma!
37).Gözetimimiz altında ve vahyimize göre 
gemiyi inşa et. Yanlışlara dalmış olanlar hakkında da bana bir şey söyleme! Çünkü onlar boğulacaklar.”
38).Nuh gemiyi inşa ediyor; halkının ileri 
gelenleri ise yanından her geçtiklerinde 
onunla alay ediyordu. O da şöyle diyordu: “Şimdi siz bizimle alay ediyorsunuz, biz de sizinle tıpkı sizin alay ettiğiniz gibi alay edeceğiz.
39).Rezil edici azabın kime geleceğini ve kalıcı azabın kime ineceğini ileride öğreneceksiniz.”
40).Sonunda emrimiz gelip sular yerden 
kaynamaya başladığında Nuh’a dedik ki: 
“Her türden (erkek-dişi) iki eşi, -önceden aleyhine karar verilmiş kişi hariç- aileni ve inanıp güvenenleri gemiye bindir.” Onunla beraber pek az kişi inanmıştı.
41).Nuh dedi ki: “Haydi gemiye binin. Onun akıp gitmesi de demir atması da Allah’ın 
ismi /özellikleri sayesindedir. Benim Rabbim elbette çok bağışlayan ve ikramı 
bol olandır.”
42).Gemi, dağlar gibi dalgaların içinde, 
onlarla birlikte sallanıyordu. Nuh, dışarda duran oğluna seslendi: “Yavrucuğum, 
bizimle birlikte sen de bin, kafirlerle beraber olma!”
43).Dedi ki: “Beni sudan koruyacak bir dağa
sığınacağım.” Nuh dedi ki: “Bugün, Allah’ın
ikramda bulunduğu kişiler dışında kalanları onun helak emrinden koruyacak bir şey 
yoktur.” Derken aralarına bir dalga girdi ve o da boğulanlardan oldu.
44).“Ey yer! Suyunu yut! Ey gök suyunu tut!” denildi. Sular çekildi, iş tamamlandı, 
gemi Cudi’nin üstüne oturdu ve şöyle dendi: “Yanlışlara dalmış topluluk (rahmetimden) uzak olsun!”
45).Nuh, Rabbine seslendi ve dedi ki: “Rabbim, oğlum benim ailemdendi; senin 
verdiğin söz de gerçektir; ama karar verenler içinde en doğru kararı veren sensin.”
46).Allah dedi ki: “Ey Nuh! O, senin ailenden değildir. O, uygunsuz bir işin 
ürünüdür. Bu yüzden aslını bilmediğin şeyi bana sorma! Kendini bilmezlerden biri olmayasın diye sana öğüt veriyorum.”
47).Nuh dedi ki: “Rabbim! Hakkında bilgi sahibi olmadığım bir şeyi sana sormuş 
olmaktan sana sığınırım. Eğer beni bağışlamaz ve bana ikramda bulunmazsan kaybedenlerden olurum.”
48).“Ey Nuh, sana ve senin beraberindekilerden oluşacak toplumlara 
katımızdan esenlik ve bereketlerle in! İçlerinden öyle toplumlar da çıkacak ki onları önce nimetlerden yararlandıracağız, sonra katımızdan acıklı bir azap onları çarpacaktır.” denildi.
49).İşte bunlar, sana vahyettiğimiz gayb haberleridir. Bundan önce bunları ne sen 
bilirdin ne de halkın. Öyleyse sen sabret / duruşunu bozma. Mutlu son yanlışlardan sakınanlarındır.
50).Âd kavmine de kardeşleri Hud’u gönderdik. Dedi ki: “Ey halkım! Allah’a 
kulluk edin; sizin O’ndan başka ilahınız yoktur. Siz sadece iftira edip duran kimselersiniz.
51).“Ey halkım! Bu iş için sizden bir ücret 
istemiyorum. Benim ücretim sadece beni yaratana aittir. Hiç aklınızı kullanmaz mısınız?”
52).“Ey halkım! Rabbinizden bağışlanma dileyin ve aynı zamanda O’na tövbe edin 
/dönüş yapın ki O da size gökten bol bol yağmur göndersin, gücünüze güç katsın. Suçluluk duygusu içinde (benden) yüz çevirmeyin.”
53).Dediler ki: “Ey Hud! Bize açık bir belge 
getirmedin. Senin sözünle ilahlarımızı bırakacak değiliz. Sana inanacak da değiliz.
54).Sana diyeceğimiz sadece şudur: “İlahlarımızdan bazıları seni fena çarpmış.” Hud dedi ki: “Ben Allah’ı şahit tutuyorum, siz de şahit olun ki ben ortak koştuklarınızdan tamamen uzağım,
55).Allah ile aranıza koyduklarınızdan… 
Haydi, hep birlikte bana oyun kurun. Sonra da bana hiç göz açtırmayın.
56).Ben, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a güvenip dayandım. O’nun kontrolü altında olmayan hareketli tek bir canlı yoktur. Benim Rabbim doğru yol üzerindedir (yanlış bir şey yapmaz).
57).Eğer yüz çevirirseniz (bilin ki) ben bir 
elçi olarak, benimle size gönderileni (Allah’ın Kitabını) size tebliğ ettim /bildirdim. Rabbim (dilerse) sizin yerinize başka bir topluluk getirir. Siz O’na /Rabbime hiçbir zarar da veremezsiniz. Şüphesiz Rabbim her şeyin 
koruyucusudur.”
58).Emrimiz gelince Hud’u ve onunla 
beraber iman edenleri, bizden bir iyilik ve ikram olarak kurtardık. Onları ağır bir azaptan kurtardık.
59).İşte Âd kavmi… Rablerinin ayetlerini 
bile bile inkâr ettiler, O’nun elçilerine karşı geldiler ve nerede bir inatçı zorba varsa ona uydular.
60).Bu dünyada dışlanmışlık yakalarını 
bırakmadı, kıyamet /mezardan kalkış gününde de öyle olacak. Dikkat edin! Âd halkı Rablerini görmezlikten geldiler. Dikkat edin! Hud’un halkı Âd (Allah’ın rahmetinden) uzak olup gitti!
61).Semûd’a da kardeşleri Salih’i gönderdik. “Ey halkım!” dedi; “Allah’a 
kulluk edin! Sizin O’ndan başka ilahınız yoktur. O, sizi yeryüzünden /topraktan oluşturup geliştirdi ve orada ömür sürmenizi istedi. Öyleyse O’ndan bağışlanma dileyin ve aynı zamanda O’na tövbe edin /dönüş yapın. Çünkü benim Rabbim 
herkese yakındır; isteklere cevap verir.”
62).Dediler ki: “Ey Salih! Sen daha önce aramızda ümit beslenen biriydin. Şimdi kalkmış, atalarımızın kulluk ettiğine kulluk 
etmemizi mi yasaklıyorsun? Biz senin bizi davet ettiğin şey konusunda tam bir ikilemde bırakan şüphe içindeyiz.”
63).Salih dedi ki: “Ey halkım! Hiç 
düşündünüz mü: Eğer ben Rabbimden gelen açık bir belgeye dayanıyorsam ve O bana katından bir ikram (nebilik) vermişse O’na isyan edersem Allah’a karşı kim bana yardım eder? Öyle bir durumda siz benim ancak zararımı artırırsınız.
64).Ey halkım! İşte size bir ayet / mucize olarak Allah’ın dişi devesi! Onu rahat 
bırakın, Allah’ın toprağında otlasın. Sakın ona kötülük etmeyin; yoksa sizi ardından gelecek olan bir azap yakalar.”
65).Fakat onlar deveyi ayaklarını keserek öldürdüler. Bunun üzerine Salih dedi ki: “Üç
gün daha yurdunuzda (nimetlerden) yararlanmaya devam edin. Bu, yalanlanamayacak bir sözdür.”
66).(Azapla ilgili) Emrimiz gelince Salih’i ve onunla beraber inanıp güvenenleri, bizden 
bir ikram olarak kurtardık. Onları, o günün rezilliğinden kurtardık. Senin Rabbin her 
şeye gücü yeten, daima üstün olandır.
67).Yanlışa dalanları o yüksek ses yakaladı 
da yurtlarında çöküp kaldılar.
68).Sanki orada hiç refah içinde yaşamamışlardı. Dikkat edin! Semûd halkı, Rablerini görmezlikte direndi. Dikkat edin! Semud (halkı Allah’ın rahmetinden) uzak olup gitti!
69).Elçilerimiz (melekler) İbrahim’e müjde 
getirmişlerdi: “Selam!” dediler. İbrahim “Size de selam olsun.” dedi. Fazla beklemeden kızartılmış bir buzağı getirdi.
70).Ona (buzağıya) el sürmediklerini görünce onları anlayamadı ve içine bir 
korku düştü. Onlar, “Korkma!” dediler: “Biz, Lut halkına gönderildik.”
71).(O sırada) Eşi ayakta duruyordu, hemen 
gülüverdi. Biz de ona İshak’ı, İshak’ın arkasından da (İshak’ın oğlu) Yakub’u müjdeledik.
72).“Vay başıma gelenler!” dedi. “Ben 
kocamış biri, şu kocam da yaşlı iken doğum mu yapacağım? Bu gerçekten şaşılacak bir şey!”
73).(Elçiler) Dediler ki: “(Ey kadın!) Sen Allah’ın işine mi şaşıyorsun? Ey hane halkı, Allah’ın ikramı ve bereketi sizin 
üzerinizdedir! O, her şeyi güzel yapar, pek yücedir.”
74).İbrahim’in korkusu geçip kendisine o 
müjde de gelince Lut halkı hakkında bizimle /elçilerimizle çekişmeye başladı.
75).Çünkü İbrahim pek yumuşak huylu, içli ve daima Allah’a yönelmiş biriydi.
76).(Elçiler dediler ki:) “İbrahim! Bundan vazgeç. Artık Rabbinin emri gelmiştir. 
Onlara geri çevrilmez bir azap gelecektir.”
77).Elçilerimiz Lût’un yanına (erkek 
kılığında) geldiklerinde Lût, onlar sebebiyle kötüleşti ve onların yüzünden içi daraldı. “Bu, çok zor bir gün!” dedi.
78).Halkı ona koşarak geldi. Onlar daha 
önce de çirkin işler (eşcinsel ilişkiler) 
yapıyorlardı. Dedi ki: “Ey halkım! İşte kızlarım… Sizin için temiz olan onlardır (onlarla evlenin). Allah’a karşı yanlış yapmaktan sakının beni misafirlerimin önünde rezil etmeyin. İçinizde aklı başında bir adam yok mu?”
79).Onlar da “Çok iyi biliyorsun ki bizim, 
senin kızlarında gözümüz yok. Sen bizim ne istediğimizi çok iyi biliyorsun!” dediler.
80).(Lut:) “Keşke sizi engelleyecek bir 
gücüm olsaydı ya da arkam kuvvetli olsaydı!” dedi.
81).Misafirler dedi ki: “Ey Lut! Biz Rabbinin 
elçileriyiz. Onlar sana asla ilişemeyecekler. Gecenin bir bölümünde -karın hariç- aileni en tepeye çıkar. İçinizden kimse arkasına bakmasın. Onların başına gelecek olan karının da başına gelecektir. Onlar için belirlenmiş azap zamanı, sabahtır. Sabah da yakın değil mi?”
82).Emrimiz gelince oranın altını üstüne getirdik. Oraya, sıkıştırılmış çamurdan katılaşmış taşlar yağdırdık;
83).Rabbinin katında işaretlenmiş taşlar… O taşlar, yanlışlara dalan bu kimselerden (Mekke halkından) uzakta değildir.
84).Medyen’e de kardeşleri Şuayb’ı 
gönderdik. “Ey halkım!” dedi: “Allah’a kulluk edin; sizin O’ndan başka ilahınız yoktur. Ölçekte ve tartıda eksiltme 
yapmayın. Üstelik maddi durumunuzun iyi olduğunu da görüyorum. Doğrusu ben sizi çepeçevre kuşatacak bir günün azabından korkuyorum.
85).Ey halkım! Ölçeği ve tartıyı hakka tam
uygun yapın. İnsanlara, mallarını ve 
haklarını eksik vermeyin. Bozgunculuk yaparak ortalığı birbirine katmayın.
86).Eğer inanıyorsanız sizin için hayırlı olan, Allah’ın size bıraktığı (helal kazanç)dır. Ben sizin başınızda bekçi değilim.”
87).Dediler ki: “Ey Şuayb! Atalarımızın 
taptıklarını bırakmamızı, mallarımızı istediğimiz gibi kullanmaktan vazgeçmemizi senin salâtın mı (sürekli arkasında olduğun şey mi) sana emrediyor? Doğrusu sen gerçekten yumuşak huylu ve olgun bir kişisin!”
88).Şuayb dedi ki: “Ey halkım! Hiç düşündünüz mü, ya ben Rabbimden gelen 
açık bir belgeye dayanıyorsam ve O beni kendi katından güzel bir rızık ile rızıklandırmışsa! Size yasakladığım şeyleri size muhalefet olsun diye istiyor değilim. Ben sadece, gücümün yettiği kadar iyileştirmek istiyorum. Başarılı olmam ancak Allah’a bağlıdır. Ben sadece O’na güvenip dayandım. Ben, sadece O’na yönelirim.
89).Ey halkım, bana karşı olmanız sizi günaha sokmasın! Yoksa başınıza Nuh’un 
halkının, Hud’un halkının veya Salih’in halkının başına gelenler gelir. Lut halkı da sizden pek uzak değildir.
90).Rabbinizden bağışlanma dileyin ve aynı 
zamanda O’na yönelin! Çünkü benim 
Rabbimin ikramı boldur, sevgi doludur.”
91).Dediler ki: “Ey Şuayb! Söylediklerinin çoğunu anlamıyoruz. İyi biliyoruz ki sen 
aramızda zayıf birisin. Eğer mensup olduğun grup olmasaydı seni kesinlikle taşa tutardık. Sen bizden güçlü ve şerefli de değilsin!”
92).Şuayb dedi ki: “Ey halkım! Size göre benim mensup olduğum grup Allah’tan 
daha mı güçlü ve şerefli mi ki onu dikkate almayıp sırt çeviriyorsunuz? Benim Rabbim yaptığınız her şeyi çepeçevre kuşatır.
93).Ey halkım! Elinizden ne geliyorsa yapın. Ben de yapacağım. Kişiyi rezil edecek olan 
azap kime gelecekmiş, yalancı kimmiş ileride öğreneceksiniz! Olacakları gözleyin bakalım, sizinle beraber ben de gözlüyorum.”
94).Emrimiz gelince Şuayb’ı ve onunla beraber iman edenleri, bizden bir ikram 
olarak kurtardık. Yanlışa dalanları ise o yüksek ses yakaladı da yurtlarında çöküp kaldılar.
95).Sanki orada hiç refah içinde yaşamamışlardı. Dikkat edin! Medyen halkı 
(Allah’ın rahmetinden) uzak olup gitti! Tıpkı Semud’un uzak olup gitmesi gibi.
96).Musa’yı da ayetlerimizle 
/mucizelerimizle, apaçık ve güçlü bir delille elçi olarak göndermiştik;
97).Firavun’a ve ileri gelenlerine… Hepsi 
Firavun’un emrine tâbi olmuşlardı. Oysa Firavun’un emri akla uygun değildi.
98).O, kıyamet /mezardan kalkış günü halkının önüne düşecek ve onları suya 
götürürcesine ateşe götürecektir. Suya koşarcasına götürülecekleri yer ne kötü bir yerdir!
99).Bu dünyada dışlanmışlık yakalarını 
bırakmadı, kıyamet /mezardan kalkış gününde de öyle olacak. Onlara verilen bu armağan (!) ne kötü armağandır!
100).İşte bunlar, o kentlerin 
haberlerindendir. Bunları sana tam olarak anlatıyoruz. Onlardan hâlâ kalıntıları olanlar da vardır, biçilmiş ekin gibi yok olanlar da.
101).Biz onlara bir yanlış yapmadık ama onlar yanlışı kendilerine yaptılar. Rabbinin emri gelince, Allah ile aralarına koyarak yardım istedikleri ilahları işlerine yaramadı. Onlara katkıları, sadece zararlarını artırmak oldu.
102).Senin Rabbin, yanlışlar içine düşmüş 
kentleri yakaladığı zaman işte böyle yakalar. Onun yakalaması can yakıcıdır ve çetindir.
103).Ahiret azabından korkanlar için bunda elbette bir ayet / gösterge vardır. O gün 
bütün insanların toplanacağı gündür. O gün (olup bitenlere) şahit olunacak bir gündür.
104).Biz onu, sadece sayısı belirlenmiş bir süre için erteliyoruz.
105).Allah’ın izni olmadan kimsenin 
konuşamayacağı gün geldiğinde kimileri mutsuz, kimileri de mutlu olacaktır.
106).Mutsuz olanlar, o ateşte /cehennemde 
olacak; orada nefes veriş ve alışları hırıltılı olacaktır.
107).Rabbin farklı bir tercihte bulunmazsa onlar, gökler ve yer durdukça orada ölümsüz olarak kalacaktır. Senin Rabbin irade ettiği her şeyi yapar.
108).Mutlu edilenler ise Cennet’te olacaktır. Rabbin farklı bir tercihte bulunmazsa onlar, 
gökler ve yer durdukça bitip tükenmeyecek bir ödül ile orada ölümsüz olarak kalacaktır.
109).Onların kulluk ettikleri şeyler konusunda tereddüte düşme! Daha önce 
ataları nasıl kulluk etmişse bunlar da tıpkı onlar gibi kulluk ediyorlar. Biz bunların paylarına düşeni, eksiltmeden tastamam veririz.
110).Musa’ya o kitabı verdik; sonra o kitap hakkında ihtilafa düşüldü. Rabbinin daha 
önce verdiği bir sözü olmasaydı aralarında mutlaka hüküm verilirdi. Onlar o kitaptan dolayı kendilerini ikilemde bırakan bir şüphe içinde idiler.
111).Rabbin onların her birine, işlerinin 
karşılığını tam olarak verecektir; çünkü O, yaptıklarının iç yüzünü bilir.
112).Sana emredildiği gibi dosdoğru ol! Seninle beraber tövbe edenler /dönüş 
yapanlar da öyle olsun! Sakın taşkınlık etmeyin! Çünkü O, yaptıklarınızı görmektedir.
113).Yanlışa dalanlara meyletmeyin; yoksa 
o ateş size de dokunur! Allah ile aranıza girecek yakınlarınız yoktur. Sonra yardım da göremezsiniz!
114).Namazı, gündüzün iki bölümünde ve gecenin gündüze yakın vakitlerinde düzgün
ve sürekli kıl. Çünkü iyilikler kötülükleri giderir. Bu, bilgisini kullananların akıllarında tutmaları gereken doğru bilgidir.
115).Sen sabırlı ol /duruşunu bozma! Allah 
güzel davrananların ödülünü zâyi etmez.
116).Sizden önceki dönemlerde bilgi 
birikimi olanlar o yerlerdeki bozulmalardan sakındırsalardı olmaz mıydı? Kendilerini kurtardığımız az kimse dışında bunu yapan olmadı. Yanlışa dalanlar, kendilerini şımartan şeylerin ardına düştüler ve suçlular haline geldiler.
117).Düzeni sağlayan bir halkı varken senin 
Rabbin haksızlık edip kentleri helak edecek değildir.
118).Tercihi (insanlara bırakmayıp) senin Rabbin yapsaydı elbette insanları (doğru 
yoldan çıkmayan) tek bir ümmet yapardı. Ama onlar, farklı yollarda olmayı sürdüreceklerdir.
119).(Doğru yola girdikleri için) Rabbinin ikramda bulundukları, bunun dışındadır. İnsanları bunun için (özgür iradeleriyle farklı yollarda olabilmeleri için) yaratmıştır. Rabbinin şu sözü kesinleşmiştir: “Cehennemi mutlaka 
hem cinlerin hem insanların bir kısmıyla dolduracağım.”
120).Elçilerin haberlerinden gönlünü 
(yaptığın görevde) sabitleyeceğimiz her şeyi sana tam olarak anlatıyoruz. Bu anlatılanlarda sana onlarla ilgili tüm gerçekler, müminler için bir öğüt ve akılda tutulması gereken doğru bilgiler geldi.
121).İnanmayanlara de ki: “Elinizden ne geliyorsa yapın, biz de yapıyoruz!
122).Bekleyin, biz de bekliyoruz!”
123).Göklerin ve yerin gaybını / gizlisini saklısını bilmek Allah’a özgüdür. Bütün işler
O’na arz edilir. Öyleyse sen ona kulluk et ve O’na güvenip dayan. Senin Rabbin yaptıklarınızdan habersiz değildir.


Not:ALLAH insanların bilmesi gerekenleri Kuran'da anlatmıştır.Arapça bilmiyorsanız mealini (Başlangıçta iniş sırasına göre) anlayarak okuyun lütfen.Teşekkür ederim..



Hiç yorum yok: