85.. Ankebût Suresi


   85- Ankebût Suresİ  
                           
                                         
   Rahman Rahim olan ALLAH’ın adıyla
. Elif, Lâm, Mîm.
. İnsanlar, inandık demeleriyle 
kendi hallerine bırakılacaklarını ve hiçbir imtihana
çekilmeyeceklerini mi sandılar!
. Yemin olsun ki biz, onlardan öncekileri de fitne yoluyla denemişizdir. Allah, özüyle sözü bir olanları elbette bilecektir. Ve O, yalancıları da elbette bilecektir.
. Yoksa o kötülükleri sergileyenler bizi geçeceklerini mi sandılar! Ne kötü hüküm veriyorlar!
. Allah'a kavuşmayı umanlara 
gelince, şu bir gerçek ki, Allah'ın belirlediği vakit mutlaka 
gelecektir. O, Semî'dir, Alîm'dir.
. Ve kim didinir, gayret sarf ederse hiç kuşkusuz, kendi benliği lehine gayret sarf etmiş olur. Gerçek olan şu ki, Allah, 
âlemlere muhtaç olmaktan uzak, mutlak bir Ganî'dir.
. İman edip hayra/barışa yönelik 
hareketler sergileyenlere gelince, biz onların çirkinliklerini elbette 
                               
ki örteceğiz! Ve biz onları, yapmakta oldukları işlerin en güzeliyle elbette ödüllendireceğiz!
. Biz insana, anne-babasına en 
güzel bir biçimde davranmasını, şunu söyleyerek önerdik: "Eğer 
onlar, hakkında hiçbir bilgin olmayan bir şeyle bana ortak koşman için seninle çekişirlerse, o takdirde onlara itaat etme. 
Yalnız banadır dönüşünüz. Nihayet, ben size yapıp-ettiğiniz şeylerin haberini bildireceğim."
. İman edip hayra/barışa yönelik 
eylemler sergileyenlere gelince, biz onları elbette ki iyilik/barış 
severler arasına koyacağız.
. İnsanlar içinden öylesi vardır 
ki, "Allah'a inandık" der fakat Allah uğrunda bir eziyete 
uğratılınca, insanlardan gelen fitneyi Allah'ın azabı gibi tutar. 
Ve eğer Rabbinden bir yardım gelirse kesinlikle şöyle diyeceklerdir: 
"Biz sizinle beraberdik." Allah, âlemlerin göğüslerindekini en iyi şekilde bilmiyor mu?
. Allah iman edenleri elbette 
bilecektir. Ve münafık olanları da elbette bilecektir.
. İnkâr edenler, iman edenlere 
dediler ki: "Bizim yolumuzu izleyin, sizin günahlarınızı biz taşırız." Oysa onlar, iman 
edenlerin günahlarından hiçbir şeyin taşıyıcısı değillerdir. Gerçek şu ki, onlar tamamen yalancıdırlar.
. Onlar hem kendi yüklerini hem de kendi yükleriyle beraber 
başkalarının yüklerini taşıyacaklar. Bunda kuşku yok. Kıyamet günü de iftira edip durdukları şeylerden zorlu bir sorguya mutlaka çekileceklerdir.
. Yemin olsun, biz Nûh'u toplumuna gönderdik de o onların arasında bin yıldan elli yıl eksik kaldı. Sonunda onları tufan yakaladı. Çünkü zalimlerdi onlar.
. Biz, Nûh'u ve gemi halkını 
kurtardık ve o gemiyi âlemlere ibret yaptık.
. İbrahim'i de 
gönderdik. Toplumuna şöyle demişti: "Allah'a kulluk/ibadet edin, O'ndan sakının. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır."
. "Allah'ın berisinden; bir takım putlara tapıyorsunuz, 
yalan/iftira üretiyorsunuz. Sizin Allah dışında kulluk/kölelik ettikleriniz size hiçbir rızık 
veremezler. Rızkı Allah katında arayın; O'na kulluk edin, O'na şükredin. O'na döndürüleceksiniz."
. "Eğer yalanlarsanız bilin ki, 
sizden önceki ümmetler de yalanlamıştı. Resule de düşen, 
açık bir tebliğden başka şey değildir."
. Hiç görmediler mi, Allah, yaratmayı nasıl başlatıyor, sonra onu tekrarlıyor/yeni baştan yapıyor. Kuşkusuz bu, Allah için çok kolaydır.
. De ki: "Yeryüzünde dolaşın da 
yaratılışın nasıl başladığına bir bakın. İleride Allah öteki oluşmaya da vücut verecektir. 
Allah, her şeye Kadîr'dir.
. Dilediğine/dileyene azap eder, 
dilediğine/dileyene rahmet eder. O'na döndürüleceksiniz.
. Siz ne yerde ne de gökte kimseyi âciz bırakamazsınız. Ve 
sizin, Allah'tan başka ne bir dostunuz vardır ne de bir yardımcınız.
. Allah'ın ayetlerini ve Allah'a varmayı inkâr edenler, işte onlar, rahmetimden ümidi kesmişlerdir. Ve bunlar için acıklı bir azap öngörülmüştür.
. Toplumunun İbrahim'e cevabı sadece şunu söylemeleri oldu: 
"Bunu öldürün, yahut yakın!" Ama Allah onu ateşten kurtardı. İnanan bir toplum için bunda elbette ibretler vardır.
. İbrahim dedi: "Şu bir gerçek ki, siz dünya hayatında aranızda 
sevgi oluşturmak için Allah'ın berisinden putlar edindiniz. Sonra, kıyamet gününde 
birbirinizi tanımaz olacaksınız, bazınız bazınıza lanet edecek. 
Hepinizin varacağı yer cehennemdir; hiçbir yardımcınız da olmayacaktır."
. O'na Lût iman etti. Ve dedi: "Ben Rabbime hicret edeceğim. 
Kuşkusuz, O, mutlak Azîz, mutlak Hakîm'dir."
. Biz, İbrahim'e İshak'ı ve Yakub'u armağan ettik. Onun soyu içine peygamberliği ve Kitap'ı 
yerleştirdik ve onun ödülünü dünyada verdik. Âhirette de o, elbette ki iyilik ve barış sevenler arasında olacaktır.
. Lût'u da gönderdik. Toplumuna 
şöyle demişti o: "Öyle bir iğrençliğe bulaşıyorsunuz ki, sizden önce âlemlerden bir tek kişi bunu yapmamıştır."
. "Erkeklere gidiyorsunuz, yol 
kesiyorsunuz, toplantılarınızda çirkinlikler sergiliyorsunuz, öyle mi?" Toplumunun cevabı sadece şunu söylemek oldu: "Eğer doğru sözlülerdensen, hadi getir bize Allah'ın azabını!"
. Lût dedi: "Rabbim, şu bozguncular topluluğuna karşı bana yardım et."
. Elçilerimiz, İbrahim'e müjdeyi 
                                        
getirdiklerinde şöyle dediler: "Biz şu kentin halkını helâk edeceğiz. Çünkü ora halkı zalim oldular."
. İbrahim dedi: "Ama orada Lût              
var." Dediler: "Orada kim olduğunu biz daha iyi biliyoruz. Elbette ki onu ve ailesini 
kurtaracağız. Karısı hariç. O, geride kalanlardan olacak."
. Elçilerimiz Lût'a gelince, onlar 
yüzünden fenalaştı, eli-kolu birbirine dolandı. "Korkma, tasalanma dediler, biz seni de aileni de kurtaracağız. Ama karın, azaba terk edilenlerden olacaktır."
. "Şu kent halkı üstüne, 
yaptıkları fenalıklardan ötürü gökten bir felaket indireceğiz."
. Yemin olsun, biz o kentten, 
aklını işleten bir topluluk için geriye apaçık bir işaret bıraktık.
. Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı gönderdik. Şöyle dedi: "Ey toplumum, Allah'a ibadet edin. Âhiret gününe umut bağlayın. Bozgunculuk yaparak ülkenin huzurunu kaçırmayın."
. Onu hemen yalanladılar. Bunun üzerine kendilerini o korkunç 
sarsıntı/korkunç titreşim yakaladı da öz yurtlarında diz üstü çömelenler haline geldiler.
. Âd'ı, Semûd'u da böyle yaptık. 
Bu,onların yurtlarından /meskenlerinden açıkça belli 
olmaktadır. Şeytan onlara amellerini süsleyip püslemişti de kendilerini yoldan çıkarmıştı. Oysaki, bakıp görebilen insanlardı.
. Karun'u, Firavun'u, Hâmân'ı da 
öyle yaptık. Yemin olsun, Mûsa onlara açık-seçik kanıtlarla geldiği halde, yeryüzünde büyüklük tasladılar. Ama öne geçemezlerdi.
.Her birini kendi günahı ile yakaladık.Bazılarının üstüne taş 
yağdıran bir kasırga gönderdik. Bir kısmını, o korkunç titreşimli ses yakaladı. Onlardan, yere batırdıklarımız da oldu. 
Bazılarını da boğduk. Allah onlara zulmedecek değildi. Fakat onlar kendi benliklerine zulmediyorlardı.
. Allah'ın berisinden veliler 
edinenlerin durumu, bir ev 
edinen dişi örümceğin durumuna benzer. Ve evlerin en güvensizi/en zayıfı elbette ki, dişi örümceğin evidir. Keşke bilselerdi!

. Allah, onların, kendisinden başka ne gibi bir şeye yalvardıklarını/nasıl bir şey için çağrı yaptıklarını bilir. O'dur Azîz, 
                               
O'dur, Hakîm.
. Bunlar bizim, insanlara 
vermekte olduğumuz örneklerdir ki ilim sahiplerinden başkası onlara akıl erdiremez.
. Allah gökleri de yeri de hak 
olarak yaratmıştır. Kuşkusuz, bunda, iman sahipleri için mutlak bir mucize vardır.
. Kitap'tan sana vahyedileni 
oku! Namazı/duayı yerine getir! Çünkü namaz/dua, çirkinliklerden ve kötülüklerden alıkoyar. Elbette ki, Allah'ın zikri/Kur'an'ı 

daha büyüktür! Allah, neler yaptığınızı biliyor.
. Ehlikitap'la, en güzel olan yöntem dışında bir yolla mücadele etmeyin! Onların 
zulme sapanları müstesna. Şöyle deyin: "Bize indirilene de size indirilene de iman ettik; tanrımız ve tanrınız bir. Ve biz O'na teslim olanlarız."
. Kitap'ı sana işte böyle indirdik. 
Kendilerine kitap verdiklerimiz ona inanırlar. Şunlar içinden de ona inananlar vardır. Bizim ayetlerimize, gerçeği örtenlerden başkası kafa tutmaz.
. Sen bundan önce herhangi bir 
kitap okumuyordun; onu sağ 
elinle de yazmıyorsun. Eğer öyle olsaydı bâtıla saplananlar mutlaka kuşku duyacaklardı.
. Hayır, o, kendilerine ilim 
verilenlerin göğüsleri içinde ayan-beyan ayetlerdir. Bizim ayetlerimizi, zalimlerden başka kimse inkâr etmez.
. Dediler ki: "Ona Rabbinden 
mucizeler indirilseydi ya!" De ki: "Mucizeler Allah katındadır. Bana gelince, ben açıkça uyaran biriyim. Hepsi bu."
. Karşılarında okunup duran bir 
kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? Bunda, inanan bir toplum için elbette ki bir rahmet ve bir öğüt vardır.
. De ki: "Sizinle benim aramda 
tanık olarak Allah yeter. Göklerde ne var, yerde ne var biliyor O. Bâtıla iman edip Allah'ı inkâr edenlere gelince, işte onlar hüsrana uğramışların ta kendileridir."
. Azabı senden çarçabuk 
istiyorlar. Eğer belirlenmiş bir süre olmasaydı, azap onlara elbette gelmiş olacaktı. Fakat o, hiç farkında olmadıkları bir sırada kendilerine ansızın geliverecektir. Bunda kuşku yok.
. Azabı senden acele istiyorlar. 
Oysa cehennem, o küfre sapanları çepeçevre kuşatmış bulunuyor.
. Gün olur, azap onları
tepelerinden, ayaklarının altından sarıverir ve der: "Tadın bakalım, yapıp ettiklerinizi."
. Ey benim iman eden kullarım! Hiç kuşkusuz, benim
yerkürem geniştir. O halde, yalnız bana kulluk/ibadet edin.
. Her can, ölümü tadacaktır; 
sonra bize döndürüleceksiniz.
. İman edip hayra ve barışa 
yönelik işler yapanları, 
altlarından ırmaklar akan cennetin görkemli odalarına yerleştireceğiz. Sürekli 
kalacaklardır orada. Ne güzeldir iş yapıp değer üretenlerin ödülü!
. Onlar ki sabrettiler ve yalnız Rablerine dayanıp güvenmekte
dirler.
. Nice hayvanlar var, kendi
rızkını taşıyamaz.Allah onları da 
rızıklandırıyor, sizi de. Semî'dir O, Alîm'dir.
. Onlara "Gökleri ve yeri kim 
yarattı, Güneş'i ve Ay'ı kim boyun eğdirdi?" diye sorarsan, mutlaka şöyle diyecekler: "Allah!" Peki nasıl döndürülüyorlar?
. Allah, kullarından dilediğine rızkı açıp yayar da ölçülü verip kısar da. Allah her şeyi çok iyi bilir.
. Onlara, "Gökten suyu kim indirdi de onunla toprağı ölümünden sonra canlandırdı?" 
diye sorsan, mutlaka "Allah!" 
derler. De ki: "Hamt Allah'adır. 
                                  
Fakat onların çokları 

akletmiyorlar."
. Şu iğreti dünya hayatı, bir 
eğlence ve oyundan başka şey 
değil. Âhiret yurduna gelince, asıl hayat işte odur. Ah, bilebilselerdi!
. Gemiye bindiklerinde, dini Allah'a özgüleyerek yalvarıp 
yakarırlar. Fakat Allah onları kurtarıp karaya çıkardığında, bir bakmışsın ortak koşuyorlar;
. Verdiklerimize karşı nankörlük etsinler ve birazcık zevklensinler diye... Yakında bilecekler.
. Görmediler mi ki, çevrelerinde 
insanlar çarpılıp götürülürken 
Harem'i güven içinde tuttuk. Hâlâ bâtıla inanıp Allah'ın nimetine nankörlük mü ediyorlar?
. Yalan düzüp Allah'a iftira eden, 
yahut kendisine geldiği zaman hakkı yalanlayan kişiden daha 
zalim kim vardır? Cehennemde değil midir kâfirlerin barınağı?
69. Bizim uğrumuzda 
didinenleri biz, yollarımıza elbette ulaştıracağız. Allah, güzel düşünüp güzel davrananlarla mutlaka beraberdir.
                                      

Not:ALLAH'ın biz insanlara gönderdiği, bu çok değerli kitabı başlangıçta iniş sırasına göre,anlayarak okuyalım.Teşekkür ederim.