KURAN'da anlatılan Hz. MUSA ve MELEK


                                Hz. Musa ve Melek
     ALLAH bize Kuran’da anlattığı kıssaları (hikayeleri) boşuna anlatmamıştır. Bize Kuran’da bildirdiği tüm peygamberlerin anlatısında,  her biri o peygamberin yaşadığı dönemden ve toplumundan insanların yaptıklarından, ayrı ayrı örneklendirerek bizlerden ders almamızı, o hatalara düşmememizi, doğru yolun ne olduğunu, sürekli uyararak, inançlarımızı sorgulamamızı ister.
MUSA doğduğunda annesi eziyet gören ve horlanan toplum kadını olduğu için oğlu MUSA’yı kurtarmak amacıyla akan bir suya bırakır. Firavunla sıra dışı evliliği olan karısı (merak eden araştırabilir) Allah’a inanan ve bunu saklayan  inançlı bir kadındır. Firavun ezilen toplumun erkek çocuklarını öldürmesinden  dolayı  MUSA’yı   koruması  altına almıştır, eğitimini üstlenmiştir.
ALLAH  bize MUSA’yı seçtiğini bebeklikten itibaren izlediğini, yetişkin olduğunda da  onun ne kadar iyi bilgi donanımlı olduğundan ve zekasından  bahseder. MUSA halkını Firavun’un eziyetinden ALLAH’ın da izniyle asası ile  denizi  yararak kurtarmıştır.
    Toplumu tüm yaşadıkları mucizelere rağmen neredeyse;  bizi kurtarmasaydın, biz orada daha rahattık, ilahımız da vardı diyerekten , her seferinde nefslerine yenilip, inançsızlık batağına düşmüşlerdir.
Diğer önemli bilgi ise MUSA kıssasında; ALLAH Musa ile ilk buluşma yerinde seslendiğinde, anlıyoruz ki ALLAH  ile yüz yüze konuşmanın mümkün olamayacağını, çünkü ALLAH her yerde,  her şeyde olduğunu ,bize şah damarından da yakın olduğunu, konuşurken bizimle, bir perde gerisinden  konuştuğunu işaret etmiştir.
   ALLAH melekler ile de mesajlarının, peygamberler aracılığı ile insanlara iletilmesini istemiştir. Biliyorsunuz ki anlatılan kıssalardanİbrahim ve Lut Peygamberler ve daha sonra anlatacağım diğer peygamberlerin birçoğuna  insan görünümlü Melekler göndermiş ve insanlarla muhattap  olmuşlardır.
MUSA’da bir arayış içerisine girmiştir.
    Yanına da genç bir yoldaş almış, ve şöyle demiştir: “İki denizin birleştiği yere kadar hiç durmadan yürüyeceğim ya da seneler harcayacağım. ” İkisi denizin birleştiği yere geldiler ve orada genç yoldaşı  yiyecekleri balıkları unuttu. Orayı geçtiklerinde genç adam dan yemek için balığı isteyince, balığı iki denizin birleştiği yerde özellikle kendisine unutturulduğunu söyledi. Musa : “Arayıp durduğumuz  işte o idi” dedi ve geri döndü.
Musa orada ALLAh’tan bir rahmet verilmiş ,ilim öğretilmiş insan görünümlü melekle karşılaştı. MUSA Meleğe eşlik etmek için teklifte bulundu. Melek: ”Doğrusu sen benimle beraberliğe dayanamazsın. Zihninde kavrayamayacağın bir şeye nasıl dayanırsın?” dedi.
    MUSA dedi ki: ” İnşallah beni sabırlı bulacaksın; hiçbir işte sana karşı gelmeyeceğim.”   MELEK: ”Bak, eğer bana uyarsan, ben sana ben konuyu açıncaya kadar hiçbir şey hakkında soru sormayacaksın”  dedi.
 İkisi birlikte yola koyuldular. Bir süre sonra gemiye bindiklerinde, Melek gemiyi  deldi. Musa hemen: ” İçindekiler boğmak için mi deldin onu? Vallahi korkunç bir şey yaptın!”  dedi. Melek: ”Ben demedim mi , sen benimle beraberliğe  asla dayanamazsın!”  dedi.
    MUSA söyleneni unuttuğu için azarlamamasını söyledi ve 
yola koyuldular. Bir süre sonra bir oğlana rast geldiler ve Melek onu öldürdü. MUSA: “Tertemiz bir insanı, bir cana karşılık olmaksızın öldürdün! Vallahi çok kötü bir iş yaptın!”  Melek yine: “Ben sana söylemedim mi, sen benimle beraberliğe asla dayanamazsın.” dedi.  MUSA bundan sonra soru sormayacağını söyleyince yola devam ettiler. Sonra bir kentte geldiler.
    Kent halkından yemek istediler ama halk konuk etmekten çekindiler. Orada  yıkılmayı bekleyen bir duvara rastladılar ve duvarı onardılar. MUSA bu onarım karşılığında ücret alabilirdin dedi. Melek dedi ki: ”İşte bu, seninle benim aramın ayrılmasıdır. Şimdi sana tahammül edemediklerinin iç yüzünü açıklayayım. O gemi, denizde işçilik yapan bir grup yoksulundu. Ben onu kusurlu hale getirmek istedim. Çünkü biraz ötelerinde bir kral vardı; tüm gemilere zorla el koyuyordu.”
Melek anlatmaya devam etti: ”Oğlan çocuğa gelince; Onun ana- babası inanmış kişilerdi. Çocuğun onları azgınlık ve inkara sürüklemesinden korktuk. Diledik ki, Rableri onlara o çocuktan temizlikçe daha üstün, merhametçe daha gelişmişini versin.”
Ve devam eder: ”Duvar, o kentte yaşayan iki yetim oğlanındı. Altında, oğlanlara ait bir define vardı. Oğlanların babası da hayır ve barış seven bir kimse olarak yaşamıştı. Rabbim istedi ki, o çocuklar erginliklerine ulaşsınlar da rabbinden bir rahmet olarak definelerini çıkarsınlar. Ben bunları buyruğumun sonucu olarak yapmadım. İşte senin sabretmeye güç yetiremediğin şeylerin içyüzü budur..”
KURAN incelenmeye devam ettikçe, ALLAH’ın bizlere ilettiği mesajları , öğütleri açık ve net anlamaya devam edeceğiz.


     NOT:  Biliyoruz ki uydurulan her tür din insan yaşantısına  ve toplumuna zarardır. Doğruyu bulmamız için lütfen başlangıçta iniş sırasına göre Arapça bilmiyorsanız TÜRKÇE KURAN mealini okuyalım..Okuduktan sonra da okunması için teklifte bulunalım…TEŞEKKÜR EDERİM…











Hiç yorum yok: