Allah’a teslim olanlara MÜSLÜMAN denir.
Peygamberlerde İSLAM’ ı tebliğ (haber verme, bildirme) etmek için seçilmişlerdir. Her bir peygamber ayrı bir değerlerdedir. İBRAHİM Peygamberi anlamak kavrayabilmek için KURAN’nın derinliklerinde dolaşmak gerekir.
İBRAHİM Peygamber NUH’ un soyundan gelmekteydi. MÖ. 2000 yıllarında yaşadığı tahmin edilir. İBRAHİM özü-sözü doğru bir peygamberdi. Şu da kuşkusuz ki, İBRAHİM başlı başına bir ümmet idi,
Bir HANİF (istikamet, doğruluk) olarak Allah’ın önünde eğiliyordu, Allah’a ortak koşmuyordu (müşrik değildi).
İBRAHİM başkaları için gamlanıp ah eden, ince yürekli yumuşak bir insandı, tam bir EVVAH’ (çok ah edip dua eden, merhametli) dı. Allah’ın nimetlerine şükrediyordu. Allah onu seçip yüceltti ve dosdoğru yola kılavuzladı.
Allah İBRAHİM’ e gökleri ve yerin melekutunu (özünü) göstererek, gerçeği görüp, bilerek inananlardan olsun istedi. İBRAHİM gece üstüne çökünce. bir yıldız gördü de “işte rabbim bu” dedi.
Yıldız battığında ise “batıp gidenleri
sevmem” diye konuştu. Ay’ı doğar halde görünce ,”Rabbim bu” dedi. O da batınca da şöyle konuştu; ”Eğer Rabbim bana kılavuzluk etmeseydi sapıtan topluluktan olurdum".
Nihayet güneşin doğmakta olduğunu gördüğünde ,
”benim rabbim bu, bu daha büyük” dedi. O da batıp gidince şöyle seslendi: ”ortak koştuğunuz şeylerden uzağım ben”.
İBRAHİM’ in toplumu çok çeşitli putlar edinmişti, Allah’a ortak koşuyorlardı.
ALLAH İBRAHİM’ e daha önceden, doğruyu bulma gücünü vermişti.
İBRAHİM’ in babası AZER putperesti. İBRAHİM toplumuna şöyle seslendi : “Şu bir gerçek ki siz dünya hayatında aranızda sevgi oluşturmak için ALLAH’ı bırakıp putlara kulluk ediyorsunuz. Sonra kıyamet gününde birbirinizi
tanımaz olacaksınız, biriniz ötekine lanet edecek. Hepinizin varacağı yer cehennemdir; hiçbir yardımcınız da olmayacaktır. "
İBRAHİM babası AZERE ‘ e şöyle demişti : “Babacığım; işitmeyen, görmeyen, sana hiçbir yarar
sağlamayan şeylere niçin kulluk ediyorsun? Babacığım, bana ilimden, sana ulaşmayan bir nasip geldi. O halde
bana uy ki, seni düzgün bir yola ileteyim. Babacığım, şeytana kulluk
etme. Çünkü şeytan Allah’ a isyan etmişti. Babacığım, ben sana Allah’tan bir azap dokunmasından, böylece şeytanın dostu haline gelmenden korkuyorum.”
Babası Azer : ”Sen benim ilahlarımdan yüz mü çeviriyorsun ey İBRAHİM! Eğer bu işe bir son vermezsen, vallahi seni taşlarım. Uzun bir süre uzak kal benden.” dedi.
İBRAHİM : “Senin için rabbimden af dileyeceğim. Ancak Allah’tan sana gelecek şeyi geri çevirme gücüm yoktur.”
Babasına ve toplumuna şöyle demişti: “Şu başına toplanıp durduğunuz heykeller de ne ?" Toplumu : “Atalarımızın onlara kulluk / ibadet eder bulduk.”
İBRAHİM dedi : “Vallahi siz de atalarınız da açık bir sapıklık içine düşmüşsünüz.”
Toplumu : “Sen gerçeğimi getirdin yoksa oynayıp eğlenenlerden biri misin? “dediler.
İBRAHİM : “Hiç de değil. Sizin Rabbiniz, göklerin ve yerin Rabbidir ki, onları yaratmıştır. Ben de bunlara tanıklık edenlerdenim.”dedi..
İBRAHİM toplumuna şöyle seslenmeye devam etti: “Allah’ a kulluk edin , ibadet edin, O’ ndan korkun. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır. Allah dışında birtakım putlara tapıyorsunuz, yalan, iftira üretiyorsunuz. Putlar size rızık veremez. Rızkı Allah katında arayın; O’ na kulluk edin, O’ na şükredin.”
Ve İBRAHİM …
İbrahim bir plan kurdu. “Allah’a yemin ederim, sırtınızı dönüp gidişinizden sonra, putlarınıza bir oyun çevireceğim.” demişti ve onu uygulamaya koydu.
Allah İbrahim’i bazı kelimelerle imtihana çekmiş, o da onların hakkını vermişti de Allah şöyle demişti : “SENİ İNSANLARA ÖNDER YAPACAĞIM.” İbrahim : “ Soyumdan birilerini de” deyince Allah : “BENİM AHDİME ZALİMLER EREMEZLER.” buyurdu.
İbrahim çok zeki, aklını kullanmayı çok iyi bilen, Allah’ın doğru yola ilettiği bir peygamberdi. İbrahim babası Azer dahil
toplumunu putlara tapmama konusunda ikna
edemedi. İbrahim’in babası için Allah’tan af dilemesi, sadece ona verdiği bir söz yüzündendi. Onun Allah düşmanı
olduğu kendisi için açıklık kazanınca, ondan uzaklaştı.
Putların yanına geldiğinde orada bulunan toplumunun yanında yıldızlara bir göz attı, şöyle dedi : “Ben hastayım.” Orada bulunanlar ondan gerisin geri kaçtılar. İbrahim’de onların ilahlarının yanına sokulup: “Bir şey yemez misiniz? Neniz
var , konuşmuyorsunuz!” dedi.
İyice yanlarına sokulup sağ eliyle bir darbe indirdi. Sonunda
onları parça parça etti.Yalnız en büyüklerini bıraktı ki, dönüp ona başvurabilsinler. Toplumu: “Tanrılarımıza bunu yapan kesinlikle zalimlerdendir. Onları diline dolayan bir genç duymuştuk Kendisine İbrahim deniyor. Halkın gözleri önüne getirin onu ki, açıkça görebilsinler.” dediler.
Toplanan halk “Tanrılarımıza bunu sen mi yaptın , ey İbrahim?” diye sordular. İbrahim : “Hayır, ben değil. Şu büyükleri yapmıştır onu. Hadi sorun onlara konuşabiliyorlarsa!”
Bunun üzerine kendi benliklerine döndüler de şöyle dediler : “Siz zalimlerin ta kendilerisiniz.” Sonra yine kendi kafalarına döndürüldüler: “Vallahi, sen de bilirsin ki, bunlar konuşamazlar.”
İbrahim dedi: “Siz Allah’ı bırakıp da size hiçbir şekilde yarar sağlamayan, zarar veremeyen elinizle yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz. Oysaki sizinde yaptığınız şeyleri de Allah yaratmıştır. Yuh size ve Allah’ı bırakıp da taptıklarınıza! Siz hala aklınızı kullanmayacak mısınız?”
Halkı : “Şunun için bir bina yapın da bunu ateşin ortasına fırlatın, yakın bunu. Eğer bir şey yapacak kişilerseniz, ilahlarınıza yardım edin ” dediler.
Ve İbrahim’i yakmak için ateşe koydular. Allah şöyle dedi: “ EY ATEŞ, İBRAHİM’E SERİN OL, SELAM OL.” Ona tuzak kurmak istediler de biz onları hüsranın en beterine uğrayanlardan kıldık. Biz onları sefiller-reziller haline getirdik.
Hani İbrahim de şöyle yakarmıştı: “ Allah’ım göster bana, nasıl diriltiyorsun ölüleri?” Allah “inanmadın mı” diye sordu. “inandım, dedi, ancak kalbim tatmin olması için..” Allah dedi ki : “Kuşlardan dört tane al, onları kendine ısındırıp alıştır. Sonra her dağın üstüne onlardan bir parça koy. Sonra onları çağır. Koşarak sana geleceklerdir.”
Bil ki Allah Aziz’dir Hakim’ dir…
Dediler: ”İbrahim’in makamı vardır orda. Oraya giren, güvene ermiş olur. Yoluna gücü yetenin o evi ziyaret etmesi, insanlar üzerine Allah’ın bir hakkıdır.”
İbrahim birlikte olanlar da, biz insanlar için çok güzel örnekler vardır. İbrahim halkına şöyle demiştir: “Biz sizden de
kulluk ettiklerinizden de uzağız. Sizi tanımıyoruz. Sizinle bizim aramızda, siz Allah’a yalnız Allah’a inanıncaya kadar, sürekli düşmanlık ve nefret olacaktır.”
İbrahim :”Kuşkunuz olmasın ki ben rabbime gideceğim. O bana kılavuzluk edecek. Rabbim bana barış ve iyilik sevenlerden birini lütfet ” dedi.
İbrahim ailesi ve inananlarıyla birlikte putperest halkından ayrılmıştı.
Bir gün İbrahim’in yanına birileri gelmişti ve “SELAM”
demişlerdi. İbrahim : ”Selam! Tanınmayan bir topluluk bu” demişti.
Hemen ailesinin yanına gitti ; semiz pişmiş bir dana getirdi.
Danayı misafirlerin önüne sürdü. “yemez misiniz?” dedi. Ellerini yemeğe uzatmadıklarını görünce , onları yadırgadı. İçine bunlardan bir kuşku ve korku düştü. İnsan görünümlü Melekler : “KORKMA” dediler.
Ve ona bilgin bir oğlan müjdelediler. Derken karısı bir çığlık
içinde döndü ; yüzüne vurarak şöyle dedi : “Ben, doğurma yaşım geçmiş bir kocakarıyım!”
Melekler : “Allah’ın emrine şaşıyor musunuz? Ey ev halkı! Allah’ın rahmeti ve bereketleri sizin üzerinizedir . Şüphesiz O övülmeye layıktır, iyiliği boldur.”
Dediler ki: “ Rabbin böyle buyurmuştur. Hüküm ve hikmet sahibi O’dur, en iyisini bilen de O’ dur.”
İbrahim sordu : “Amacınız ne, ey elçiler?”
Melekler : “ Biz günahkar bir topluma gönderildik. Üzerlerine
çamurdan taş atalım diye. Rabbim katında , sınır tanımazlar için işaretlenmiş taşlar.”
Elçilerimiz, İbrahim’e müjdeyi getirdiklerinde şöyle dediler: “Biz şu kentin halkını helak edeceğiz. Çünkü ora halkı zalim oldular.”
İbrahim: “ Ama orada Lut var” dedi. Dediler : “ orada kim olduğunu biz daha iyi biliyoruz. Elbette ki
onu ve ailesini kurtaracağız, karısı hariç. O geride kalanlardan olacak.”
Onu alemlere bereketler sakladığımız toprağa ulaştırdık.
Ona İshak’ı bağışladık,ayrıca Yakub’u hediye ettik.Hepsini barış ve iyilik için çalışan peygamberler yaptık.Onlara rahmetimizden nimetler bağışladık ve kendileri için yüksek bir
doğruluk dili oluşturduk.
İbrahim’e yumuşak huylu bir oğlan müjdeledikten sonra, çocuk İbrahim’le birlikte koşacak yaşa geldi.
Bir gün İbrahim : “Yavrucuğum, uykuda seni kestiğimi görüyorum. Bak bakalım sen ne dersin?” Oğlu: “Babacığım, dedi, emrolunduğun şeyi yap! İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın.”
Böylece ikisi de Allah’a teslim olduklarını söylediler. İbrahim oğlunu alnı üzerine yatırınca, biz şöyle seslendik: “ EY İBRAHİM! SEN RÜYAYI GERÇEKLEŞTİRDİN. İŞTE BİZ GÜZEL DÜŞÜNÜP GÜZEL DAVRANANLARI BÖYLE ÖDÜLLENDİRİRİZ. BU HİÇ KUŞKUSUZ APAÇIK İMTİHANIN TA KENDİSİYDİ.” Ve ona büyük bir kurbanlık verdik.
Daha sonra Allah Beytullah’ı insanlar için sevap kazanmaya yönelik bir toplantı yeri ve güvenli bir sığınak yapmasını istedi.
İbrahim çocuklarıyla birlikte Beytullah’ın ana duvarlarını yükseltiler.
Allah insanlar için sevap kazanmaya yönelik bir toplantı yeri ve güvenli bir sığınak yaptı.
“Siz de İbrahim’in makamından bir dua yeri edinin. Tavaf edenler kendini ibadete verenler, rüku-secde edenler için evimi temizleyin” dedi.
İbrahim şöyle yakarmıştı: ”Rabbim! Şu kenti güvenli bir kent yap, halkının Allah’a ve ahret gününe inananlarını çeşitli ürünlerle rızıklandır.”Dediler: ”İbrahim’in makamı vardır orda. Oraya giren, güvene ermiş olur. Yoluna gücü yetenin o evi ziyaret etmesi, insanlar üzerine Allah’ın bir hakkıdır.”
Tevrat ve İncil ondan sonra indirildi. İbrahim ne bir Yahudi’ydi ne de bir Hristiyan. O sadece HANİF bir Müslümandı.
NOT: Lütfen iniş sırasına göre Türkçe KURAN meali okuyun..TEŞEKKÜR EDERİM....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder