YASİN SURESİ
Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla
.Yâ, Sîn.
.Yâ, Sîn.
. Yemin olsun o hikmetlerle dolu Kur'an'a ki,
. Hiç kuşkusuz, sen, gönderilen elçilerdensin;
. Dosdoğru bir yol üzerindesin.
. Azîz ve Rahîm'in indirdiği üzeresin.
. Babaları uyarılmamış, tam gaflet içinde bir toplumu uyarman için gönderildin.
. Yemin olsun ki, onların çoğuna söz hak olmuştur, artık onlar iman etmezler.
. Biz onların boyunlarına bukağılar geçirdik. Bukağılar çenelere dayanmıştır da bu yüzden onların kafaları yukarı kalkıktır.
. Azîz ve Rahîm'in indirdiği üzeresin.
. Babaları uyarılmamış, tam gaflet içinde bir toplumu uyarman için gönderildin.
. Yemin olsun ki, onların çoğuna söz hak olmuştur, artık onlar iman etmezler.
. Biz onların boyunlarına bukağılar geçirdik. Bukağılar çenelere dayanmıştır da bu yüzden onların kafaları yukarı kalkıktır.
Böylesini, bir bağışlanma ve seçkin bir ödülle müjdele!
. Biz, yalnız biz, ölüleri diriltiriz ve onların önden gönderildiklerini de eserlerini de yazarız! Zaten biz her şeyi apaçık bir kütükte ayrıntılı olarak kaydetmişizdir.
. Onlara o kent halkını örnek ver. Hani, elçiler gelmişti oraya.
. Hani, biz onlara iki kişi göndermiştik, onları yalanlamışlardı. Bunun üzerine biz, üçüncü bir kişiyle destek vermiştik. Şöyle demişlerdi: "Biz, size gönderilen elçileriz!"
. Kent halkı dedi ki: "Siz, bizim gibi birer insandan başka şey değilsiniz. Rahman hiçbir şey indirmemiştir. Siz sadece yalan söylüyorsunuz."
. Biz, yalnız biz, ölüleri diriltiriz ve onların önden gönderildiklerini de eserlerini de yazarız! Zaten biz her şeyi apaçık bir kütükte ayrıntılı olarak kaydetmişizdir.
. Onlara o kent halkını örnek ver. Hani, elçiler gelmişti oraya.
. Hani, biz onlara iki kişi göndermiştik, onları yalanlamışlardı. Bunun üzerine biz, üçüncü bir kişiyle destek vermiştik. Şöyle demişlerdi: "Biz, size gönderilen elçileriz!"
. Kent halkı dedi ki: "Siz, bizim gibi birer insandan başka şey değilsiniz. Rahman hiçbir şey indirmemiştir. Siz sadece yalan söylüyorsunuz."
. Dediler: "Rabbimiz biliyor ki, biz size gönderilmiş elçileriz."
. "Bize düşen, açık bir tebliğden başka şey değildir."
. Dediler: "Sizin yüzünüzden uğursuzlukla karşılaştık/biz sizi uğursuzluk sebebi saymaktayız. Eğer bu işe son vermezseniz, sizi mutlaka taşlayacağız. Ve bizden size acıklı bir azap kesinlikle dokunacaktır."
. Dediler: "Uğursuzluk kuşunuz sizinle beraberdir. Size öğüt verildi diye mi bütün bunlar? Hayır, siz savurganlığa, aşırılığa sapmış bir topluluksunuz."
. "Bize düşen, açık bir tebliğden başka şey değildir."
. Dediler: "Sizin yüzünüzden uğursuzlukla karşılaştık/biz sizi uğursuzluk sebebi saymaktayız. Eğer bu işe son vermezseniz, sizi mutlaka taşlayacağız. Ve bizden size acıklı bir azap kesinlikle dokunacaktır."
. Dediler: "Uğursuzluk kuşunuz sizinle beraberdir. Size öğüt verildi diye mi bütün bunlar? Hayır, siz savurganlığa, aşırılığa sapmış bir topluluksunuz."
. Kentin öbür ucundan bir adam koşarak gelip şöyle dedi: "Ey topluluk, bu elçilere uyun!"
."Sizden herhangi bir ücret istemeyelere uyun. Onlardır doğruyu ve güzeli bulanlar."
. "Beni yaratana ne diye kulluk etmeyecek mişim ben? Ve sizler de O'na döndürüleceksiniz."
."O'ndan başka tanrılar mı edineyim ben? Eğer Rahman bana bir zorluk/zarar dilerse onların şefaati benden hiçbir şeyi savamaz; beni kurtaramazlar."
."Bu durumda ben elbette ki açık bir sapıklığın içine düşerim."
."Ben, sizin Rabbinize iman ettim, artık dinleyin beni!"
."Gir cennete!" denildi. Dedi: "Kavmim bir bilebilseydi?
. Ki Rabbim beni affetti; beni, ikram edilenlerden kıldı."
. Biz onun ardından kavmi üzerine gökten bir ordu indirmedik, indirecek de değildik.
. Olan, sadece korkunç titreşimli bir sesti. Ve bir anda sönüverdiler.
."Sizden herhangi bir ücret istemeyelere uyun. Onlardır doğruyu ve güzeli bulanlar."
. "Beni yaratana ne diye kulluk etmeyecek mişim ben? Ve sizler de O'na döndürüleceksiniz."
."O'ndan başka tanrılar mı edineyim ben? Eğer Rahman bana bir zorluk/zarar dilerse onların şefaati benden hiçbir şeyi savamaz; beni kurtaramazlar."
."Bu durumda ben elbette ki açık bir sapıklığın içine düşerim."
."Ben, sizin Rabbinize iman ettim, artık dinleyin beni!"
."Gir cennete!" denildi. Dedi: "Kavmim bir bilebilseydi?
. Ki Rabbim beni affetti; beni, ikram edilenlerden kıldı."
. Biz onun ardından kavmi üzerine gökten bir ordu indirmedik, indirecek de değildik.
. Olan, sadece korkunç titreşimli bir sesti. Ve bir anda sönüverdiler.
. Yazık şu kullara! Kendilerine gelen her resulle mutlaka alay ederlerdi.
. Görmediler mi, kendilerinde önce nice nesilleri helâk ettik. Onlar artık
bir daha bunlara dönmeyecekler.
. Görmediler mi, kendilerinde önce nice nesilleri helâk ettik. Onlar artık
bir daha bunlara dönmeyecekler.
. Ancak herkes toplandığında, onlar da huzurumuzda hazır bulundurulacaklar.
. Ölü toprak onlar için bir mucizedir. Onu dirilttik, ondan dâne çıkardık; bak işte
ondan yiyorlar.
. Onda hurmalardan, üzümlerden bahçeler oluşturduk, ondan pınarlar fışkırttık;
. Ki onun ürününden ve ellerinin yapıp ettiğinden yesinler. Hâlâ şükretmiyorlar mı?
ondan yiyorlar.
. Onda hurmalardan, üzümlerden bahçeler oluşturduk, ondan pınarlar fışkırttık;
. Ki onun ürününden ve ellerinin yapıp ettiğinden yesinler. Hâlâ şükretmiyorlar mı?
. Şanı yücedir o Allah'ın ki toprağın bitirdiklerinden, onların öz benliklerinden ve nice bilmediklerinden bütün çiftleri yaratmıştır.
. Gece de onlar için bir mucizedir. Gündüzü ondan soyup alırız
da onlar karanlığa gömülüverirler.
. Güneş, kendine özgü bir durak noktasına/bir durma zamanına doğru akıp gidiyor. Azîz, Alîm olanın takdiridir bu.
. Ay'a gelince, biz onun için de bir takım durak noktaları/birtakım evreler belirledik. Nihayet
o, eski hurma sapının eğrilmişi gibi geri döner.
. Güneş'in Ay'a ulaşıp çatması gerekmiyor. Gecenin de gündüzü geçmesi gerekmez.
Her biri bir yörüngede yüzmektedir.
. Gece de onlar için bir mucizedir. Gündüzü ondan soyup alırız
da onlar karanlığa gömülüverirler.
. Güneş, kendine özgü bir durak noktasına/bir durma zamanına doğru akıp gidiyor. Azîz, Alîm olanın takdiridir bu.
. Ay'a gelince, biz onun için de bir takım durak noktaları/birtakım evreler belirledik. Nihayet
o, eski hurma sapının eğrilmişi gibi geri döner.
. Güneş'in Ay'a ulaşıp çatması gerekmiyor. Gecenin de gündüzü geçmesi gerekmez.
Her biri bir yörüngede yüzmektedir.
. Onlar için gemilere benzer, binecekleri başka şeyler de yarattık.
. Eğer dilersek onları boğarız. Bu durumda ne kendileri için feryat eden olur ne de kurtarılırlar.
. Eğer dilersek onları boğarız. Bu durumda ne kendileri için feryat eden olur ne de kurtarılırlar.
. Ancak bizden bir rahmet olarak bir süreye kadar daha nimetlensinler diye kurtarılırlar.
. Onlara, "Önünüzdekinden ve arkanızdakinden sakının ki, size merhamet edilebilsin!" denildiğinde, hiç aldırmazlar.
. Onlara, "Önünüzdekinden ve arkanızdakinden sakının ki, size merhamet edilebilsin!" denildiğinde, hiç aldırmazlar.
. Çünkü Rablerinin ayetlerinden kendilerine bir ayet gelince,
ondan mutlaka yüz çevirmişlerdir.
. Onlara, "Allah'ın size lütfettiği rızıklardan dağıtın!" dendiğinden, nankörlüğe sapanlar, iman edenlere şöyle derler: "Allah'ın, dilediği takdirde yedirip
doyuracağı kişiyi biz mi doyuracağız? Siz
açık bir sapıklık içindesiniz, hepsi bu."
ondan mutlaka yüz çevirmişlerdir.
. Onlara, "Allah'ın size lütfettiği rızıklardan dağıtın!" dendiğinden, nankörlüğe sapanlar, iman edenlere şöyle derler: "Allah'ın, dilediği takdirde yedirip
doyuracağı kişiyi biz mi doyuracağız? Siz
açık bir sapıklık içindesiniz, hepsi bu."
. Bir de şöyle derler: "Eğer doğru sözlüler iseniz, bu tehdit ne zaman?"
. Sadece korkunç titreşimli bir sesi bekliyorlar. Onlar çekişip dururlarken, o ses kendilerini enseleyecektir.
. O zaman ne bir tavsiyede bulunmaya güçleri yetecek ne de ailelerine dönebilecekler.
. Sûra üfürülmüştür! Bak, işte kabirlerden, Rablerine doğru akın akın gidiyorlar.
. Şöyle diyecekler: "Vay başımıza gelene! Kim kaldırdı bizi mezarımızdan? Rahman'ın vaat ettiği işte bu! Peygamberler doğru söylemişler."
. Topu topu korkunç titreşimli bir tek ses. Ve bakmışsın, hepsi birden huzurumuzda divan durmaktadır.
. Sadece korkunç titreşimli bir sesi bekliyorlar. Onlar çekişip dururlarken, o ses kendilerini enseleyecektir.
. O zaman ne bir tavsiyede bulunmaya güçleri yetecek ne de ailelerine dönebilecekler.
. Sûra üfürülmüştür! Bak, işte kabirlerden, Rablerine doğru akın akın gidiyorlar.
. Şöyle diyecekler: "Vay başımıza gelene! Kim kaldırdı bizi mezarımızdan? Rahman'ın vaat ettiği işte bu! Peygamberler doğru söylemişler."
. Topu topu korkunç titreşimli bir tek ses. Ve bakmışsın, hepsi birden huzurumuzda divan durmaktadır.
. O gün hiçbir canlıya, hiçbir şekilde haksızlık edilmez. Sizler,
sadece yapıp ettiklerinizin karşılığı olarak cezalandırılırsınız.
. O gün cennet halkı bir uğraş içinde eğlenip ferahlamaktadır.
.Kendileri ve eşleri, gölgeliklerde, koltuklar üzerinde yaslanmışlardır.
. Orada kendileri için meyveler var. İstedikleri her şey kendilerinin olacak.
. Rahîm Rab'den bir de sözlü selam!. Ey günahkârlar! Bugün şöyle ayrılın!
. Ey âdemoğulları! Ben size, "Şeytana kulluk etmeyin, o sizin için açık bir düşmandır!" demedim mi?
. "Bana ibadet edin, dosdoğru yol budur!" demedim mi?
. Yemin olsun, şeytan, içinizden birçok nesli saptırmıştı.
Aklınızı hiç işletmiyor muydunuz? .
. Alın size, tehdit edildiğiniz cehennem!
. İnkâr edip durmanız yüzünden dalın oraya bugün!
. O gün, ağızlarını mühürleyeceğiz. Bize elleri konuşacak,
ayakları da kazanmış olduklarına tanıklık edecek.
. Dilesek, gözlerini siler, onları elbette kör ederiz. O zaman yola koyulmak isterler ama nasıl görecekler?
. Dilesek, onları oldukları yerde hayvana çeviririz. O zaman ne ileri gitmeye güçleri yeter ne de geri dönebilirler.
. Kimi uzun ömürlü kılarsak, onu
yaratılışta gerisin geri çeviririz. Hâlâ akıllarını işletmiyorl
69. Biz o peygambere şiir öğretmedik. Şiir ona yaraşmaz/layık
. Görmediler mi, ellerimizin yapıp ettiklerinden, kendileri için
nice hayvanlar yarattık da onlar, bu hayvanlara sahip oluyorlar.
. O hayvanları bunlara boyun eğdirdik.
Onlardan binekleri vardır ve onlardan bir kısmını da yiyorlar
. O hayvanlarda bunlar için birçok yararlar var, içecekler var. Hâlâ şükretmiyorlar mı?
. Kendilerine yardım edilir ümidiyle Allah'tan başka ilahlar edindiler.
. Oysaki, o ilahlar bunlara yardım edemezler. Tam aksine,
bunlar, o ilahlara hizmet eden ordular durumundadır.
. Artık onların sözü seni üzmesin! Biz onların sır olarak tuttuklarını da açıkladıklarını da biliyoruz.
. Görmedi mi insan, kendisini birspermden
yarattığımızı! Bir de bize açık bir hasım kesilmiştir o.
. Kendi yaratılışını unutmuş da bize örnek veriyor. Ve bir de şöyle diyor: "Şu çürümüş kemiklere kim hayat verecek?"
. De ki: "Onlara hayata verecek olan, onları ilk kez yaratandır. O, bütün yaratılmışları/her türlü yaratmayı çok iyi bilmektedir."
. O size, o yeşil ağaçtan bir ateş oluşturdu
da siz ondan tutuşturup duruyorsunuz.
. Gökleri ve yeri yaratan, onların benzerini yaratmaya güç yetiremez mi? Elbette güç yetirir. Her şeyi bilen Alîm, sürekli yaratan Hallâk O'dur.
. O birşeyi istediğinde, buyruğu sadece şunu söylemektir: "Ol!" Artık o, oluverir.
. Herşeyin kaynağı/egemenliği elinde olan o yaratıcının şanı çok yücedir! Sonunda O'na döndürüleceksiniz.
sadece yapıp ettiklerinizin karşılığı olarak cezalandırılırsınız.
. O gün cennet halkı bir uğraş içinde eğlenip ferahlamaktadır.
.Kendileri ve eşleri, gölgeliklerde, koltuklar üzerinde yaslanmışlardır.
. Orada kendileri için meyveler var. İstedikleri her şey kendilerinin olacak.
. Rahîm Rab'den bir de sözlü selam!. Ey günahkârlar! Bugün şöyle ayrılın!
. Ey âdemoğulları! Ben size, "Şeytana kulluk etmeyin, o sizin için açık bir düşmandır!" demedim mi?
. "Bana ibadet edin, dosdoğru yol budur!" demedim mi?
. Yemin olsun, şeytan, içinizden birçok nesli saptırmıştı.
Aklınızı hiç işletmiyor muydunuz? .
. Alın size, tehdit edildiğiniz cehennem!
. İnkâr edip durmanız yüzünden dalın oraya bugün!
. O gün, ağızlarını mühürleyeceğiz. Bize elleri konuşacak,
ayakları da kazanmış olduklarına tanıklık edecek.
. Dilesek, gözlerini siler, onları elbette kör ederiz. O zaman yola koyulmak isterler ama nasıl görecekler?
. Dilesek, onları oldukları yerde hayvana çeviririz. O zaman ne ileri gitmeye güçleri yeter ne de geri dönebilirler.
. Kimi uzun ömürlü kılarsak, onu
69. Biz o peygambere şiir öğretmedik. Şiir ona yaraşmaz/layık
olamaz da.
Ona vahyedilen, bir öğütten ve apaçık bir Kur'an'dan başka şey değildir;
. Diri olanı uyarsın ve inkârcılar üzerine söz hak olsun diye indirilmiştir.. Görmediler mi, ellerimizin yapıp ettiklerinden, kendileri için
nice hayvanlar yarattık da onlar, bu hayvanlara sahip oluyorlar.
. O hayvanları bunlara boyun eğdirdik.
. Kendilerine yardım edilir ümidiyle Allah'tan başka ilahlar edindiler.
. Oysaki, o ilahlar bunlara yardım edemezler. Tam aksine,
bunlar, o ilahlara hizmet eden ordular durumundadır.
. Artık onların sözü seni üzmesin! Biz onların sır olarak tuttuklarını da açıkladıklarını da biliyoruz.
. Görmedi mi insan, kendisini birspermden
yarattığımızı! Bir de bize açık bir hasım kesilmiştir o.
. Kendi yaratılışını unutmuş da bize örnek veriyor. Ve bir de şöyle diyor: "Şu çürümüş kemiklere kim hayat verecek?"
. De ki: "Onlara hayata verecek olan, onları ilk kez yaratandır. O, bütün yaratılmışları/her türlü yaratmayı çok iyi bilmektedir."
. O size, o yeşil ağaçtan bir ateş oluşturdu
da siz ondan tutuşturup duruyorsunuz.
. Gökleri ve yeri yaratan, onların benzerini yaratmaya güç yetiremez mi? Elbette güç yetirir. Her şeyi bilen Alîm, sürekli yaratan Hallâk O'dur.
. O birşeyi istediğinde, buyruğu sadece şunu söylemektir: "Ol!" Artık o, oluverir.
. Herşeyin kaynağı/egemenliği elinde olan o yaratıcının şanı çok yücedir! Sonunda O'na döndürüleceksiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder