KURAN'da anlatılan " HZ. MUSA.."

 HZ. MUSA
                            
 Ve ALLAH Musa'yı seçti..
 Ve ALLAH Musa'yı seçti..ALLAH  bize Kuran’da bilmemizi istediği birçok peygamberi, toplumunu, yaşantısını anlatmaktadır. MUSA Kuran’da oldukça geniş yer verilen peygamberlerdendir. MUSA ‘yı okurken öyle çok bilgi, öğüt, yaşam  ve alınacak dersler var ki..Okuyunca umarım sizlerde bunların çoğunun fazlasını  da algılayarak,  keşfedip paylaşırsınız.
  İman edecek bir toplum için, MUSA ve Firavun’un haberlerinden bir kısmı şöyledir. Gerçek şu: Firavun o yerde egemenlik kurmuş ve ora halkını gruplara ayırmıştı. Onlardan bir topluluğu horlayıp eziyordu. Bu topluluğun erkek çocuklarını doğruyor, kadınlarını hayata salıyordu. O gerçekten fesatı yayanlardı.
   Allah’ın istediği yeryüzünde ezilip horlananları nimet ve bağış sunmak, onları önderler yapmak, onları mirasçılar haline getirmektir, yeryüzünde onlara imkan ve kudret vermek. Firavun’a ve Haman’a ve onların ordularına da korkmakta oldukları şeyleri göstermek.
     MUSA’nın annesine şunu vahyettik: “Emzir onu. Onun aleyhine de bir korku hissedince de nehire bırakıver onu. Korkma, üzülme. Kuşkun olmasın ki, biz onu sana geri döndüreceğiz ve onu resullerden biri yapacağız.”
Nihayet, Firavun ailesi onu kayıp bir şey olarak bulup aldı. O, kendileri için bir düşman ve tasa olacaktı. Gerçek olan şu ki Firevun, Haman ve bunların orduları yanlış yoldaydılar. Firavunun karısı şöyle dedi: ”Benim içinde senin içinde bir göz aydınlığı bu. Öldürmeyin onu, bize yararı olabilir, yahut onu çocuk ediniriz.” Onlar işin farkında olmuyorlardı.
       MUSA’nın annesinin kalbi ise bomboş bir halde sabahladı. Eğer inanalardan olması için kalbine bir bağ vermeseydik, onu açığa vuracak bir durumdaydı. Annesi, MUSA’nın kızkardeşine, ”onu izle” dedi. O da onu kenardan gözledi. Onlar ise işin farkında olmuyorlardı.
        Biz daha önce ona, süt emziren kadınlara haram kılmıştık. Bu sırada kızkardeşi dedi ki : “Onun bakımını sizin için üstlenecek, onu eğitip öğretmeyi yüklenecek bir ev halkını size tanıtayım mı?”
       Nihayet MUSA’yı öz anasına geri çevirdik ki, o ananın gözü aydın olsun, kederlenmesin ve Allah’ın vaadinin hak olduğunu bilsin. FAKAT ÇOKLARI BUNU BİLMEZLER.
       MUSA yiğitlik çağına ulaşıp olgunlaşınca ona hikmet ve ilim verdik. Biz, güzel düşünüp güzel davrananları böyle ödüllendiririz.
  Halkının habersiz olduğu bir sırada kente girdi. Orda iki adam buldu, dövüşüyorlardı. Bu, MUSA’ın halkından, şu da düşmanlarından. Kendi halkından olan, düşmanından olana karşı MUSA’dan yardım istedi. MUSA ona bir yumruk indirip işini bitirdi.
        Dedi: ”Bu yaptığım, şeytanın amelindendir. İnsanı saptıran açık bir düşmandır o. RABBİM, ÖZ  BENLİĞİME ZULMETTİM BENİ AFFET” diye yakardı da Allah onu affetti. Dedi: ”Rabbim, bana lütfettiğin nimete yemin ederim ki, bir daha suçlulara arka çıkmayacağım.”
    Kentte, korku içinde sabahladı, göz-kulak kesiliyordu. Bir de baktı ki, dün ondan yardım isteyen adam yine onu yardıma çağırıyor. MUSA ona dedi ki: ”Anlaşıldı sen, tam azmış bir adamsın.” MUSA, ikisininde düşmanı olan adamı yakalamak isteyince o şöyle dedi: ”Dün bir adam öldürdüğün gibi, bugünde beni mi öldürmek istiyorsun. Sen yeryüzünde zorba olmaktan başka bir şey istemiyorsun. Barışseverlerden de olmak gibi bir niyetin yok.”
      Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi. Dedi: ”Ey MUSA, kentin ileri gelenleri seni öldürmeyi planlıyor. Çık buradan. Ben sana öğüt verenlerdenim.”
       Bunun üzerine MUSA, oradan korka korka çıktı. Her yanı gözlüyordu. Şöyle yakardı: ”RABBİM; BENİ ŞU ZALİMLER TOPLULUĞUNDAN KURTAR.”
       Medyen tarafındaki Medyen suyuna ulaştığında, su başında halktan bir grup gördü. Hayvanlarını suluyorlardı. Biraz ötelerinde çekingen bir halde duran iki kadın fark etti. ”Derdiniz nedir?” dedi. “Şu çobanlar çekilip gidinceye kadar biz
 hayvanlarımızı sulamayız. Üstelik babamızda ileri yaşta bir ihtiyardır” dediler. Bunun üzerin MUSA, onların sulama işlerini yaptı. Sonra gölgeye çekilip şöyle dedi: ”Rabbim, bana indireceğin her nimeti bekleyen bir çaresizim.”
       Tam bu sırada kadınlardan biri şöyle dedi: ”Babam , bizim için yaptığın sulamaya karşılık sana birşeyler vermek üzere seni çağırıyor.” Musa ihtiyara herşeyi anlattı o da : ”Korkma, artık zalimler toluluğundan kurtuldun” dedi. Kızları MUSA’yı ücretli olarak çalıştırmasını istediler. İhtiyar dedi ki: “Bana sekiz yıl çalışman şartıyla şu iki kızımdan birini sana nikahlamak istiyorum. Eğer on yılı tamamlarsan o da senden.” MUSA: ”Bu seninle benim aramda. İki süreden hangisini tamamlarsam bana kızıp darılmak yok. ALLAH, bizim şu konuştuğumuza VEKİL’dir”  dedi.
      MUSA süreyi bitirip ailesi ile yola çıkınca, TUR tarafında bir ateş  fark etti. Ailesin dedi  ki : “Bekleyin, bir ateş fark ettim. Belki ondan size bir haber getiririm, belki de bir ateş koru getiririm de ısınırsınız.”
    ORAYA VARDIĞINDA O BEREKETLİ TOPRAK PARÇASINDAKİ VADİNİN SAĞ TARAFINDAN, BİR AĞAÇTAN   ŞÖYLE   SESLENİLDİ  :
 MUSA ateşi farkettiği, o bereketli toprak parçasındaki vadinin sağ tarafından, bir ağaçtan şöyle seslenildi:  “MUSA! ALEMLERİN RABBİ ALLAH BENİM, BEN! HADİ PABUÇLARINI ÇIKAR, SEN KUTSAL VADİDE ;TUVA’DASIN. VE BEN SENİ SEÇTİM; O HALDE VAHYEDİLECEK OLANI DİNLE.. NEDİR SAĞ ELİNDEKİ EY  MUSA ! “ 
    MUSA cevap verdi: ”O, benim asamdır. Ona dayanırım, onunla koyunlarıma ağaçtan yaprak indiririm. Onda işime yarayan başka özelliklerde var..”ALLAH dedi: ” ASANI YERE AT, EY MUSA.” Asanın çevik bir yılan olduğunu  titreyip kıvrıldığını görünce gerisin geri döndü; arkaya bile bakmadı. “GERİ DÖN EY MUSA, KORKMA! GÜVEN İÇİNDE OLANLARDANSIN, AL ONU, BİZ ONU İLK GÖRÜNÜMÜNE DÖNDÜRECEĞİZ.”  dedi ALLAH.
    “Elini koynuna sok, lekesiz bembeyaz çıkıversin. Korkudan açılan kollarını kendine çek. İşte bunlar, Fravun ve kodamanlarına karşı Rabbin’den sana güçlü iki kanıt. Firavun ve yandaşları yoldan çıkmış bir güruhtur”  dedi  ALLAH..
    MUSA: ”Rabbim, ben onlardan birini katlettim, bu yüzden beni öldürürler diye korkuyorum. Kardeşim Harun var ya, o benden lisanca daha etkili ve daha güzel konuşur. Onu da benimle yardımcı olarak gönder ki beni tastiklesin; beni yalanlamalarından korkuyorum.”
      ALLAH buyurdu: “Pazunu kardeşinle kuvvetlendireceğiz; size öyle bir güç vereceğiz ki size ulaşamayacaklar. Ayetlerimize yemin olsun ki, siz ve size uyanlar, galip gelenler olacaksınız.”
       MUSA kardeşi Harun ile  Firavun’un  ve kodamanların önüne çıkmadan önce şöyle dua etti: ”Rabbim, göğsümü açıp genişlet; İşimi bana kolaylaştır. Dilimden düğümü çöz, ki sözümü iyi anlasınlar.”
     MUSA şöyle sesleniyordu: “EY ALLAH’IN KULLARI, BANA GELİN! ÇÜNKÜ BEN SİZİN İÇİN GÜVENİLİR BİR RESULÜM. ALLAH’A ULULUK TASLAMAYIN. BEN SİZE APAÇIK BİR KANIT GETİRMEKTEYİM.”
  Firavun dedi: “Peki alemlerin Rabbi kim?”
  MUSA: “Göklerin, yerin ve bunlar arasındakinin Rabbidir. O,doğunun, batının ve bunlar arasındakilerinin de Rabbi’dir. O, hem sizin hemde sizden önceki atalarınızın Rabbidir.”
     Firavun: ”Duyuyormusunuz? Şu sizin gönderilmiş bulunan resulünüz tam bir deli. Benden başka ilah edinirsen, yemin olsun seni zındanlıklar arasına atarım.”
   MUSA kendine verilen mucizeleri Firavuna göstermek için teklifte bulundu. Firavun da doğruyu söylüyorsan göster dedi. MUSA da asasını attı. Birde ne görsünler, asa korkunç bir ejderha oluvermiş. Elini çıkardı, o da anında, seyredenler önünde bembeyaz kesildi. Firavun kodamanlara: ”Bu adam gerçekten bilgin bir büyücü. Büyüsü ile sizi toprağınızdan çıkarmak istiyor. Ne buyurursunuz!” Kodamanlar: ”Onu kardeşiyle birlikte alıkoy ve kentlere toplayıcılar gönder. Ki, tüm bilgili büyücüleri huzuruna getirsinler.”
  MUSA: ”Bizimle buluşacağınız zaman , süs günü olsun. İnsanlar kuşluk vakti biraraya getirilsin.”
       Ve denilen gün ve zamanda  büyücüler ve çağrılan halk da bir araya getirildi. Dediler “Ey MUSA hünerlerini ortaya at” Musa:” Hayır, siz atın” dedi. Bir de ne görsün! Onların ipleri , sopaları, yaptıkları büyüler yüzünden, kendisine gerçekten koşuyorlarmış  hayalini verdi. MUSA birden bire içinde bir korku duydu. MUSA ‘ya Allah korkmaması 
gerketiğini söyledi. Asayı yere bıraktı, onların sanayi olarak ortaya çıkardıklarını yalayıp yuttu. Onların yaptıkları sanayi olarak üretilmiş büyücü hileleridir. Büyücüler: ”İNANDIK ALEMLERİN RABBİNE. MUSA’NIN VE HARUN’UN RABBİNE.” diyerek secdeye kapandılar ve Firavun’un tüm tehditlerine rağmen ilk inanalardan oldular.
  Firavun dedi : ”Ey seçkinler topluluğu! Ben sizin için benden başka bir tanrı tanımıyorum.
    Ey Haman! Benim için çamurun üzerine ocağı yakıp bana bir kule yap ki MUSA’nın tanrısına ulaşayım. Aslında ben onun yalancılardan olduğunu sanıyorum. Uydurulmuş bir büyüden başkası değil bu. İlk atalarımızın arasında bunu hiç duymadık.”
   MUSA dedi ki: ”Katından kimin hidayet getirdiğini ve bu yurdun , sonunda kimin olacağını Rabbim daha iyi bilir. Şu bir gerçek ki zalimler iflah etmezler.” Ve MUSA İsrailoğullarının kendisi ile gönderilmesini  istedi.
    Firavun  İsrailoğullarına  kötülüklerine ve eziyetlerine devam etti.Allah Firavun hanedanını ürün eksikliği ile senelerce sıktı, düşünüp öğüt alsınlar diye. Bir iyilik gelse” bu bizimdir”derlerdi. Kendilerine bir kötülük dokunduğunda ise Musa ve beraberlerindekilere yorarlardı.
     Şunu da söylediler: ”Bizi büyülemek için bize istediğin kadar ayet getir, sana inanmayacağız.”
     Bizde onlar üzerine açık açık mucizeler olarak tufan, çekirge, haşerat, kurbağalar ve kan gönderdik; yine de kibre saptılar ve günahkar bir topluluk oluverdiler. Pislik üzerlerine çökünce şöyle dediler: ”Ey MUSA! Sana verdiği söze dayanarak rabbine bizim için dua et. Şu pisliği üzerimizden kaldırırsa, sana kesinlikle inanacağız ve İsrailoğullarını seninle birlikte mutlaka göndereceğiz.”Dolduracakları bir süreye kadar kendilerinden azabı kaldırdığımızda , hemen yeminlerini  bozdular.
     O ve orduları yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar ki, bize döndürülmeyecekler.
    MUSA  : “BUNLAR GÜNAH İŞLEYEN BİR TOPLULUKTUR.”diye yakardı.
      Bunun üzerine ALLAH buyurdu: “ O halde kullarımı geceleyin yola çıkar,çünkü takip edileceksiniz.”
   Firavun, toplumu içinde haykırıp şöyle dedi: ”Ey toplumum!  Mısır’ın mülk ve yönetimi benim değil mi? İşte şu nehirler benim altımdan akıyor, görmüyor musunuz? Yoksa ben şu zavallı , şu meramını anlatamayacak adamdan hayırlı değimliyim?
  Ona altın bilezikler atılmalı, yanında-hizmetinde melekler bulunmalı değimliydi? ”  İşte toplumunu böyle küçümsedi, onlarda ona itaat ettiler. Çünkü onlar yoldan sapmış bir toplum idiler.Firavun ve toplumu  inkarlarından ve inançsızlıklarından dolayı ALLAH’ın azabına maruz kaldı.Firavun MUSA’ya inanları ve onların erkek çocuklarını öldürülüp, kadınlarını sağ bırakarak katliam yapmaya, eziyet etmeye başladı. 
 MUSA bu eziyet karşısında  şöyle yakardı: ”BUNLAR GÜNAH İŞLEYEN BİR TOPLULUKTUR.”
  ALLAH buyurdu: ”O HALDE KULLARIMI GECELEYİN YOLA ÇIKAR, ÇÜNKÜ TAKİP EDİLECEKSİNİZ.” Firavun ve adamları, gün doğarken onları izlemeye başladılar. İki topluluk birbirini görecek hale gelince, MUSA’nın adamları seslendi : “İŞTE ŞİMDİ YAKALANDIK”.   MUSA :  ”HAYIR,  ASLA RABBİM BENİMLEDİR,  BANA KILAVUZLUK EDECEKTİR.”
Bunun üzerine ALLAH :  “ ASANLA  DENİZE  VUR” dedi MUSA’ya. Deniz hemen yarıldı, her dalga kümesi  kocaman bir dağ gibi oldu. Firavun ve adamları da azgınlık ve düşmanlıkla onları izleyerek  oraya 
yaklaştı. MUSA ve beraberlerindekiler denizi geçip kurtuldular.Firavun ve ordusu onların geçtiği yerden geçmeye çalıştılar fakat deniz eski haline gelmeye başladı.
     Firavun boğularak öleceğini anlayınca 
  şöyle dedi: ”İman ettim.  İsrailoğullarının
inanmış olduğu dışında ilah yok. Ben de O’na teslim olanlardanım”. Onlar inanmış kimseler değildi, zulme sapanlardı.NE GÖK AĞLADI ONLAR İÇİN NE YER;YÜZLERİNE BAKILMADI BİLE!  Allah: “Onları, sonra gelecekler için bir örnek yaptım” dedi.
   İsrailoğulları denizi geçti. Özel putlara tapan bir topluluğa rasladılar. Bunun üzerine:  ”Ey MUSA, bunların ilahları olduğu gibi sen de bize bir ilah belirle”  dediler.  MUSA: ”Siz cahilliği sürdürmekte olan bir toplumsunuz. Şu gördüklerinizin içinden de bulundukları din çökmüştür. Yapmakta oldukları da boşa çıkacaktır. Size ALLAH’tan başka bir ilah mı arayayım. O sizi alemlere üstün kılmıştır.”
 ALLAH Musa ile otuz gece için vaatleşti. VE bunun üzerine on ekleyerek tamamlandı. Rabbinin belirlediği süre kırk  geceye ulaştı. Musa Allah ile buluşmaya gitmeden önce kardeşi Harun ‘a “Toplumum içinde benim yerime sen geç, barışçıl ol, bozguncuların yolunu izleme”  dedi.
    MUSA ALLAH ile buluşma yerine geldi. RABBİ’de kendisi ile konuşunca MUSA şöyle yakardı:”Rabbim, göster bana kendini, 
göreyim seni.”  ALLAH: ”Asla göremezsin beni. Ama şu dağa bak. O yerinde durabilirse, sen de beni göreceksin” dedi. Rabbi dağa tecelli edince onu parça parça etti. Ve MUSA baygın bir vaziyette yere yığıldı. Kendine gelince şöyle yakardı: ”Tespih ederim o yüce varlığını, tövbe edip sana yöneldim. İman edenlerin ilkiyim ben”.
  ALLAH buyurdu: ”Ey MUSA! Ben gönderdiğim vahilerle, konuşmamla seni seçip yücelttim. Sana verdiğimi al ve şükredenlerden  ol.” ALLAH öğüt olarak her şeyi detaylı olarak levhalara yazdı. ALLAH: ”Kuvvetle tut bunları ve emret toplumuna da onları en güzel şekliyle tutsunlar. Fasıklar (günahkar,yoldan çıkmış) yurdunu göstereceğim size” dedi.MUSA’nın kavmi, onun ALLAH’la konuşmaya gidişinden
sonra,Samiri isimli adamın  yol göstermesi ile süs eşyalarından oluşmuş, böğürebilen bir buzağı heykelini ilah edinmişlerdi.Kendileri ile konuşamayan, yol gösteremeyen buzağıyı ilah edinerek zalimler haline geldiler.
   MUSA, kızgın ve üzgün bir halde kavmine döndüğünde şöyle dedi:  ”Benden sonra arkamdan ne kötü şeyler yaptınız! Rabbinizin 
emrini bekleyemediniz mi?” Levhaları yere attı ve kardeşine kızıyordu nasıl buzağı edindiler diye. Kardeşi Harun: ”Ey annem oğlu! Bu topluluk beni horlayıp hırpaladı.
 Nerdeyse canımı alıyorlardı. Bir de sen düşmanları güldürme. Beni şu zalim toplulukla bir tutma” dedi. Musa şöyle yakardı: ”Rabbim! Beni ve kardeşimi bağışla, rahmetine sok bizi. Sen, rahmet edenlerin en merhametlisisin”.
      Ve buzağıyı ilah edinenlerden bir kısmı şöyle dediler: ”Ey MUSA! Biz, ALAH’ı apaçık görmedikçe sana asla inanmayacağız.”  Bunun üzerine yıldırımla çarpıldılar.Çünkü onlar inançsız günahkarlardı.
Günahlar işlendikten sonra tövbe ve imana sarılanları ALLAH affetti.
     Öfke, MUSA’ yı rahat bırakınca, levhaları aldı. Onlardaki yazıda , yalnız Rableri karşısında ürperenler için bir rahmet ve bir kılavuz vardı.
Toplumu MUSA’dan su isteyince ALLAH: ”ASANI TAŞA VUR”  diye vahyetti. Taştan oniki göze fışkırdı. Onlar oniki torun kabileye ayrıldı, her oymak su içeceği yeri belledi. ALLAH onlar üzerine bulutları gölgelik yaptı, kendilerine bıldırcın ve kudret helvası indirdi. ALLAH  dedi ki : “YİYİNİZ SİZE SUNDUĞUMUZ  RIZIKLARIN  TEMİZLERİNDEN”.
Bir süre sonra,  bir kesimi şöyle dedi:  ”Ey MUSA! biz tek bir yemeğe asla dayanamayız, bizim için Rabbine dua et de bize yerin bitirdiklerinden baklasından, acurundan, sarımısağından,
 mercimeğinden, soğanından çıkarıversin.”  MUSA: ”Siz daha aşağı bir nimete daha üstün bir nimeti mi değişmek istiyorsunuz?
İnin bir kasabaya , istediğiniz sizin olacaktır.”Ve üzerlerine zillet, eziklik ve yoksulluk damgası vuruldu, çünkü onlar inançlı değillerdi.ALLAH onlara şöyle dedi: ”Şu kentte oturun, orda istediğiniz yerden yiyin, AFFET diye yalvarın; kapıdan secde ederek girin ki, hatalarınız bağışlansın.”Dediler ki: ”Ey MUSA! Onlar orada oldukça biz oraya asla girmeyeceğiz.Hadi sen git,rabbinle birlikte savaşın. Biz şuracıkta oturacağız.”Şöyle yakardı MUSA:”Rabbim! Nefsimle kardeşimden başkasına söz geçiremiyorum. Artık bu toplulukla aramızı ayır.” ALLAH:”Orası onlara kırk yıl haram kılınmıştır. Yeryüzünde sersem sersem dolaşacaklar”  dedi.
      ALLAH Beniisrail’e kitapta şu yolda bir yargıda bulundu:”Siz yeryüzünde muhakkak iki kez bozgun vücuda getireceksiniz ve muhakkak büyük bir kibirle böbürleneceksiniz. Nihayet o ikiden birincinin vadesi geldiğinde, üzerinize, aşılmaz bir güce sahip kullarımızı gönderdik de onlar, barınakların aralarına girip araştırdılar. Ve bu, yerine getirilmiş bir vaat  idi. Sonra onlar üzerinde size tekrar egemenlik verdik, mallar ve oğullarla sizi güçlendirdik ve sizi toplum olarak çoğalttık.”
  Ne var ki zulme sapanlar ,sözü değiştirdiler, bunun üzerine ALLAH ürettikleri kötülüklerden dolayı gökten pislik indirdi.
Kıyamet koptuğunda ALLAH : “Firavun ailesini azabın en şiddetlisine sokun” dedi.Onlar ateş içinde çekişir dururlar.Horlanan takım,böbürlenen takıma şöyle der: “Biz sizi takip etmiştik.Şimdi şu ateşin bir kısmını olsun bizden uzak tutabilir misiniz?”  Böbürlenen takım şöyle konuştu: “Gerçek şu ki hepimiz ateşin içindeyiz. Allah, kullar arasında hüküm vermiş.” Ateştekiler cehennem bekçilerine şöyle der:”Rabbinize yakarın da azabı bizden bir gün olsun hafifletsin.”  Bekçiler der ki: “Resulleriniz size açık-seçik mesajlar getirmezler miydi.” Onlar da:”Elbette getirirlerdi.”
  BEKÇİLER: " O HALDE YALVARIN DURUN; İNKARCILARIN  YAKARIŞLARI  ÇIKMAZDA  KALIP  GİTMİŞTİR " diye cevap veririler..
     ALLAH bize Kuran’da anlattığı kıssaları (hikayeleri) boşuna anlatmamıştır. Bize Kuran’da bildirdiği tüm peygamberlerin anlatısında,  her biri o peygamberin yaşadığı dönemden ve toplumundan insanların yaptıklarından, ayrı ayrı örneklendirerek bizlerden ders almamızı, o hatalara düşmememizi, doğru yolun ne olduğunu, sürekli uyararak, inançlarımızı sorgulamamızı ister.
MUSA doğduğunda annesi eziyet gören ve horlanan toplum kadını olduğu için oğlu MUSA’yı kurtarmak amacıyla akan bir suya bırakır. Firavunla sıra dışı evliliği olan karısı (merak eden araştırabilir) Allah’a inanan ve bunu saklayan  inançlı bir kadındır. Firavun ezilen toplumun erkek çocuklarını öldürmesinden  dolayı  MUSA’yı   koruması  altına almıştır, eğitimini üstlenmiştir.
ALLAH  bize MUSA’yı seçtiğini bebeklikten itibaren izlediğini, yetişkin olduğunda da  onun ne kadar iyi bilgi donanımlı olduğundan ve zekasından  bahseder. MUSA halkını Firavun’un eziyetinden ALLAH’ın da izniyle asası ile  denizi  yararak kurtarmıştır.
    Toplumu tüm yaşadıkları mucizelere rağmen neredeyse;  bizi kurtarmasaydın, biz orada daha rahattık, ilahımız da vardı diyerekten , her seferinde nefslerine yenilip, inançsızlık batağına düşmüşlerdir.
Diğer önemli bilgi ise MUSA kıssasında; ALLAH Musa ile ilk buluşma yerinde seslendiğinde, anlıyoruz ki ALLAH  ile yüz yüze konuşmanın mümkün olamayacağını, çünkü ALLAH her yerde,  her şeyde olduğunu ,bize şah damarından da yakın olduğunu, konuşurken bizimle, bir perde gerisinden  konuştuğunu işaret etmiştir.
   ALLAH melekler ile de mesajlarının, peygamberler aracılığı ile insanlara iletilmesini istemiştir. Biliyorsunuz ki anlatılan kıssalardanİbrahim ve Lut Peygamberler ve daha sonra anlatacağım diğer peygamberlerin birçoğuna  insan görünümlü Melekler göndermiş ve insanlarla muhattap  olmuşlardır.
MUSA’da bir arayış içerisine girmiştir.
    Yanına da genç bir yoldaş almış, ve şöyle demiştir: “İki denizin birleştiği yere kadar hiç durmadan yürüyeceğim ya da seneler harcayacağım. ” İkisi denizin birleştiği yere geldiler ve orada genç yoldaşı  yiyecekleri balıkları unuttu. Orayı geçtiklerinde genç adam dan yemek için balığı isteyince, balığı iki denizin birleştiği yerde özellikle kendisine unutturulduğunu söyledi. Musa : “Arayıp durduğumuz  işte o idi” dedi ve geri döndü.
Musa orada ALLAh’tan bir rahmet verilmiş ,ilim öğretilmiş insan görünümlü melekle karşılaştı. MUSA Meleğe eşlik etmek için teklifte bulundu. Melek: ”Doğrusu sen benimle beraberliğe dayanamazsın. Zihninde kavrayamayacağın bir şeye nasıl dayanırsın?” dedi.
    MUSA dedi ki: ” İnşallah beni sabırlı bulacaksın; hiçbir işte sana karşı gelmeyeceğim.”   MELEK: ”Bak, eğer bana uyarsan, ben sana ben konuyu açıncaya kadar hiçbir şey hakkında soru sormayacaksın”  dedi.
 İkisi birlikte yola koyuldular. Bir süre sonra gemiye bindiklerinde, Melek gemiyi  deldi. Musa hemen: ” İçindekiler boğmak için mi deldin onu? Vallahi korkunç bir şey yaptın!”  dedi. Melek: ”Ben demedim mi , sen benimle beraberliğe  asla dayanamazsın!”  dedi.
    MUSA söyleneni unuttuğu için azarlamamasını söyledi ve 
yola koyuldular. Bir süre sonra bir oğlana rast geldiler ve Melek onu öldürdü. MUSA: “Tertemiz bir insanı, bir cana karşılık olmaksızın öldürdün! Vallahi çok kötü bir iş yaptın!”  Melek yine: “Ben sana söylemedim mi, sen benimle beraberliğe asla dayanamazsın.” dedi.  MUSA bundan sonra soru sormayacağını söyleyince yola devam ettiler. Sonra bir kentte geldiler.
    Kent halkından yemek istediler ama halk konuk etmekten çekindiler. Orada  yıkılmayı bekleyen bir duvara rastladılar ve duvarı onardılar. MUSA bu onarım karşılığında ücret alabilirdin dedi. Melek dedi ki: ”İşte bu, seninle benim aramın ayrılmasıdır. Şimdi sana tahammül edemediklerinin iç yüzünü açıklayayım. O gemi, denizde işçilik yapan bir grup yoksulundu. Ben onu kusurlu hale getirmek istedim. Çünkü biraz ötelerinde bir kral vardı; tüm gemilere zorla el koyuyordu.”
Melek anlatmaya devam etti: ”Oğlan çocuğa gelince; Onun ana- babası inanmış kişilerdi. Çocuğun onları azgınlık ve inkara sürüklemesinden korktuk. Diledik ki, Rableri onlara o çocuktan temizlikçe daha üstün, merhametçe daha gelişmişini versin.”
Ve devam eder: ”Duvar, o kentte yaşayan iki yetim oğlanındı. Altında, oğlanlara ait bir define vardı. Oğlanların babası da hayır ve barış seven bir kimse olarak yaşamıştı. Rabbim istedi ki, o çocuklar erginliklerine ulaşsınlar da rabbinden bir rahmet olarak definelerini çıkarsınlar. Ben bunları buyruğumun sonucu olarak yapmadım. İşte senin sabretmeye güç yetiremediğin şeylerin içyüzü budur..”
KURAN incelenmeye devam ettikçe, ALLAH’ın bizlere ilettiği mesajları , öğütleri açık ve net anlamaya devam edeceğiz.


     NOT:  Biliyoruz ki uydurulan her tür din insan yaşantısına  ve toplumuna zarardır. Doğruyu bulmamız için lütfen başlangıçta iniş sırasına göre Arapça bilmiyorsanız TÜRKÇE KURAN mealini okuyalım..Okuduktan sonra da okunması için teklifte bulunalım…TEŞEKKÜR EDERİM…

Hiç yorum yok: