63...ZUHRUF SURESI
. Onlara bir peygamber geldiğinde mutlaka onunla alay ediyorlardı.
. Biz, gücü-kuvveti onlardan daha üstün olanları da helâk etmişizdir. Öncekilerin örneği geçti.
. Yoksa onlara bundan önce bir kitap verdik de ona mı yapışmaktadırlar?
. Hayır, sadece şunu söylemişlerdir: "Biz atalarımızı bir ümmet/bir din üzerinde bulduk; onların eserlerini izleyerek biz de doğruya ve güzele varacağız."
göndermişsek oranın servetle şımarmış kodamanları mutlaka şöyle demişlerdir: "Biz atalarımızı bir ümmet/bir din üzerinde bulduk; onların eserlerine uyarak yol alacağız."
. O, sözünü, kendinden sonra yaşayacak bir mesaj yaptı ki, insanlar hakka dönebilsinler.
. Evlerine kapılar, üzerlerinde yan yatacakları koltuklar yapardık;
senin toplumun buna karşı hemen bağırıp çağırmaya başladı.
. Dediler ki: "Bizim tanrılarımız mı hayırlı, o mu?" Bunu sana sadece çekişme olsun diye örnek verdiler. Çekişmeyi seven bir toplumdur onlar. .
. Göklerde ilah olan da O, yerde ilah olan da O. O'dur Hakîm, O'dur Alîm.
. Göklerin, yerin ve bunlar arasındakilerin mülkü/yönetimi
kendine ait olan o Allah'ın şanı yücedir. Kıyamet saatine ilişkin bilgi O'nun katındadır. Siz de O'na döndürüleceksiniz.
. O'nun berisinden yakardıkları, şefaate sahip olamaz!
Hakka tanık olanlar müstesna. Onlar, ilimden nasiplenmekteler.
. Kendilerini kim yarattı diye onlara sorsan, yemin olsun, "Allah!" diyeceklerdir. Peki, nasıl döndürülüyorlar!"
. O ayan-beyan konuşan Kitap'a yemin olsun ki,
. Ve o, bizim katımızdaki ana Kitap'ta çok yüce, çok hikmetlidir.
. Siz, haddi aşanlardan/zulme sapanlardan oluşan bir toplumsunuz diye, o zikri/Kur'an'ı sizden uzak mı tutalım?
. Biz, öncekiler için de nice peygamberler gönderdik.
. Biz, öncekiler için de nice peygamberler gönderdik.
. Onlara bir peygamber geldiğinde mutlaka onunla alay ediyorlardı.
. Biz, gücü-kuvveti onlardan daha üstün olanları da helâk etmişizdir. Öncekilerin örneği geçti.
. Yemin olsun, eğer onlara, "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan, kesinlikle şöyle
diyeceklerdir: "Onları, Azîz ve Alîm olan yarattı!"
. O, yerküreyi size bir beşik yaptı. Ve onda sizler için
yollar oluşturdu ki, varacağınız yere varabilesiniz.
. Ki onların sırtlarına kurulasınız, sonra oraya kurulduğunuzda, Rabbinizin nimetini hatırlaya da şöyle diyesiniz: "Adı ve kudreti yücedir bunu bizim emrimize verenin! Yoksa biz bunu kendimize yanaştıramazdık."
. Kullarından O'na bir pay çıkardılar/bir parça isnat ettiler. Hiç kuşkusuz, insan apaçık bir nankördür.
. Yoksa Allah, yarattıklarından kızları kendine ayırdı da oğullarla seçkinleşmeyi size mi bıraktı?
. Onlardan biri, Rahman'a benzer gösterdiği/Rahman'a
. Onlardan biri, Rahman'a benzer gösterdiği/Rahman'a
isnat ettiği kız evlatla müjdelendiğinde, yüzü simsiyah kesilir de öfkeden yutkunur durur.
. Süs içinde yetiştirilen, fakat çekişme ve savaşta yetersiz kalanı, öyle mi?
. Rahman'ın kulları olan melekleri, dişiler saydılar. Onların yaratılışına tanık mıydılar? Tanıklıklar yazılacak ve sorguya çekilecekler.
. Rahman'ın kulları olan melekleri, dişiler saydılar. Onların yaratılışına tanık mıydılar? Tanıklıklar yazılacak ve sorguya çekilecekler.
. Bir de dediler ki: "Rahman dileseydi, onlara tapınmazdık." Bu konuda hiçbir bilgileri yoktur. Sadece saçmalıyorlar.
. İşte böyle! Senden önce de hangi kente bir uyarıcı
göndermişsek oranın servetle şımarmış kodamanları mutlaka şöyle demişlerdir: "Biz atalarımızı bir ümmet/bir din üzerinde bulduk; onların eserlerine uyarak yol alacağız."
. Uyarıcı dedi: "Peki, ben size, atalarınızı üzerinde
bulduğunuz şeyden daha iyi yol göstereni getirmiş olsam da mı?" Dediler: "Doğrusu, biz seninle gönderilen şeyi tanımıyoruz."
bulduğunuz şeyden daha iyi yol göstereni getirmiş olsam da mı?" Dediler: "Doğrusu, biz seninle gönderilen şeyi tanımıyoruz."
. Bunun üzerine onlardan öc aldık. Bir bak, nice olmuştur o yalanlayanların sonu!
. Bir zaman İbrahim, babasına ve toplumuna şöyle
. "Yalnız beni yaratana kulluk ederim. Bana, O kılavuzluk edecektir."
. Ben, şunlar ve atalarını, kendilerine hak ve açık kanıtlı resul gelinceye kadar nimetlendirdim.
. Ne var ki, hak kendilerine geldiğinde şöyle dediler: "Bu bir büyü, biz bunu inkâr ediyoruz!"
. Ne var ki, hak kendilerine geldiğinde şöyle dediler: "Bu bir büyü, biz bunu inkâr ediyoruz!"
. Ve dediler: "Şu Kur'an, iki kent içinden büyük bir adama indirilmeli değil miydi?"
. Rabbinin rahmetini onlar mı bölüştürüyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık. Ve onların kimini kimine derecelerle üstün kıldık ki, bazısı bazısını tutup çalıştırsın. Rabbinin rahmeti, onların derleyip topladıklarından daha hayırlıdır.
. İnsanlar bir tek ümmet haline gelmeyecek olsalardı, o
Rahman'a nankörlük edenlerin evlerine gümüşten
tavanlar çatar, sırtlarına binip yükselecekleri merdivenler/asansörler yapardık.
tavanlar çatar, sırtlarına binip yükselecekleri merdivenler/asansörler yapardık.
. Her yanda süsler oluştururduk. İşte bütün bunlar, şu iğreti dünya hayatının nimetidir. Rabbinin katındaki
âhiret ise takva sahipleri içindir.
. Kim Rahman'ın Zikri'ni görmezlikten gelip ondan uzaklaşırsa biz ona bir şeytanı musallat ederiz de o ona can yoldaşı olur.
. Bu şeytanlar onları yoldan
saptırırlar. Onlarsa kendilerinin hâlâ hidayet üzere olduklarını sanırlar.
saptırırlar. Onlarsa kendilerinin hâlâ hidayet üzere olduklarını sanırlar.
. Sonunda bize geldiğinde, şeytan yoldaşına şöyle der: "Keşke aramızda iki doğu arası kadar uzaklık olsaydı. Ne kötü yoldaşmışsın sen!"
. Ya biz, seni alıp götürdükten sonra onlardan öc alırız;
. Yahut da onlara yönelttiğimiz tehdidi sana gösteririz. Biz onlarla başa çıkacak güçteyiz.
. Yahut da onlara yönelttiğimiz tehdidi sana gösteririz. Biz onlarla başa çıkacak güçteyiz.
. Onlara gösterir olduğumuz her ayet-alâmet, kızkardeşi ayet-alâmetten mutlaka daha büyüktür. Belki dönerler diye onları azapla da yakalamışızdır.
. Dediler ki: "Ey büyücü! Sana verdiği söz aşkına, Rabbine bizim için bir yakarıver; biz artık doğru yola gireceğiz."
. Dediler ki: "Ey büyücü! Sana verdiği söz aşkına, Rabbine bizim için bir yakarıver; biz artık doğru yola gireceğiz."
. Fakat kendilerinden azabı kaldırdığımızda hemen yan çizmeye başladılar.
. Firavun, toplumu içinde haykırıp şöyle dedi: "Ey toplumum! Mısır'ın mülk ve yönetimi benim değil mi? İşte şu nehirler benim altımdan akıyor. Görmüyor musunuz?"
. "Yoksa ben şu zavallı, şu meramını anlatamayacak adamdan hayırlı değil miyim?"
. Firavun, toplumu içinde haykırıp şöyle dedi: "Ey toplumum! Mısır'ın mülk ve yönetimi benim değil mi? İşte şu nehirler benim altımdan akıyor. Görmüyor musunuz?"
. "Yoksa ben şu zavallı, şu meramını anlatamayacak adamdan hayırlı değil miyim?"
. İşte toplumunu böyle küçümsedi, onlar da ona itaat ettiler. Çünkü onlar yoldan sapmış bir toplum idiler.
. Dediler ki: "Bizim tanrılarımız mı hayırlı, o mu?" Bunu sana sadece çekişme olsun diye örnek verdiler. Çekişmeyi seven bir toplumdur onlar. .
. Meryem'in oğlu, kendisine nimet
verdiğimiz ve İsrailoğullarına örnek yaptığımız bir kuldu.
verdiğimiz ve İsrailoğullarına örnek yaptığımız bir kuldu.
. Hiç kuşkusuz o, kıyamet saati için bir bilgidir. O halde sakın o saat
hakkında şüpheye düşmeyin; bana uyun. Dosdoğru yol budur.
hakkında şüpheye düşmeyin; bana uyun. Dosdoğru yol budur.
. Hiç farkında olmadıkları bir sırada
o saatin birdenbire kendilerine gelmesinden başka neyi bekliyorlar?
. Dostlar o gün birbirine düşman kesilirler. Ancak takvaya sarılanlar böyle değildir.
. Ey kullarım! Bugün size korku yok; sizler tasalanmayacaksınız da!
69. Onlar, ayetlerimize iman edip müslüman olmuşlardı.
69. Onlar, ayetlerimize iman edip müslüman olmuşlardı.
. Cennete girin! Siz ve eşleriniz ikramlarla ağırlanacaksınız.
. Çevrelerinde altın tepsiler, kadehler dolaştırılır. Orada, nefislerin arzu duyacağı, gözlerin zevkleneceği her şey vardır. Ve siz orada sürekli kalacaksınız.
. Çevrelerinde altın tepsiler, kadehler dolaştırılır. Orada, nefislerin arzu duyacağı, gözlerin zevkleneceği her şey vardır. Ve siz orada sürekli kalacaksınız.
. İşte size, yapıp ettiklerinize karşılık mirasçı kılındığınız cennet!
. Orada sizin için pek çok meyve var. Onlardan yiyeceksiniz.
. Azapları hafifletilmeyecektir; onun içinde ümitsiz kalacaklardır.
. Biz onlara zulmetmedik; onlar zalimlerin ta kendileriydi.
. Şöyle seslenecekler: "Ey Mâlik! Rabbin işimizi bitirversin." O şöyle diyecek: "Hep böyle kalacaksınız!"
. Biz onlara zulmetmedik; onlar zalimlerin ta kendileriydi.
. Şöyle seslenecekler: "Ey Mâlik! Rabbin işimizi bitirversin." O şöyle diyecek: "Hep böyle kalacaksınız!"
. Yoksa onların sırlarını, fısıltılarını duymadığımızı mı sanıyorlar? Hayır, öyle değil; elçilerimiz yanlarında yazıp duruyorlar.
. De ki: "Eğer Rahman'ın bir çocuğu olsaydı, ona kulluk edenlerin ilki ben olurdum."
. De ki: "Eğer Rahman'ın bir çocuğu olsaydı, ona kulluk edenlerin ilki ben olurdum."
. Göklerin ve yerin Rabbi, arşın Rabbi onların nitelendirmelerinden arınmıştır, yücedir.
. Bırak onları, kendilerine vaat edilen günlerine kavuşuncaya değin dalıp gitsinler; oynayıp oyalansınlar!
. Göklerde ilah olan da O, yerde ilah olan da O. O'dur Hakîm, O'dur Alîm.
. Göklerin, yerin ve bunlar arasındakilerin mülkü/yönetimi
kendine ait olan o Allah'ın şanı yücedir. Kıyamet saatine ilişkin bilgi O'nun katındadır. Siz de O'na döndürüleceksiniz.
Hakka tanık olanlar müstesna. Onlar, ilimden nasiplenmekteler.
. Kendilerini kim yarattı diye onlara sorsan, yemin olsun, "Allah!" diyeceklerdir. Peki, nasıl döndürülüyorlar!"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder