75.. SECDE Suresi
75 - Secde Suresi
. Yoksa "Onu
uydurdu" mu diyorlar?! Hayır, haktır o; senin Rabbindendir;
senden önce kendilerine hiçbir uyarıcı gelmemiş bir toplumu uyarman içindir. Umulur ki, doğruya ve güzele kılavuzlanırlar.
senden önce kendilerine hiçbir uyarıcı gelmemiş bir toplumu uyarman içindir. Umulur ki, doğruya ve güzele kılavuzlanırlar.
arasındakileri altı günde yaratmış, sonra arş üzerinde egemenlik kurmuştur. O'nun dışındakilerden size ne bir dost vardır ne de bir şefaatçı. Hâlâ düşünüp ibret almayacak mısınız?
. İş ve oluşu gökten
yere doğru çekip çevirir; sonra o O'na yükselip çıkar: Bir günde ki, süresi,
sizin saymakta olduğunuz günlerden bin yıla denktir.
. İşte budur Allah! Gaybı da görüneni de bilen O'dur. Azîz'dir o,
. İşte budur Allah! Gaybı da görüneni de bilen O'dur. Azîz'dir o,
. Sonra ona bir biçim
verdi ve onun içine kendi ruhundan üfledi. Sizin için, işitme gücü, gözler ve
gönüller vücuda getirdi. Ne kadar da az şükredersiniz!
yeni bir yaratılış içinde olacağız!" Gerçek şu ki, onlar her şeyden önce, Rablerinin huzuruna varmayı inkâr ediyorlar.
. Söyle onlara:
"Size vekil edilen
ölüm meleği canınızı alır, sonra doğrudan doğruya Rabbinize döndürülürsünüz."
ölüm meleği canınızı alır, sonra doğrudan doğruya Rabbinize döndürülürsünüz."
. Günahkârları,
Rablerinin
huzurunda başlarını eğmiş olarak
şöyle derken bir görsen:
"Rabbimiz;
gördük, duyduk, geri gönder bizi ki, barışa/hayra yönelik iyi iş yapalım. Artık kesin olarak inanıyoruz."
gördük, duyduk, geri gönder bizi ki, barışa/hayra yönelik iyi iş yapalım. Artık kesin olarak inanıyoruz."
. Biz dileseydik, her
benliğe hidayetini elbette verirdik. Fakat benden şu yolda söz hak olmuştur:
"Yemin olsun, cehennemi tamamıyla cinlerden ve insanlardan
dolduracağım."
. "Bu gününüzü
unutmuş olmanın karşılığını tadın. Kuşkusuz, biz de sizi unuttuk.
Yaptıklarınıza karşılık o uzun süreli azabı tadın!"
.Bizim ayetlerimize
o kimseler inanır
ki, onlarla kendilerine öğüt
verildiğinde, secdelere kapanırlar ve hiç böbürlenmeyerek Rablerine hamt ile tespih ederler.
ki, onlarla kendilerine öğüt
verildiğinde, secdelere kapanırlar ve hiç böbürlenmeyerek Rablerine hamt ile tespih ederler.
. Yanları
yataklarından uzaklaşır;
korku ve ümitle Rablerine dua ederler. Kendilerine verdiğimiz rızıklardan da dağıtırlar.
korku ve ümitle Rablerine dua ederler. Kendilerine verdiğimiz rızıklardan da dağıtırlar.
. İman edip hayra/barışa yönelik işler yapanlara gelince, onlar için,
yaptıklarına karşılık olarak barınacakları cennet konakları vardır.
istediklerinde, oraya geri çevrilirler. Ve şöyle denir onlara: "Yalanlayıp durduğunuz ateş azabını tadıverin!"
İsrailoğullarına bir kılavuz yapmıştık.
. Sabrettikleri zaman
içlerinden,
bizim emrimizle doğru yola ileten önderler çıkarmıştık. Onlar bizim ayetlerimize gereğince inanıyorlardı.
bizim emrimizle doğru yola ileten önderler çıkarmıştık. Onlar bizim ayetlerimize gereğince inanıyorlardı.
. Kuşkusuz, Rabbin,
evet O, ihtilaf edip durdukları hususlarda onların arasını ayıracaktır.
kendilerinden önce helâk etmiş olmamız onlara yol göstermedi mi? Kuşkusuz, bunda ibretler vardır. Hâlâ işitmiyorlar mı?
toprağa suyu salıyoruz da onunla ekinler çıkarıyoruz; hem hayvanları
yiyor ondan hem kendileri. Hâlâ görmüyorlar mı?
NOT: BİZ MÜSLÜMAN BİR TOPLUMUZ…LÜTFEN İNİŞ SIRASINA GÖRE TÜRKÇE KURAN MEALİ OKUYUN….TEŞEKKÜR EDERİM…
74..Mü’minûn Suresi
. Hiç kuşku yok, kurtulmuştur müminler.
. Boş ve lüzumsuz sözden yüz çevirmişlerdir onlar.
. Eşleri yahut akitleri aracılığıyla sahip bulundukları
müstesnadır. Bu durumda kınanmış değillerdir onlar.
. Kim bundan ötesini isterse, işte onlar, sınırı aşanlardır.
. Sonra o damlacığı bir embriyo halinde yarattık, sonra o embriyoyu bir et parçası halinde yarattık, sonra o et parçasını bir kemik halinde yarattık ve nihayet o kemiğe de bir et giydirdik. Sonra onu bir başka yaratılışta yeniden
kurduk. Yaratıcıların en güzeli Allah'ın kudret ve sanatı ne yücedir!
. Yemin olsun, biz sizin üstünüzde yedi yol
yarattık! Ve biz yaratılıştan/yaratılmışlardan gafil de değiliz.
yarattık! Ve biz yaratılıştan/yaratılmışlardan gafil de değiliz.
. Gökten bir kaderle/belli ölçüde bir su indirdik de onu yeryüzünde
durdurduk. Elbette ki biz, onu
gidermeye de gücü yetenleriz!
gidermeye de gücü yetenleriz!
. Onunla size hurmalardan ve üzümlerden
bahçeler yetiştirdik,
onlarda sizin için birçok meyveler vardır; onlardan yiyorsunuz.
. Hem onlar üzerinde hem de gemiler üzerinde taşınıyorsunuz.
şöyle dedi: "Bu adam, sizin gibi bir insandan başka şey değil; size üstünlük taslamak istiyor. Eğer Allah dileseydi, melekler indirirdi. Biz ilk atalarımız arasında böyle bir şey duymadık."
. Nûh şöyle yakardı: "Rabbim, beni yalanlamaları karşısında
yardım et bana!"
. Bunun üzerine biz, Nûh'a şöyle vahyettik: "Gözlerimizin
önünde ve vahyimize uygun
olarak gemiyi yap. Emrimiz gelip tandır
kaynayınca,
ailenle birlikte her türden iki
çifti gemiye sok. İçlerinden, haklarında daha
önce hüküm verilmiş olanları dışta
bırak. Zulmetmiş olanlar hakkında bana yakarıp durma. Onlar kesinlikle boğulacaklardır."
olarak gemiyi yap. Emrimiz gelip tandır
bırak. Zulmetmiş olanlar hakkında bana yakarıp durma. Onlar kesinlikle boğulacaklardır."
. Sen, yanındakilerle birlikte geminin
üzerine çıktığında şöyle de:
"Zalimler topluluğundan bizi kurtaran Allah'a hamt olsun!"
. Şunu da söyle: "Rabbim, beni bereketli bir yere indir! Sen,
konuk ağırlayanların en hayırlısısın."
konuk ağırlayanların en hayırlısısın."
. Sonra onların ardından başka bir nesil oluşturduk.
. Onlara da içlerinden şu yolda tebliğde bulunan bir resul
gönderdik: Allah'a kulluk/ibadet edin. O'ndan başka tanrınız yok sizin. Hâlâ
ürpermiyor musunuz?
. Toplumunun, dünya hayatında servet ve refaha ulaştırdığımız halde
inkâra sapıp
âhiretteki buluşmayı yalanlayan kodaman
takımı şöyle dedi: "Bu adam, sadece sizin gibi bir insan; yemekte olduğunuzdan yiyor, içmekte olduğunuzdan içiyor."
âhiretteki buluşmayı yalanlayan kodaman
takımı şöyle dedi: "Bu adam, sadece sizin gibi bir insan; yemekte olduğunuzdan yiyor, içmekte olduğunuzdan içiyor."
. "Kendiniz gibi bir insana itaat ederseniz, o takdirde
mutlaka hüsrana uğrayanlar olursunuz."
geldikten sonra tekrar meydana çıkarılacağınızı mı vaat ediyor?"
. "Heyhat! Size vaat edilen o şey ne kadar uzak!"
. "Hayat, şu dünya hayatımızdan başkası
değildir. Ölürüz, yaşarız ama biz tekrar diriltilecek değiliz."
değildir. Ölürüz, yaşarız ama biz tekrar diriltilecek değiliz."
. "O, yalan düzüp Allah'a iftira eden bir adamdan başkası
değil. Biz ona inanmıyoruz."
. Nihayet, o korkunç titreşimli ses onları
tam bir biçimde yakaladı da hepsini sel süprüntüsü haline getirdik. Dönmeze gitsin o zalimler topluluğu!
tam bir biçimde yakaladı da hepsini sel süprüntüsü haline getirdik. Dönmeze gitsin o zalimler topluluğu!
. Hiçbir ümmet ne süresinden ileri geçebilir ne de geri kalır.
. Sonra, resullerimizi art arda gönderdik.
Hangi ümmete resulü
geldiyse onu yalanladılar. Biz de onları birbiri ardınca yuvarladık ve hepsini
birer efsane yaptık. Dönmeze gitsin iman etmeyen bir topluluk!
. Firavun'a ve kodamanlarına. Ancak kibre saptılar, çünkü
kendilerini büyük gören bir topluluktu onlar.
. Şöyle dediler: "Kendilerine bağlı toplum bize kulluk-kölelik
ederken, biz kalkıp bizim gibi iki insan olan şu adamlara mı inanacağız?"
. Meryem'in oğluyla annesini birer ayet kıldık ve onları oturmaya
uygun pınarlı bir tepeye yerleştirdik.
. Ey resuller! Güzel ve temiz şeylerden yiyin ve barışa, hayra
yönelik iş yapın! Çünkü ben, yapmakta olduklarınızı çok iyi bilmekteyim.
. İşte sizin bu ümmetiniz bir tek ümmettir.
Ve ben de sizin Rabbinizim; o halde benden sakının!
. Fakat onlar işlerini aralarında parçalayıp çeşitli zübürlere/kutsallaştırılmış hizip kitaplarına ayırdılar. Her hizip, yalnız kendi yanındakiyle sevinip övünmektedir.
Ve ben de sizin Rabbinizim; o halde benden sakının!
. Fakat onlar işlerini aralarında parçalayıp çeşitli zübürlere/kutsallaştırılmış hizip kitaplarına ayırdılar. Her hizip, yalnız kendi yanındakiyle sevinip övünmektedir.
. Artık sen onları bir süreye kadar kendi gafletleri içinde bırak.
. Sanıyorlar mı ki, kendilerine verdiğimiz mal ve oğullarla
güçlendiriyoruz onları,
. Onlar ki, Rablerine saygıdan titrerler,
. Onlar ki, verdiklerini, Rablerine dönecekleri için kalpleri
ürpererek verirler;
. Biz, hiçbir benliğe gücünün yeteceğinden
daha azını yüklemenin dışında bir teklifte bulunmayız. Bizim katımızda, hakkı söyleyen bir kitap vardır. Onlara haksızlık edilmez.
daha azını yüklemenin dışında bir teklifte bulunmayız. Bizim katımızda, hakkı söyleyen bir kitap vardır. Onlara haksızlık edilmez.
. Fakat onların kalpleri bundan gaflet içindedir. Onların bundan
başka da işleri vardır ki, hep o işler için çalışmaktadırlar.
. Sonunda, servet ve refahla şımarmışlarını azapla yakaladığımızda,
hemen bağırıp dövünmeye başlarlar.
. "Ona karşı büyüklük taslayarak, gece boyunca hezeyanlar
savuruyordunuz."
. Sözü gereğince düşünmediler de ondan
mı, yoksa kendilerine ilk atalarına gelmeyen bir şey geldi diye mi?
mı, yoksa kendilerine ilk atalarına gelmeyen bir şey geldi diye mi?
. Yoksa, "Onda bir cinnet mi var" diyorlar! Hayır, o
kendilerine hakkı getirdi ama onların çoğu haktan tiksinen kişilerdir.
. Eğer hak onların keyiflerine uysaydı, gökler de yer de bunların
içindekiler de kesinlikle fesada uğrardı. Hayır, biz onlara
zikirlerini/Kur'anlarını getirdik ama onlar zikirlerinden/Kur'anlarından yüz
çeviriyorlar.
. Yoksa onlardan bir vergi mi istiyorsun? Rabbinin vereceği daha
hayırlıdır. Rızık verenlerin en hayırlısıdır O.
. Şu bir gerçek ki, sen onları dosdoğru bir yola çağırıyorsun.
. Eğer biz onlara acıyıp da üstlerindeki sıkıntıyı kaldırsaydık,
azgınlıkları içinde sersem sersem bocalamaya devam edeceklerdi.
. Yemin olsun, biz onları azapla yakaladık.
Ama yine de Rablerine boyun eğmediler. Sığınıp yakarmıyorlar.
Ama yine de Rablerine boyun eğmediler. Sığınıp yakarmıyorlar.
. Nihayet, üzerlerine şiddetli bir azabın kapısını açtığımızda
hemencecik ümitsizliğe düşüverecekler.
. Allah odur ki; sizin için işitme gücü,
gözler ve gönüller oluşturdu. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!
gözler ve gönüller oluşturdu. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!
. O hayat veriyor, O öldürüyor. Gece ile
gündüzün birbiri ardınca gelişi O'nun için. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?
gündüzün birbiri ardınca gelişi O'nun için. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?
. İşin doğrusu şu: Onlar da öncekilerin söylediği gibi söylediler.
. Dediler ki: "Ölüp, toprak ve kemik haline geldiğimiz zaman
mı, gerçekten o zaman mı diriltileceğiz?"
. "Yemin olsun, biz de bizden önce
atalarımız da bununla tehdit edildik. Öncekilerin masallarından başka bir şey değil bu!"
atalarımız da bununla tehdit edildik. Öncekilerin masallarından başka bir şey değil bu!"
. "Allah'ındır!" diyecekler. De ki: "Hâlâ düşünüp
ibret almıyor musunuz?"
. Sor: "Yedi göklerin Rabbi ve o büyük arşın Rabbi
kimdir?"
. Şunu da sor: "Eğer biliyorsanız söyleyin. Kimdir o, her
şeyin melekûtu/aslı-esası elinde olan? O koruyup gözeten ama korunup
gözetilmeyen?"
. Hayır, hayır! Biz onlara hakkı getirdik ama onlar tam anlamıyla
yalancıdırlar.
. Allah, çocuk edinmemiştir. O'nunla beraber herhangi bir ilah da
yoktur. Eğer böyle olsaydı, her ilah kendi yarattığını yok ederdi ve mutlaka
biri ötekine üstün gelmeye çalışırdı. Allah'ın şanı onların
nitelendirmelerinden yücedir, arınmıştır.
. Beni o zalimler topluluğunun içinde tutma Rabbim!"
. Biz, onları tehdit ettiğimiz şeyi sana göstermeye elbette
kadiriz.
. En güzel olan neyse onunla sav kötülüğü. Onların nasıl
nitelendirme yaptıklarını biz daha iyi biliriz.
. "Onların, başıma üşüşmelerinden de sana sığınırım
Rabbim!"
. Sonunda onlardan birine ölüm geldiğinde şöyle der: "Rabbim,
beni geri döndürün;
. Döndürün ki, o arkada bıraktığım yerde iyi bir iş yapayım."
Hayır, bir kelime ki bu,
o söyler onu. Ötelerinde, dirilecekleri güne kadar bir
berzah vardır.
. Sûra üfürüldüğünde, aralarında artık soy-
sop/şuna-buna mensup olmalar söz konusu edilemez. Birbirlerini soruşturamazlar da.
sop/şuna-buna mensup olmalar söz konusu edilemez. Birbirlerini soruşturamazlar da.
. Tartıları hafif gelenler ise kendilerini kayba uğratanlar, uzun
süre cehennemde
kalanlar olacaklardır.
kalanlar olacaklardır.
. Ateş, yüzlerini yalar. Ve onlar da içinde
sırıtıp kalacaklar.
. Derler ki: "Rabbimiz, bahtsızlığımız bize baskın çıktı.
Sapıp gitmiş bir topluluk olduk biz."
. "Rabbimiz, çıkar bizi oradan. Eğer bir daha aynısını yaparsak, gerçekten zalimler olacağız."
. "Rabbimiz, çıkar bizi oradan. Eğer bir daha aynısını yaparsak, gerçekten zalimler olacağız."
. Kullarımdan bir zümre "Rabbimiz, inandık; affet bizi, acı
bize, sen merhametlilerin en hayırlısısın" diyorken,
. Siz onları alaya aldınız. Öyle ki, zikrimi/Kur'anımı size
unutturdular. Siz onlara hep gülüyordunuz.
. Bugün onlara ben, sabretmiş olmalarının karşılığını verdim.
Başarıya erip kurtulanlar, onlardır.
. Derler: "Bir gün yahut günün bir kısmı kadar; sayanlara
sor."
. Yücelerden yücedir, o hak padişah olan Allah! İlah yok O'ndan
başka. O şanlı arşın Rabbidir O!
. Kim Allah'ın yanında, hakkında hiçbir kanıt olmayan bir başka
ilaha
yakarır/davet ederse, onun hesabı rabbi katındadır. Hiç kuşkusuz, küfre sapanlar iflah etmezler.
yakarır/davet ederse, onun hesabı rabbi katındadır. Hiç kuşkusuz, küfre sapanlar iflah etmezler.
. Şöyle yakar: "Rabbim! Affet, merhamet et! Sen
merhametlilerin en hayırlısısın!"
Not: ALLAH insanların yaşamda bilmesi gereken bilgileri Kuran'da anlatmıştır.Başlangıçta iniş sırasına göre anlayarak Kuran'ı okuyalım lütfen.Okumayanlara da okumaları için teklifte bulunalım.Teşekkür ederim.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)