113..Tevbe Suresi
.
Allah ve resulünden, kendileriyle
antlaşma yapmış bulunduğunuz müşriklere bir
ültimatomdur bu; .
Yeryüzünde dört ay daha dolaşın ve bilin
ki siz, Allah'ı âciz bırakamazsınız.
Şu da bir gerçek ki, Allah inkârcı nankörleri rezil eder. .
Bir de Allah ve resulünden insanlara
Büyük Hac günü bir duyuru var: Allah da
O'nun elçisi de müşriklerden kesinlikle
uzaktır. O halde, tövbe ederseniz bu
sizin için hayırlıdır. Yok eğer yüz çevirirseniz şunu bilin ki, siz Allah'ı
acze düşüremezsiniz. Küfre saplananlara acıklı bir azabı muştula! .
Antlaşma yapmış olduğunuz müşriklerden size karşı bir eksiklik sergilemeyen ve
aleyhinizde başka birine yardım etmeyenler müstesnadır. Artık, onlara
verdiğiniz sözü belirlenen süreye kadar tam bir şekilde koruyun. Şu bir gerçek
ki Allah, sakınanları sever. .
O haram aylar çıktığında artık müşrikleri, kendilerini bulduğunuz yerde
öldürün. Yakalayın onları, kuşatın onları, tüm geçit noktalarını tıkayın
onların. Bunun ardından tövbe eder, namazı/duayı yerine getirir, zekâtı
verirlerse, yollarını açın onların.
Kesin olan şu ki, Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir. .
Eğer müşriklerden biri senden güvence dilerse/senin yakınına gelmek, sana komşu
olmak isterse, ona güvence ver/onun yakınlaşma isteğini kabul et ki, Allah'ın
kelamını dinleyebilsin. Sonra da onu, güvenli gördüğü yere kadar götür. Böyle
yapmanın gerekçesi şudur: Bunlar bilmeyen bir topluluktur. .
Müşriklerin Allah katında,
O'nun resulü katında ahitleri nasıl olabilir!
Mescid-i Haram yanında antlaşma yaptıklarınız müstesna. Bu şekilde antlaşması
olanlara, onlar size doğru-dürüst davrandıkça, siz de doğru-dürüst davranın.
Allah, sakınanları sever. .
Onların ahdine nasıl
güvenilebilir! Eğer üzerinizde egemenlik kurarlarsa,
sizinle ilgili ne bir antlaşmaya saygı duyarlar ne de bir yemine. Ağızlarıyla
size hoşnutluk sunarlar, fakat kalpleri inat eder durur. Ve onların çoğu
gerçeğe uzak düşmüş sapıklardır. .
Allah'ın ayetlerini nasıl basit bir ücret karşılığı sattılar da Allah'ın
yolundan
alıkoydular. Gerçekten ne fena şeylerdir onların yapmakta oldukları. .
Bir mümin hakkında onlar ne bir yemine
saygı gösterirler ne de bir antlaşma
şartına. Onlar düşmanlık dolu, azmış kişilerin ta kendileridir. .
Bununla birlikte tövbe eder, namazı/duayı yerine getirir, zekâtı verirlerse,
artık sizin, dinde kardeşlerinizdirler. Biz ayetlerimizi, bilen bir topluluk
için böyle açık seçik ortaya koyarız. .
Eğer verdikleri ahitten sonra yeminlerini bozar, dininize saldırırlarsa, o
zaman küfrün elebaşlarını öldürün. Çünkü onların yeminleri yoktur. Böyle
yaparsanız hal ve gidişlerine son verebilirler. .
Yeminlerini bozan, resulü yurdundan çıkarmaya gayret eden bir topluluğa karşı
savaşmayacak mısınız? Üstelik size saldırıyı ilkin onlar başlattı. Korkuyor
musunuz onlardan? Eğer mümin kişilerseniz, kendisinden korkmanıza en layık
olan, Allah'tır. .
Savaşın onlarla ki, sizin elinizle Allah
onlara azap etsin, onları rezil etsin.
Onlara karşı size yardım etsin. Ve inananlar toplumunun göğüslerine şifa
ulaştırsın. .
Ve yüreklerinin öfkesini gidersin. Allah
dilediğine tövbe nasip eder. Allah
Alîm'dir, .
Allah; içinizden cihat edenleri, Allah'tan,
resulünden ve müminlerden başkasını
kendisine sırdaş edinmeyenleri belirlemedikçe bırakılacağınızı mı sandınız?
Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdardır. .
Müşrikler, öz benliklerinin küfre sapışına tanık olup dururlarken, Allah'ın
mescitlerini onarmaya girişemezler. Tüm amelleri boşa çıkmıştır onların. Ateşte
uzun süre kalacaklardır onlar. .
Allah'ın mescitlerini; ancak Allah'a, âhiret gününe inanan, namazı/duayı yerine
getiren, zekâtı veren ve Allah'tan başka kimseden korkmayan kişiler onarır.
İşte bunların, hidayete erenlerden olmaları beklenir. .
Siz; hacı sakalığını,
Mescid-i Haram tamirciliğini, Allah'a ve âhiret gününe
inanıp Allah yolunda cihat eden kişinin yaptığıyla bir mi tuttunuz? Allah
katında bir olmazlar bunlar. Allah, zulüm sergileyenler topluluğuna kılavuzluk
etmez. .
İman edip hicret eden, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihat edenler,
derece
bakımından Allah katında daha yücedir. Kurtuluşa erenler de işte
bunlardır. .
Rableri onlara kendisinden bir rahmet, bir
hoşnutluk ve içinde çok
değerli/kalıcı nimetlerin bulunduğu cennetler müjdeliyor. .
Onlar orada sürekli kalacaklardır. Hiç
kuşkusuz, Allah'ın katında büyük bir
ödül daha vardır. .
Ey iman edenler! Babalarınız ve kardeşleriniz, eğer imana karşı inkârı
seviyorlarsa, onları dostlar edinmeyin. İçinizden onları dost edinenler
zalimlerin ta kendileridirler. .
De ki: "Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz,
kabileniz/menfaat çevreniz, elde ettiğiniz mallar, kesadından
korktuğunuz
ticaret, hoşunuza giden konutlar sizin için Allah'tan, resulünden ve Allah
yolunda cihattan daha sevimli ise artık Allah, emrini getirinceye kadar
bekleyin. Allah, yoldan ayrılmış bir topluluğu doğruya ve güzele
kılavuzlamaz." .
Yemin olsun ki, Allah size birçok yerde
yardım etti. Huneyn gününde de. Hani,
çokluğunuz sizi böbürlendirmişti de bu hiçbir işinize yaramamıştı. Tüm
genişliğine rağmen, yeryüzü size dar gelmişti. Sonra da sırtınızı dönüp
kaçmıştınız. .
Sonra Allah, resulünün üzerine de müminlerin üzerine de sükûnetini indirmiş,
ayrıca sizin görmediğiniz orduları göndermiş de küfre sapanlara azap etmişti.
Kâfirlerin cezası işte budur. .
Sonra Allah, bunun ardından da
dilediğinin tövbesini kabul eder. Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir.
.
Ey inananlar! Müşrikler bir pisliktir. Artık bu yıllarından sonra Mescid-i
Haram'a yaklaşmasınlar! Eğer yoksulluktan korkarsanız bilin ki, Allah dilediği
takdirde sizi yakında lütfundan zengin edecektir. Allah her şeyi bilir, tüm
hikmetlerin sahibidir. .
Kendilerine kitap verilenlerden Allah'a ve
âhiret gününe inanmayan, Allah'ın ve
resulünün yasakladığını haram saymayan ve hak dini din edinmeyenlerle, boyun
eğerek kendi elleriyle cizye verecekleri zamana kadar savaşın. .
Yahudiler: "Uzeyr, Allah'ın oğludur." dediler; Hıristiyanlar da:
"Mesih, Allah'ın oğludur." dediler. Kendi ağızlarının sözüdür bu.
Kendilerinden önce inkâr edenlerin sözlerine benzetme yapıyorlar. Allah onları
kahretsin! Nasıl da yüz geri çevriliyorlar! .
Allah'ın yanında
hahamlarını ve ruhbanlarını da rabler edindiler. Meryem'in
oğlu Mesih'i de öyle. Oysa kendilerine, tek olan Allah'tan başkasına
ibadet/kulluk etmemeleri emredilmişti. İlah yok o tek Allah'tan başka. Onların
ortak koştuklarından arınmıştır O. .
Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Allah ise kâfirler
hoşlanmasa
da nurunu tamamlamaktan başka bir şey istemiyor. .
O, resulünü hidayet ve hak dinle gönderdi
ki, müşrikler hoşlanmasa da o dini
dinlerin tümünün üstüne çıkarsın. .
Ey iman sahipleri! Şu bir gerçek ki, hahamlardan ve rahiplerden birçoğu halkın
mallarını uydurma yollarla tıka basa yerler ve Allah'ın yolundan geri
çevirirler. Altını ve gümüşü depolayıp da onları Allah yolunda harcamayanlara
korkunç bir azap muştula! .
Gün olur, cehennem ateşinde onların üzerine lav dökülür de bununla onların
alınları, böğürleri, sırtları dağlanır: "İşte egolarınız için
yığdıklarınız. Hadi, tadın biriktirmiş olduklarınızı!" .
Gökleri ve yeri yarattığı gündeki yazısına
göre, Allah katında ayların sayısı
on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. Eskimez din işte budur. Artık o
aylar içinde benliklerinize zulmetmeyin. Müşrikler sizinle nasıl topyekün
savaşıyorlarsa siz de onlarla topyekün savaşın. Şunu bilin ki, Allah, takva
sahipleriyle beraberdir. .
Haram ayları ertelemek, küfürde bir
artırmadır ki, onunla inkâr edenler
saptırılır. Onu bir yıl helal sayarlar, bir yıl haramlaştırırlar ki, Allah'ın
yasakladığının sayısını denkleştirip Allah'ın haram kıldığını
helalleştirsinler. Amellerinin kötülüğü kendilerine süslü gösterilmiştir.
Allah, küfre batan bir topluluğu iyiye ve güzele kılavuzlamaz. .
Ey iman sahipleri! Size ne oldu ki, "Allah
yolunda seferber olun"
denilince yere çakılıp kaldınız. Âhiretten vazgeçip iğreti hayata mı razı
oldunuz? O iğreti hayatın nimeti âhiret yanında pek azdır. .
Eğer seferber olmazsanız Allah size korkunç bir azapla azap eder ve yerinize
sizden başka bir topluluk getirir. Allah'a hiçbir şekilde zarar veremezsiniz.
Allah her şeye Kadîr'dir. .
Eğer siz ona yardım etmezseniz bilin ki, Allah ona zaten yardım etmişti. Hani,
küfredenler onu iki
kişinin ikincisi olarak yurdundan çıkardıklarında, mağarada
bulundukları bir sırada arkadaşına şöyle diyordu: "Tasalanma, Allah
bizimle!" Bunun üzerine Allah ona sükûnet indirmiş ve kendisini sizin
görmediğiniz ordularla desteklemişti de küfre sapanların sözünü sefil kılıp
alçaltmıştı. Allah'ın sözü ise yüce olanın ta kendisidir. Allah Azîz'dir,
Hakîm'dir. .
Gerek hafif, gerek ağırlıklı olarak mutlaka seferber olun ve Allah yolunda
mallarınızla, canlarınızla cihat edin. Eğer bilirseniz bu sizin için daha
hayırlıdır. .
Eğer o, yakın bir dünya menfaati yahut orta bir yolculuk
olsa idi, elbette seni
izleyeceklerdi. Ama o zorluklarla dolu yolculuk kendilerine uzak geldi.
"Gücümüz yetseydi sizinle çıkacaktık" diye Allah'a yemin de ederler.
Kendilerini mahvediyorlar. Allah biliyor ki onlar, kesinlikle yalancıdırlar. .
Allah seni affetsin; neden onlara izin
verdin de beklemedin ki, doğru
söyleyenler sana açık-seçik belli olsun da yalancıları bilesin. .
Allah'a ve âhiret gününe iman edenler; mallarıyla, canlarıyla cihat edecekleri
için senden izin istemezler. Allah, takva sahiplerini iyice bilmektedir. .
Ancak Allah'a ve
âhiret gününe inanmayanlar, kalpleri kuşkuyla karışmış olup da
işkilleri içinde çalkanıp duranlar, sefere katılmak için senden izin isterler. .
Sefere çıkmak
isteselerdi elbette ki, bir sefer hazırlığına girişirlerdi. Ama
Allah, harekete geçmelerini istemedi de onları yerlerine çiviledi ve
"-Oturun, oturanlarla beraber" denildi. .
Aranızda sefere çıkmış olsalardı, size
bozgunculuktan başka bir katkıları
olmayacaktı; sizi fitneye uğratmak isteğiyle aranıza sokulacaklardı. İçinizde
onlara gerçekten kulak verecekler de vardı. Allah, zalimleri iyice biliyor. .
Yemin olsun ki, onlar önceden de fitne çıkarmak istemiş ve nice işleri sana,
olduğundan başka türlü göstermişlerdi. Nihayet hak geldi, onların istememesine
rağmen Allah'ın emri galebe çaldı. .
İçlerinden bazısı:
"Bana izin ver, beni fitneye düşürme." der. Dikkat
edin, fitnenin ta içine kendileri düşmüşlerdir. Ve cehennem o nankörleri
elbette çepeçevre kuşatacaktır. .
Sana bir iyilik isabet etse bu onları üzer. Sana bir musibet dokunsa:
"İşimizi
önceden sağlam tutmuşuz." derler ve kibirli bir sevinçle
dönüp giderler. .
De ki onlara: "Hakkımızda Allah'ın yazdığından başkası bize asla ulaşmaz.
O'dur bizim Mevlâ'mız. Yalnız Allah'a güvenip dayansın inananlar." .
De ki: "Bizim için iki güzelliğin birinden
başkasını mı bekliyorsunuz? Biz
de size Allah'ın, kendi katından veya bizim ellerimizle bir azap çarptırmasını
bekliyoruz. Artık bekleyin, sizinle beraber biz de bekliyoruz." .
Şunu da söyle: "İster kendi arzunuzla ister baskı ve zorla infak edin;
sizden asla kabul edilmeyecektir. Çünkü siz, yoldan çıkan bir topluluk
oldunuz." .
İnfaklarının onlardan kabul edilmesini engelleyen sadece şudur: Onlar, Allah'a
ve resulüne nankörlük ettiler. Namaza/duaya ancak üşene üşene gelirler, infak
edip dağıttıklarını da içlerinden gelmeyerek verirler. .
Onların malları da evlatları da seni imrendirmesin. İş sadece şudur: Allah
onlara şu iğreti hayatta azap etmeyi ve canlarının küfre sapmış bir halde
çıkmasını istiyor. .
Kesinlikle sizden oldukları yolunda Allah'a yemin ederler. Gerçekte onlar
sizden değillerdir. Doğrusu şu ki onlar, ödleri patlayasıya korkan bir
topluluktur. .
Eğer bir sığınak yahut bazı mağaralar veya girilecek bir
delik bulsalar,
yüzlerini döner o tarafa koşarlardı. .
İçlerinden bir kısmı da sadakalar konusunda sana laf dokundurur. Ondan
kendilerine verilmişse memnun olurlar. Verilmemişse hemen öfkelenirler. .
Ne olurdu, bunlar, Allah ve resulünün kendilerine verdiklerine razı olsalardı
da şöyle deselerdi: "Allah bize yeter. Allah bize lütfundan verecektir;
resulü de. Zaten biz, gönlümüzü yalnız Allah'a bağlamışız." .
Sadakalar/zekât malları Allah'tan bir farz olarak sadece şunlar içindir:
Fakirler, düşkünler, sadakalarla ilgilenmeye memur edilenler, kalpleri
yakınlaştırılıp ısındırılacak olanlar, özgürlüğünü yitirmiş olanlar, borçlular,
Allah yolundakiler, yolda kalmış kişi. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir.
.
İçlerinden bazıları
da o Peygamber'i incitirler ve şöyle derler:
"O, her
şeye kulak kesilir." De ki: "Hayır
kulağıdır sizin için o; Allah'a
iman eder, müminlere güvenir. İnananlarınız için de bir rahmettir o."
Allah'ın resulüne eza edenler için korkunç bir azap öngörülmüştür. .
Sizin gönlünüzü hoş etmek için Allah'a yemin ederler. Eğer bunlar inanmış
iseler Allah'ın ve resulünün hoşnutluğunu öne almaları daha uygun düşer. .
Bilmediler mi ki, her kim Allah'a ve resulüne kafa tutarsa ona, içinde uzun
süre
kalacağı cehennem ateşi vardır. Büyük utanç işte budur. .
İkiyüzlüler, kalplerinde olanı kendilerine haber verecek bir surenin tepelerine
inmesinden çekinir dururlar. De ki: "Siz alay edin! Allah, o çekinip
durduklarınızı ortaya çıkaracaktır." .
Onlara sorarsan elbette şöyle diyeceklerdir: "Lakırdıya dalmış,
şakalaşıyorduk, hepsi bu!" De ki: "Allah ile,
O'nun ayetleriyle,
O'nun resulüyle mi eğleniyordunuz?" .
Özür beyan etmeyin; imanınızdan sonra küfre saptınız. İçinizden bir grubu
affetsek bile diğer bir grubu, günaha batmış kişiler oldukları için azaba
uğratacağız. .
İkiyüzlülerin erkekleri de kadınları da
birbirinin aynıdır: Kötülüğe
özendirirler, iyilikten alıkoyarlar, harcamamak için ellerini sıkarlar. Onlar
Allah'ı unuttular, Allah da onları unuttu. İkiyüzlüler, yoldan sapmışların ta
kendileridir. .
Allah, erkek münafıklara da kadın
münafıklara da küfre sapanlara da içinde uzun
süre kalacakları cehennem ateşini vaat etmiştir. O yeter onlara. Allah lanet
etmiştir onlara. Köklü bir azap var onlar için. .
Tıpkı sizden öncekiler gibi. Onlar
kuvvetçe sizden daha zorlu, mallar ve
çocuklar bakımından daha zengindiler. Kendi nasipleriyle zevk sürdüler. Siz de
kendi payınıza düşenle zevk sürdünüz. Tıpkı sizden öncekilerin kendi
nasipleriyle zevklendikleri gibi. Tıpkı onların dalıp gittiği gibi siz de dalıp
gittiniz. İşte böylelerinin amelleri dünyada da âhirette de boşa çıkmıştır.
İşte böyleleri hüsrana batmıştır. .
Gelmedi mi onlara kendilerinden
öncekilerin haberi: Nûh kavminin, Âd'ın,
Semûd'un, İbrahim kavminin, Medyen halkının ve altı üstüne gelmiş kentlerin.
Resulleri onlara açık-seçik ayetler getirmişti. Allah onlara zulmediyor
değildi; aksine, öz benliklerine onlar zulmediyorlardı. .
Mümin erkeklerle mümin kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyilik ve güzelliği
belirlenene özendirirler, kötülük ve çirkinliği belirlenenden sakındırırlar.
Namazı/duayı yerine getirirler, zekâtı verirler. Allah'a ve resulüne itaat ederler.
Allah bunlara rahmet
edecektir. Allah Azîz'dir, Hakîm'dir. .
Allah, mümin erkeklerle mümin kadınlara,
altından ırmaklar akan cennetler vaat
etmiştir. Sürekli kalacaklardır orada. Adn cennetlerinde de tertemiz barınaklar
vaat etmiştir. Allah'ın bir hoşnutluğu ise hepsinden büyüktür. İşte budur o
büyük başarı/o büyük kurtuluş. .
Ey Peygamber! Küfre sapanlarla, ikiyüzlülerle cihat et! Onlara sert davran!
Onların varacakları yer cehennemdir. Ne kötü dönüş yeridir o! .
Söylemediklerine ilişkin Allah'a yemin ediyorlar. Yemin olsun ki, o küfür
sözünü söylediler. İslam'a girmeleri ardından küfre saptılar. Başaramadıkları
bir şeyi tasarladılar. Oysaki intikam almaları için, Allah'ın ve resulünün,
Allah'ın lütfuyla kendilerini zengin etmiş olmasından başka bir sebep de yoktu.
Eğer tövbe ederlerse kendileri için hayırlı olur. Eğer yan çizerlerse Allah
onlara dünyada da âhirette de acıklı bir azapla azap edecektir. Ve yeryüzünde
onların ne bir dostu olacaktır ne de bir yardımcısı. .
İçlerinden bazıları da Allah'a şöyle ant içti: "Eğer Allah, lütfundan bize
verirse, elbette sadaka dağıtacağız ve elbette iyilik ve barış için
çalışanlardan olacağız." .
Lütfundan kendilerine verdiği zaman ise o lütfa cimrilik ederek yüz çevirmiş
bir halde
.
Nihayet, Allah, kendisine verdikleri söze ters düştüklerinden, yalana sapıp
durduklarından, huzuruna çıkacakları güne kadar onların kalplerine ikiyüzlülük
yerleştirdi. .
Bilmediler mi ki, Allah onların sırrını da fısıldaşmalarını da bilir;
Allah
gaybları çok iyi bilendir. .
Sadakalar hususunda içten bir cömertlik göstermiş müminlere laf atanlarla, öz
gayretlerinden başkasını bulamayanları alay konusu edenlere gelince, Allah
onları maskaraya çevirecektir. Onlar için acıklı bir azap da vardır. .
İster af dile onlar için, ister dileme. Yetmiş kez af dilesen de onlar için,
Allah onları affetmeyecektir. Çünkü onlar Allah'ı da resulünü de inkâr ettiler.
Allah, yoldan çıkmış böyle bir topluluğa kılavuzluk etmez. .
Allah'ın resulüne ters düşmek için arkada
kalanlar, çöküp oturdukları için
sevindiler; Allah yolunda, mallarıyla canlarıyla cihadı tiksindirici bulup
şöyle dediler: "Bu sıcakta seferber olmayın!" De ki: "Hararet
bakımından cehennem daha zorludur." Bir anlayabilselerdi! .
Kazanır oldukları yüzünden artık az
gülsünler, çok ağlasınlar. .
Bundan böyle Allah, seni onlardan bir zümrenin yanına döndürür de savaşa
çıkmak
için senden izin isterlerse şöyle söyle: "Benimle birlikte asla
çıkmayacaksınız, benimle birlikte herhangi bir düşmanla savaşmayacaksı nız. İlk
defasında oturup kalmayı yeğlemiştiniz. O halde geri kalanlarla birlikte
oturadurun."
.
Onlardan ölen biri üzerine asla dua etme; böyle birinin mezarı başında da
durma. Bunlar Allah'a ve resulüne nankörlük ettiler ve yoldan sapmış olarak
ölüp gittiler. .
Malları da evlatları da seni imrendirmesin. Allah bunlarla,
dünyada onlara azap
etmek istiyor. Kâfir olarak çıkacaktır canları. .
"Allah'a inanın, O'nun resulüyle yan yana cihat edin!" anlamında bir
sure indirildiği zaman, onların imkân ve servet sahibi olanları, senden izin
isteyerek şöyle demişlerdi: "Bırak bizi, oturanlarla beraber olalım!" .
Geride kalan kadınlarla beraber olmayı
yeğlediler. Kalpleri üzerine mühür
basılmıştır. Artık anlayıp kavrayamazlar. .
Fakat resul ve onunla birlikte iman edenler, mallarıyla, canlarıyla cihat
ettiler. İşte bunlarındır tüm hayırlar. İşte bunlardır tam kurtulanlar. .
Allah onlar için, altlarından ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. Sürekli
kalacaklardır orada. İşte budur büyük başarı. .
Göçebe Arapların özür bahane edenleri kendilerine izin verilmesi için geldiler;
Allah'a ve resulüne yalan söyleyenler oturdular. Onların küfre sapanlarına
korkunç bir azap erişecektir. .
Güçsüzlere, hastalara, infak edecek bir şey bulamayanlara, Allah ve resulü için
öğüt verdikleri takdirde bir günah yoktur. Güzel davrananlar aleyhine bir yol
yok. Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir.
.
Kendilerini bindirmen için sana
geldiklerinde sen, "Sizi bindirecek bir
şey bulamam" deyince, harcayacak bir şey bulamadıklarından, üzüntüyle
gözlerinden yaşlar boşalarak geri dönen kimseler için de herhangi bir günah
yoktur. .
Ancak şu kimseler
aleyhine yol vardır: Zengin oldukları halde senden izin
isterler. Arkada kalan kadınlarla beraber oturmaya razı olmuştur bunlar. Ve
Allah, kalplerine mühür basmıştır, artık bilemezler. .
Dönüp yanlarına geldiğinizde sizden özür
dilerler. De ki: "Özür dilemeyin.
Size asla inanmayacağız! Allah bize sizin hallerinizden birçoğunu haber
vermiştir. Yapıp ettiğinizi Allah da resulü de görecektir. Sonra görünmeyen ve
görünen âlemleri bilenin huzuruna çıkarılacaksınız da O size yapmakta
olduklarınızı haber verecektir." .
Yanlarına döndüğünüzde kendilerini paylamaktan vazgeçesiniz diye Allah'a
yemin
edecekler. Vazgeçin onlardan, çünkü hepsi pisliktir! Kazandıklarının karşılığı
olarak, varacakları yer cehennemdir. .
Kendilerinden hoşnut olasınız diye
karşınızda yemin ediyorlar. Siz onlardan
razı olsanız da Allah, yoldan sapmış bir topluluktan razı olmaz. .
Çöl Arapları; küfür, parçalanma/ikiyüzlülük yönünden daha şiddetli; Allah'ın
resulüne indirdiği şeylerin sınırlarını tanımamaya daha yatkındırlar. Allah
Alîm'dir, Hakîm'dir. .
Çöl Araplarından öylesi vardır ki, infak ettiğini bir angarya/bir ceza ödeme
sayar ve sizin başınıza belaların gelmesini bekler durur. En kötü bela onların
başına olsun! Allah çok iyi işitir, çok iyi bilir. .
Çöl Araplarından bazıları da Allah'a ve âhiret gününe inanır, harcadığını Allah
yanında yakınlıklara ve resulün dualarına vesîle edinir. Dikkat edin! O
harcadıkları gerçekten kendileri için bir yakınlık vesîlesidir. Allah onları
rahmetinin içine sokacaktır. Allah çok affedici, çok esirgeyicidir. .
Muhacirlerden ve Ensar'dan ilklerle, güzel
düşünüp güzel davranmada onları
izleyenler var ya, Allah onlardan razı olmuştur; onlar da O'ndan razıdırlar.
Onlara altlarından ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. Sürekli orada
kalacaklardır. Büyük kurtuluş işte budur! .
Çevrenizdeki Bedevî Araplardan münafıklar var. Medine halkından da münafıklığa
iyice alışmış olanlar var. Sen bilmezsin onları. Ama biz biliriz onları. İki
kez azap edeceğiz onlara, sonra da çok büyük bir azaba itilecekler. .
Diğer bazıları da günahlarını itiraf ettiler. Bunlar, iyi bir işle kötü olan
diğer bir işi birbirine karıştırdılar. Belki Allah tövbelerini kabul eder.
Çünkü Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir.
.
Bunların mallarından bir sadaka al ki, onunla kendilerini iyice temizleyip
arıtasın. Onlar için dua et/onlara destek ol; çünkü senin duan/desteğin onlar
için bir sükûnettir. Allah Semî'dir, Alîm'dir. .
Bilmediler mi ki, Allah'tır kullarından o tövbeyi kabul eden, o sadakaları
alan. Ve Allah'tır, O Tevvâb, O Rahîm... .
De ki: "İş yapıp değer üretin; yapıp
ürettiğinizi Allah da resulü de
müminler de görecektir. Ve siz, görülmeyen âlemi de görülen âlemi de bilenin
huzuruna döndürüleceksiniz, O size, yapıp ettiklerinizi bir bir haber
verecektir." .
Bir kısmı da umutları Allah'ın emrine
bağlı, beklemektedir. Allah onlara ya
azap edecektir ya tövbe nasib edecektir. Allah, Alîm'dir, Hakîm'dir.
.
Bir de şunlar var: Tutup bir mescit yapmışlardır: Zarar vermek için,
nankörlük/gerçeği örtmek için, inananları fırkalara bölmek için, daha önceden
Allah ve resulüyle savaşmış kişiye gözetleme yeri kurmak için. "İyilik ve
güzellikten başka bir şey istemiş değiliz!" diye gerile gerile yemin de
edecekler. Allah şahittir ki, onlar kesinlikle yalancıdırlar. .
Böyle bir mescitte sakın namaza durma! Daha ilk gününde takva üzerine kurulan
bir mescit, içinde namaz kılman için çok daha uygundur. Temizlenmek arzusu
taşıyan erler vardır o mescitte. Allah, temizlenenleri sever. .
Peki, binasını
Allah'tan gelen bir sakınma duygusu ve hoşnutluk üzerine kuran
mı hayırlıdır yoksa binasını sel artıklarının ucundaki yarın kenarına kurup da
onunla birlikte cehenneme yuvarlanan mı? Allah, zalimler topluluğuna kılavuzluk
etmez. .
Kurdukları bina, kalpleri parçalanıncaya
kadar yüreklerinde bir kuşku olmaya devam edecektir. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir.
.
Allah, müminlerin canlarını ve mallarını, karşılığında kendilerine cennet
vermek üzere satın almıştır. Allah yolunda çarpışırlar da öldürürler,
öldürülürler. Allah'ın; Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da kendi üzerine hak
olarak yazdığı bir vaattır bu. Ahdine, Allah'tan daha vefalı kim var?
Perçinlediğiniz bu antlaşmanızdan ötürü müjdeler olsun size. İşte budur o büyük
başarının ta kendisi. .
Tövbe edenler, ibadet edenler, hamd
edenler, seyahat ederken oruç tutanlar,
rükû edenler, secdeye kapananlar, iyiliğe özendirip kötülükten sakındıranlar,
Allah'ın sınırlarını koruyanlar... Müjdele o müminleri! .
Akraba bile olsalar, cehennem halkı oldukları açıkça belli olduktan sonra
müşrikler için af dilemek ne peygambere yakışır ne de iman edenlere. .
İbrahim'in, babası için af dilemesi, sadece ona verdiği bir söz yüzündendi.
Onun Allah düşmanı olduğu kendisi için açıklık kazanınca, ondan uzaklaştı. Şu
bir gerçek ki, İbrahim başkaları için gamlanıp ah eden ince yürekli, yumuşak
bir insandı/tam bir evvâhtı. .
Allah bir topluluğa kılavuzluk ettikten sonra, sakınacakları şeyleri
kendilerine ayan-beyan bildirinceye kadar, onların sapıklığına hükmetmez. Allah
her şeyi hakkıyla bilendir. .
Göklerin de yerin de mülk ve yönetimi Allah'ındır. Diriltir de öldürür de.
Sizin
için Allah dışında ne bir dost vardır ne de bir yardımcı. .
Yemin olsun ki, Allah, içlerinden bir grubun kalpleri kaymaya yüz tuttuktan
sonra, peygambere ve o güçlük saatinde ona uymuş olan Muhacirlerle Ensar'a
tövbe nasip etmiş, sonra da onların tövbelerini kabul buyurmuştur. Çünkü onlara
karşı Raûf ve Rahîm'dir. .
Geride bırakılan üç kişinin de tövbesini
kabul etmiştir. Bütün genişliğine
rağmen yeryüzü onlara dar gelmiş, öz benlikleri kendilerini sıkıştırmıştı;
Allah'ın öfkesinden kurtulmak için yine Allah'a sığınmaktan başka çare
olmadığını fark etmişlerdi. Sonra onlara tövbe nasip etti ki, eski hallerine
dönsünler. Hiç kuşkusuz, Allah, tövbeleri çok çok kabul eden, rahmeti sınırsız
olandır. .
Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve özü- sözü bir kişilerle beraber olun. .
Medine halkına ve çevrelerindeki Bedevî Araplara, Allah resulünden geri
kalmaları
ve onu bırakıp da kendi canlarının derdine düşmeleri yakışmaz. Çünkü
Allah yolunda uğrayacakları bir susuzluk, bir yorgunluk, bir açlık, kâfirleri
öfkelendirmek üzere bir yere ayak basmaları, düşmana karşı herhangi bir başarı
kazanmaları durumunda kendileri için, barışa yönelik iyi bir amel mutlaka
yazılacaktır. Allah, güzel düşünüp güzel davrananların ödülünü yitirmez. .
Küçük-büyük bir infakta bulunmaları, bir vadiyi geçmeleri, kendileri lehine
mutlaka yazılır ki, Allah onlara yapıp ettiklerinden daha güzeliyle karşılık
versin. .
İnananların hepsinin birden savaşa
çıkmaları doğru değildir. Onların her
kesiminden bir grubun dinde derin bilgiler edinmek ve sefere çıkan topluluk
geri döndüğünde, korunmaları ümidiyle onları uyarmak için arkada kalmaları
gerekmez mi? .
Ey iman sahipleri! Küfre sapanların
yakınınızda bulunanlarıyla savaşın. Sizde
bir sertlik bulsunlar. Şunu bilin ki Allah, sakınanlarla beraberdir. .
Ne zaman bir sure indirilse içlerinden biri, "Bu hanginizin imanını
artırdı?" diye konuşur. İmanı olanların imanını artırmıştır. İşte sevinip
duruyorlar! .
Kalplerinde maraz olanlara gelince, inen
sure onların pisliğine pislik ekler.
Kâfir olarak ölüp gittiler onlar. .
Görmüyorlar mı ki, her yıl bir veya iki kez
imtihan ediliyorlar. Hâlâ ne
tövbeye yelteniyorlar ne de öğüt alıyorlar. .
Bir sure indirildi mi "Sizi birisi görüyor mu?" diye birbirlerine
bakar, sonra da sıvışıp giderler. Allah, kalplerini yamultmuştur. Çünkü
gereğince anlamayan bir topluluktur bunlar. .
Yemin olsun, içinizden size onurlu bir resul gelmiştir. Sizi rahatsız eden şey
onu da üzer. Çok düşkündür size. Müminlere ise daha şefkatli, daha
merhametlidir. .
Eğer çekip giderlerse de ki: "Allah bana
yeter. İlah yok O'ndan başka.
Yalnız O'na dayandım ben; büyük arşın sahibi O'dur."
Not:ALLAH biz insanlara Kuran'ı gönderdi.Bu çok değerli kitabı anlayarak okuyalım.Teşekkür ederim.