67.. ZARİYAT SURESİ


     67..    ZARİYAT SURESİ    
    Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla...
. O tozutup savuranlara/o kırıp un-ufak edenlere,
. O ağırlık taşıyanlara,
. O kolayca akıp gidenlere/o rahatça yüzenlere,
. O iş ve oluşu bölüştürenlere yemin olsun ki,
. Hiç kuşkusuz, o size vaat olunan kesinlikle doğrudur.
                                           
. Ve din, şaşmaz bir olgudur.
. Yemin olsun o ahenkli yollar taşıyan göğe,
                                      
. Ki siz gerçekten tartışmalarla dolu bir söz içindesiniz.
. Yüzgeri çevrilen onun yüzünden çevrilir.
. Kahrolsun o düzenbaz yalancılar,
. Ki onlar bir sersemlik içinde ne yaptıklarından habersizdirler.
. Sorarlar: "Ne zaman o din günü?"
. O gün onlar ateş üzerinde deneme ve elemeye tâbi tutulacaklardır.
. Tadın imtihan ve ıstırabınızı. İşte budur o çarçabuk gelmesini istediğiniz!
. Şu da bir gerçek ki, sakınıp korunanlar bahçelerde ve pınar başlarındadır;
                                    
 . Rablerinin kendilerine verdiğini almış kişiler olarak. Doğrusu, onlar bundan 
                        
önce de iyilik ve güzellik sergilemekteydiler.
. Gecenin pek azında uyumaktaydılar.
. Seher vakitlerinde af dilemekteydi onlar.
. İhtiyaç sahibi için, yoksul için bir hak vardı mallarında onların.
. Yeryüzünde ayetler vardır görürcesine bilenler için.
. Benliklerimizin içinde de. Hâlâ bakıp görmeyecek misiniz?
. Sizin, rızkınız da göktedir, tehdit edildiğiniz şey de.
. Göğün ve yerin Rabbine yemin olsun ki, o tıpkı sizin konuşabildiğiniz gibi kesin bir gerçektir.
. Geldi mi sana İbrahim'in ikram edilen konuklarının haberi?
. Hani, İbrahim'in yanına girmişlerdi de "Selam!" demişlerdi. İbrahim: "Selam! Tanınmayan bir topluluk bu." demişti.
. Hemen ailesinin yanına gitti; semiz bir dana getirdi.

. Danayı misafirlerin önüne sürdü. "Yemez misiniz?" dedi.
. O arada, içine bunlardan bir kuşku düştü. "Korkma!" dediler. Ve ona bilgin bir oğlan müjdelediler.
. Derken, karısı bir çığlık içinde döndü; yüzüne vurarak şöyle dedi: "Ben, doğurma yaşını geçmiş bir kocakarıyım!"
. Dediler ki: "Rabbin öyle buyurmuştur. 
Hüküm ve hikmet sahibi O'dur, en yisini bilen de O'dur.
. İbrahim sordu: "Amacınız ne, ey elçiler?"
. Dediler: "Biz, suçlulardan oluşan bir topluma gönderildik."
. "Üzerlerine çamurdan taş atalım diye."
. "Rabbin katında, sınır tanımazlar için işaretlenmiş taşlar."
. Orada, müminlerden kim varsa çıkardık.
. Artık orada, bir ev dışında, müslümanlardan/Allah'a teslim olanlardan hiç kimse bulamıyorduk.
. Acıklı azaptan korkanlar için orada bir işaret bıraktık;
. Mûsa'da da. Biz onu açık bir kanıtla Firavun'a gönderdik.
. O tüm gücüyle/tüm seçkin adamlarıyla 
birlikte yüz çevirdi ve şöyle dedi: "Bir büyücü yahut mecnun."
. Bunun üzerine, onu da ordusunu da yakalayıp suyun ortasına fırlattık. Kendi kendini kınayıp duruyordu.
. Âd kavminde de bir ibret var. Onlar üzerine, her şeyi yerinden söken rüzgârı göndermiştik.
. Üzerinden geçtiği her şeyi kül haline getirmeden bırakmıyordu.
. Semûd'da da bir ibret var. Onlara şöyle denmişti: "Bir vakte kadar yiyip içip eğlenin."
                  
. Daha sonra onlar, Rablerinin emrine 
kafa tuttular da gözleri baka baka yıldırım kendilerini yakaladı.
. Ne kalkıp kaçabildiler ne de kendilerine yardım eden oldu.
. Daha önce de Nûh kavmini batırmıştık. Çünkü onlar da doğruluktan ayrılmış bir topluluktu.
. Göğe gelince, onu biz ellerimizle 
kurduk. Hiç kuşkusuz, biz, genişleticileriz.
. Yeri de biz döşedik. Ne güzel döşeyicileriz!
. Herşeyden iki çift yarattık ki düşünüp anlayabilesiniz.
. O halde Allah'a kaçın/sığının! Ben size O'ndan gelmiş açıklayıcı bir uyarıcıyım.
. Allah'ın yanına başka bir ilah koymayın! Ben size O'ndan gelmiş açıklayıcı bir uyarıcıyım.
. İşte böyle! Onlardan önce herhangi bir resul geldiğinde, mutlaka şöyle dediler: "Ya büyücüdür ya deli."
. Bunu aralarında vasiyetleştiler mi? Hayır, azıp sapmış bir topluluk bunlar.
. Artık onlardan yüz çevir. Sen bu yüzden kınanmayacaksın.
. Hatırlat/öğüt ver; çünkü hatırlatıp öğüt vermek müminlere yarar sağlar.
. Ben, cinleri ve insanları bana ibadet etmeleri/benim için iş yapıp değer üretmeleri dışında bir şey için yaratmadım.
. Ben onlardan rızık istemiyorum. Beni yedirip doyurmalarını da istemiyorum.
. Hiç kuşkusuz, Allah Rezzâk'tır, bol bol 
rızık verir. Kuvvet sahibidir, Metîn'dir, güçlü ve dayanıklıdır.
. Şu bir gerçek ki, zulmedenlerin, tıpkı arkadaşlarının günahları gibi günahları vardır. O halde acele etmesinler.

. O vaat edildikleri günlerinden dolayı vay kâfirlerin haline!
   

  NOT: Bu bir davettir LÜTFEN KURAN OKUYUN. Başlangıç için iniş sırasına göre TÜRKÇE KURAN meali okumayı tercih edin. Ve lütfen okuduktan sonra okumayanlara davette bulunun.. TEŞEKKÜR EDERİM
                             

Hiç yorum yok: