60.. MÜMİN Suresi
Rahman Rahim ALLAH’ın Adıyla
. Ğafir'dir, günahı affedendir. Tövbeyi kabul
. Allah'ın ayetleri hakkında, küfre sapmış
. Onlardan önce Nûh kavmi yalanlamıştı.
Onlardan sonra gelen oymaklar da. Her ümmet kendilerine gelen elçiyi yakalasınlar diye uğraştı. Ve hakkı işlemez kılmak için yanlışı/tutarsızlığı esas alarak mücadele ettiler; nihayet onları yakaladım. Nasıl olmuştu azabım?!
. İşte böyle! Rabbinin, nankörlüğe sapanlar
. Arşı yüklenip taşıyanlar ve onun çevresindeki şuurlular Rablerinin hamdi ile
tespih ederler ve ona inanırlar. İman sahipleri için de şöyle af dilerler: "Rabbimiz! Sen her şeyi rahmet ve ilim halinde kuşattın. Tövbe edip senin yoluna uymuş olanları bağışla. Ve onları cehenem azabından koru!"
. "Ey Rabbimiz, onları kendilerine vaat
. "Koru onları kötülüklerden! O gün
. Küfre batmış olanlara şöyle haykırılır:
"Allah'ın öfkesi, sizin kendi benliklerinize öfkenizden elbette ki daha büyüktür. Hani, siz imana çağrılıyordunuz da inkâr ediyordunuz!"
. Dediler: "Rabbimiz! Bizi iki kez öldürdün,
. Bu halinizin sebebi şu: Allah'a, yalnız O'na çağrıldığınızda inkâr etmiştiniz. O'na ortak koşulduğunda ise iman ediyordunuz. Artık hüküm o en yüce, o en büyük olan Allah'ın...
. O O'dur ki size ayetlerini gösteriyor ve
. Kâfirler hoşlanmasa da siz, dini yalnız
. O gün onlar ortaya çıkarlar. Hiçbir şeyleri Allah'a gizli kalmaz. Kimindir bugün mülk/saltanat? O Vâhid ve Kahhâr
. Bugün her benlik kazandığıyla
. Onları, yaklaşan felaket günü hakkında uyar! Yürekler gırtlaklara dayanmıştır; yutkunurlar. Zalimlerin ne bir dostu vardır ne de sözü dinlenir bir şefaatçıları.
. O bilir gözlerin hain
. Allah, hak ile hükmeder! O'nun dışında
. Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki kendilerinden öncekilerin sonları nice
olmuş görsünler? Onlar, hem kuvvetçe hem de yeryüzündeki eserler bakımından bunlardan daha zorlu idiler. Ama Allah onları günahları yüzünden yakaladı. Ve Allah'a karşı bir koruyanları da olmadı.
. Sebep şuydu: Resulleri onlara açık-seçik mesajlar getirirdi de onlar inkâr ederlerdi. Sonunda Allah hepsini yakaladı. O çok güçlüdür, azabı da şiddetlidir.
. Sebep şuydu: Resulleri onlara açık-seçik mesajlar getirirdi de onlar inkâr ederlerdi. Sonunda Allah hepsini yakaladı. O çok güçlüdür, azabı da şiddetlidir.
. Yemin olsun, Mûsa'yı da ayetlerimizle ve apaçık bir kanıtla göndermiştik.
. Firavun'a, Hâmân'a ve Karun'a
. Firavun'a, Hâmân'a ve Karun'a
. Mûsa, katımızdan hakkı onlara getirince,
şöyle dediler: "Onunla beraber iman edenlerin erkek çocuklarını öldürün, kadınlarını hayata salın/kadınlarına uygunsuzca davranın/kadınlarının rahimlerini yoklayın!" Ama inkârcıların tuzağı hep boşa çıkmıştır.
. Firavun dedi ki: "Bırakın, şu Mûsa'yı öldüreyim de Rabbine yalvarsın. Çünkü onun, dininizi değiştirmesinden yahut yeryüzünde fesat çıkarmasından korkuyorum."
. Mûsa dedi: "Ben, hesap gününe
. Firavun hanedanından, imanını gizleyen bir adam şöyle konuştu: "Rabbim Allah'tır,
dediği için bir adamı öldürüyor musunuz? Üstelik size, Rabbinizden açık-seçik deliller de getirdi. Eğer yalancıysa yalancılığı kendi aleyhinedir. Eğer doğru sözlü ise size vaat ettiklerinden bir kısmı başınıza gelir. Kuşkusuz, Allah, haddi aşan yalancıları doğruya ulaştırmaz."
. "Ey toplumum, bugün bu toprakta,
birbirine destek veren insanlar olarak mülk ve yönetim sizin. Peki, karşımıza dikildiği zaman Allah'ın azabından bizi kim kurtaracak?" Firavun şöyle dedi: "Ben size kendi fikrimden başkasını göstermem. Ve ben, aydınlık/doğruluk yolundan başkasına da kılavuzlamam."
. İman etmiş olan bir adam dedi: "Ey
. Nûh kavminin, Âd'ın, Semûd'un ve onların
. "Bir gündür ki o, sırtınızı dönerek kaçmaya çalışırsınız fakat Allah'a karşı sizi koruyacak kimse olmaz. Allah'ın saptırdığının, yol göstereni yoktur."
. Yemin olsun, daha önce Yûsuf da size
. Yemin olsun, daha önce Yûsuf da size
açık-seçik mesajlar getirmişti de onun size getirdikleri hakkında hep kuşku duymuştunuz. Daha sonra o ölünce de şöyle demiştiniz: "Allah ondan sonra bir daha asla resul göndermez." Allah, sınır tanımaz kuşkucuları işte böyle saptırır.
. Kendilerine gelmiş bir kanıt olmaksızın Allah'ın ayetleri hakkında mücadele edenlerin durumu, hem Allah katında hem de inananların katında büyük bir öfke konusu olmuştur. Allah, tüm zorba, kibirli kalpler üzerine işte böyle mühür basıyor.
. Firavun dedi ki: "Ey Hâmân, sebeplere
. "Göklerin sebeplerine ulaşırsam, Mûsa'nın tanrısına, da ulaşırım. Ben onun yalancı biri olduğunu düşünüyorum." Firavun'a, yaptığı işin kötülüğü bu şekilde süslü gösterildi de yoldan saptırıldı. Firavun'un tuzağı hep kayıptadır.
. O iman eden kişi dedi ki: "Ey toplumum!
. O iman eden kişi dedi ki: "Ey toplumum!
. "Ey toplumum, şu iğreti dünya hayatı,
. "Kötü bir iş yapan, sadece yaptığı kadarıyla cezalandırılır. Erkek ve kadından mümin olarak iyi bir iş yapana gelince, işte böyleleri cennete girerler ve orada hesapsız bir biçimde rızıklandırılırlar."
. "Siz beni, Allah'a nankörlük etmeye ve hakkında hiçbir bilgim olmayan şeyi O'na ortak koşmaya çağırıyorsunuz. Bense
. "Sizin beni çağırdığınız şeye, ne dünyada ne de âhirette asla ve asla dua
edilemez/onun dünyada ve âhirette çağrı hakkı yoktur. Dönüşümüz-varışımız Allah'adır. Aşırılığa sapanlarsa ateş halkının ta kendileridir."
. "Size söylemekte olduklarımı yakında hatırlayacaksınız. Ben işimi Allah'a havale ediyorum. Allah, kullarını iyice görmektedir."
. Allah, o adamı ötekilerin kurdukları
. Allah, o adamı ötekilerin kurdukları
. Sabah-akşam, ateşe arz olunurlar.
. O vakit onlar ateş içinde çekişir dururlar. Horlanan takım, böbürlenen takıma şöyle
der: "Biz sizin uydularınız olmuştuk. Şimdi şu ateşin bir kısmını olsun bizden uzak tutabilir misiniz?"
. Böbürlenen takım şöyle konuşur: "Gerçek şu ki, hepimiz ateşin içindeyiz. Allah, kullar arasında hüküm vermiş."
. Ateştekiler, cehennem bekçilerine şöyle der: "Rabbinize yakarın da azabı bizden bir
. Ateştekiler, cehennem bekçilerine şöyle der: "Rabbinize yakarın da azabı bizden bir
. Bekçiler derler ki: "Resulleriniz size açık-seçik mesajlar getirmezler miydi?" Derler ki: "Elbette getirirlerdi!" Bekçiler: "O halde yalvarın durun; inkârcıların yakarışları çıkmazda kalıp gitmiştir." diye cevap verirler.
. Şu bir gerçek ki, biz, resullerimize ve
. Şu bir gerçek ki, biz, resullerimize ve
iman edenlere, hem dünya hayatında hem de tanıkların ayağa kalkacakları gün mutlaka yardım edeceğiz.
. O gün ileri sürdükleri özürleri, zalimlere yarar sağlamayacaktır. Lanet var onlar için ve yurtların en kötüsü onların.
. Yemin olsun ki,
. Yemin olsun ki,
. Akıl ve gönül sahipleri için bir yol gösterici, bir hatırlatıcıdır o.
. Öyleyse sabret! Kuşkun olmasın ki,
. Öyleyse sabret! Kuşkun olmasın ki,
. Kendilerine gelmiş hiçbir kanıt olmadan, Allah'ın ayetleri hakkında tartışıp duranlar var ya, onların göğüslerinde, asla ulaşamayacakları bir büyüklüğün kuruntusu vardır. Artık Allah'a sığın! O'dur Semî, O'dur Basîr.
. Göklerin ve yerin yaratılışı/yarattıkları, insanların yaratılışından/insanlar âleminden
. Körle gören, iman edip barışa/hayra
. O saat elbette gelecektir; kuşku yok
. Rabbiniz buyurmuştur ki: Dua edin bana, cevap vereyim size! Kibre saparak bana ibadetten uzaklaşanlar, aşağılanmış bir halde cehenneme gireceklerdir.
. Allah, içinde dinlenesiniz diye sizin için geceyi yarattı. Gündüzü de aydınlık kıldı. Şu bir gerçek ki, Allah, insanlara her halde
. İşte o Allah'tır sizin Rabbiniz! Her şeyin
. Allah odur ki, yeryüzünü sizin için
durulacak yer, göğü bir bina yaptı; sizi yaratıp donattı ve görünüşünüzü güzel yaptı, sizi temiz ve güzel nimetlerle rızıklandırdı. İşte bu Allah'tır sizin Rabbiniz! Âlemlerin Rabbi olan Allah ne kadar yücedir!
. Hayy O'dur! Tanrı yoktur O'ndan başka.
. De ki: "Ben, Rabbimden bana açık-seçik ayetler gelince, sizin, Allah'ın berisinden yakardıklarınıza kulluk etmekten yasaklandım. Ben, âlemlerin Rabbi'ne teslim olmakla emrolundum."
. O O'dur ki; sizi önce topraktan, sonra bir spermden, sonra bir
embriyodan yarattı. Sonra sizi bebek olarak annelerinizin karnından çıkarıyor, sonra güçlü çağınıza ulaşasınız ve nihayet ihtiyarlar olasınız diye sizi yaşatıyor. İçinizden bir kısmı daha önce vefat ettiriliyor. Tüm bunlar, belirlenen bir süreye ulaşasınız ve aklınızı işletesiniz diyedir.
. O O'dur ki, hem hayat veriyor hem
. Bakmadın mı Allah'ın ayetleri hakkında
. Kitap'ı ve resullerimiz aracılığıyla
. O zaman, boyunlarında bukağılar, zincirler, sürüklenecekler,
. Kaynar suyun içine. Sonra da ateşte yakılacaklar.
. Kaynar suyun içine. Sonra da ateşte yakılacaklar.
. Sonra onlara şöyle denecek: "Ortak koştuklarınız nerede?"
. "Allah'ın berisinden taptıklarınız nerede?" Diyecekler ki: "Bizden uzaklaşıp kayboldular. Doğrusu biz, daha önce hiçbir şeye yakarmıyormuşuz." Allah, inkâr edenleri işte böyle saptırır.
. "Allah'ın berisinden taptıklarınız nerede?" Diyecekler ki: "Bizden uzaklaşıp kayboldular. Doğrusu biz, daha önce hiçbir şeye yakarmıyormuşuz." Allah, inkâr edenleri işte böyle saptırır.
. Bütün bunlar, yeryüzünde haksız yere
sevinç şımarıklığına düşmeniz, kasılıp kabarmanız yüzündendir.
. Girin cehennemin kapılarından; uzun süre kalacaksınız içeride. Kibirlenenlerin barınağı ne de kötüymüş!
. Sen sabret! Çünkü Allah'ın vaadi haktır. Onları tehdit ettiğimiz şeyin bir kısmını belki sana gösteririz, belki de seni vefat ettiririz. Sonunda onlar bize döndürülecekler.
. Sen sabret! Çünkü Allah'ın vaadi haktır. Onları tehdit ettiğimiz şeyin bir kısmını belki sana gösteririz, belki de seni vefat ettiririz. Sonunda onlar bize döndürülecekler.
. Yemin olsun, biz senden önce de resuller gönderdik. Onların bir kısmının hayat ve hatırasını sana
anlattık, bir kısmının hayat ve hatırasından sana bahsetmedik. Hiçbir resulün, Allah'ın izni olmaksızın herhangi bir mucize getirmesi söz konusu olamaz. Allah'ın emri geldiğinde, hakla hükmedilir ve gerçeği hükümsüz kılmaya çalışanlar orada hüsrana uğrarlar.
. Bir kısmından binek edinesiniz, bir
. O hayvanlarda sizin için daha nice faydalar vardır. Onları binek yaparak, gönüllerinizdeki arzuya ulaşırsınız. Hem onlar üzerinde hem gemiler üzerinde taşınırsınız.
. Allah size ayetlerini gösteriyor. Allah'ın
. Allah size ayetlerini gösteriyor. Allah'ın
. Yeryüzünde dolaşıp da kendilerinden
öncekilerin sonu nice olmuş diye bakmıyorlar mı? Öncekiler bunlardan sayıca daha çok, kuvvetçe daha zorlu ve yeryüzündeki eserler bakımından daha üstün idiler. Ama kazanmış oldukları şeyler, kendilerine hiçbir yarar sağlamadı.
. Resulleri onlara açık-seçik beyyineler getirdiklerinde, onlar,
. Hışmımızı gördüklerinde, "Allah'a, yalnızca O'na inandık, O'na ortak koştuğumuz şeyleri inkâr ettik." dediler.
. Ne var ki, şiddetimizi gördüklerinde, ettikleri iman kendilerine yarar sağlamadı. Allah'ın, kulları hakkında işleyip duran yolu-yöntemidir bu. İnkârcılar orada hüsrana uğradılar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder