70..NAHL Suresi

 70..NAHL Suresi

 Rahman Rahim ALLAH’ın Adıyla
. Allah'ın emri geldi. Onunla yüz yüze gelmekte acele etmeyin. Tüm varlığın 
tespih ettiğidir o Allah. Arınmıştır onların şirk koştuklarından.
. Kullarından dilediğine melekleri, emrinden
olan Rûh ile şöyle diyerek indirir: "Gerçek şu: Benden başka ilah yok, o halde benden sakının!"
. Gökleri ve yeri hak olarak yarattı. 
Arınmıştır onların ortak tuttukları şeylerden.
. İnsanı bir spermden yarattı. Bir de 
bakmışsın insan, açıkça kafa tutan bir hasım oluvermiştir.
. Davarları da O yaratmıştır. Onlarda sizin 
için bir ısıtıcı-koruyucu ve nice nice yararlar vardır. Onlardan bazı şeyleri/onlardan bazılarını yersiniz.
. Bir güzellik de vardır onlarda sizin için: 
Sabah saldığınız sırada, akşam topladığınız sırada.
. Ve ağırlıklarınızı yüklenir, canlarınızın yarısını tüketmeden varamayacağınız beldelere kadar taşırlar. Hiç kuşkusuz, Rabbiniz gerçekten Raûf'tur, çok acıyıp 
esirger; Rahîm'dir, sınırsızca merhamet eder.
. Hem binesiniz diye hem de bir süs olarak 
atları, katırları, eşekleri de yarattı. Ve bilemeyeceğiniz daha neler yaratır O...
. Yolu doğrultup denge noktasını bulmak 
Allah'ın işidir. Ondan sapan da var. Allah dileseydi, sizi toptan hidayete erdirirdi.
. O sizin için gökten bir su indirdi; ondan 
bir içecek var. Kendisinden hayvanlarınıza yedirdiğiniz bir ağaç da ondan oluşmaktadır.
. O suyla sizin için ekin, zeytin, hurmalıklar, üzümler ve her çeşitten meyvalar bitirir.
Hiç 
kuşkusuz, bunda, derin derin düşünen bir toplum için gerçek bir mucize vardır.
. Geceyi, gündüzü, Güneş'i ve Ay'ı sizin emrinize vermiştir. Yıldızlar da O'nun emriyle bir hizmete boyun eğmiştir. Bütün bunlarda, aklını çalıştıran bir topluluk için elbette ibretler vardır.
. Ve sizin için yeryüzünde, çeşit çeşit renklerde başka şeylere de vücut vermiştir. 
Bütün bunlarda, düşünüp ibret alacak bir toplum için elbette bir mucize vardır.
. Ve O'dur ki, içinden taze bir et yemeniz ve kuşanacağınız bir süs çıkarmanız için denizi emrinize vermiştir. Gemileri onda yara yara gider görürsün. Böyle yapmıştır ki, O'nun kereminden nasip arayasınız ve şükredebilesiniz.
. Sizi çalkayıp sarsar diye yerküreye ağır dağlar, ırmaklar, yollar 
koydu. İyiye ve doğruya ulaşmanız umulmaktadır.
. Ve nice işaretler! Yıldızla da onlar, yol ve
yön doğrulturlar.
. Yaratan, yaratmayana benzer mi? Hiç düşünmüyor musunuz?
. Allah'ın nimetlerini saymaya kalkarsanız, onların sonunu getiremezsiniz. Allah, 
gerçekten Gafûr ve Rahîm'dir.
. Allah, sizin gizlediğinizi de açığa 
vurduğunuzu da bilir.
. Allah dışında yakardıklarınız hiçbir şey yaratamazlar; onların kendileri yaratılmaktadır.
. Hayat bulmaz ölülerdir onlar. Ne zaman diriltileceklerini bile bilmezler.
. Tanrınız bir tek tanrıdır. Böyle iken, âhirete
inanmayanlar, kibre saplandıkları için kalpleri inkârcı olmuştur.
. Hiç kuşkusuz Allah, onların sakladıklarını da açığa vurduklarını da biliyor. Hiç kuşkusuz, O, büyüklük taslayanları sevmiyor.
. Onlara, "Rabbiniz ne indirdi" dendiğinde 
şöyle dediler: "Öncekilerin masallarını."
. Şunun için ki, onlar, kıyamet günü kendi 
günahlarını tamamen yüklendikten başka, ilimsizlik yüzünden saptırdıkları kişilerin günahlarının bir kısmını da yüklenecekler. Bakın, ne kötü şey yükleniyorlar!
. Onlardan öncekiler tuzak kurmuşlardı. Bunun üzerine Allah, binalarına temellerinden çarpmış da üstlerindeki tavan tepelerine çökmüştü. Azap onlara hiç fark edemedikleri yerden gelmişti.
. Sonra, kıyamet günü onları rezil edecek ve diyecek: "Kendileri için kavga çıkarıp ayrılığa düştüğünüz ortaklarım nerede?" Kendilerine ilim verilmiş olanlar diyecekler ki: "Bugün rezillik ve kötülük, gerçeği inkâr edenleredir."
. Öz benliklerine zulmedip durdukları bir sırada, meleklerin vefat ettirdikleri kişiler şöyle diyerek teslim bayrağını çekerler: "Biz hiçbir kötülük yapmıyorduk." İş hiç de öyle değil. Allah, sizin yapmakta olduklarınızı çok iyi bilmektedir.
. Hadi, girin cehennem kapılarından; sürekli kalacaksınız orada. 
Gerçekten kötü yermiş kibre sapanların barınağı.
. Korunup sakınanlara, "Rabbiniz ne indirdi" dendiğinde şöyle dediler: "Hayır indirdi." Bu dünyada güzel düşünüp güzel davrananlara güzellik vardır. Âhiret yurdu elbette ki daha hayırlıdır. Gerçekten ne güzelmiş takva sahiplerinin yurdu!
. Adn cennetleri... Girecekler içlerine. Altlarından ırmaklar akacak. Orada 
diledikleri şey kendilerinin olacak. Allah, korunup sakınanları işte böyle ödüllendirir.
. Melekler, canlarını temiz insanlar olarak 
aldıklarına şöyle derler: "Selam size, yapıp 
ettiklerinize karşılık olarak girin cennete!"
. Neyi bekliyorlar? Kendilerine meleklerin gelmesini mi, yoksa Allah'ın emrinin gelmesini mi? Onlardan öncekiler de aynen böyle yapmışlardı. Allah onlara zulüm etmemişti. Tam aksine, onlar kendi kendilerine zulüm ediyorlardı.
. Sonunda, yapıp ettiklerinin kötülükleri 
başlarına musibet olmuş, alay edip durdukları şey kendilerini sarıvermiştir.
. Ortak koşanlar dediler ki: "Eğer Allah 
isteseydi biz de atalarımız da Allah dışında bir şeye kulluk/ibadet etmez, O'na rağmen hiçbir şeyi haram kılmazdık." Onlardan öncekiler de aynen böyle yaptılar. Resullere düşen, açık bir tebliğden başkası değildir.
. Yemin olsun, biz her ümmette şöyle tebliğ 
yapan bir resul görevlendirdik: "Allah'a kulluk/ibadet edin, tâğutttan kaçının. Sonra bunlardan kimine Allah kılavuzluk etti, kimine de sapıklık hak oldu. Şimdi, yeryüzünde gezip dolaşın da yalanlayanların sonu nasıl olmuş görün.
. Sen onların iyiye ve doğruya ulaşmalarını 
tutkuyla istesen de Allah, saptırdığına yol göstermez. Hiçbir yardımcıları da olmaz onların.
. Yeminlerinin tüm gücüyle, "Allah ölen 
kimseyi diriltmez!" diye Allah'a yemin 
ettiler. Hayır, öyle değil! Öleni diriltmek O'nun üzerinde hak bir vaattır, fakat insanların çokları bilmezler.
. Diriltecek ki, onlara, ihtilafa düştükleri şeyi açık-seçik göstersin ve küfre sapanlar kendilerinin yalancılar olduğunu bilsinler.
. Biz bir şeyi dilediğimizde, onun hakkında 
söyleyeceğimiz söz, "Ol!" demekten ibarettir; o hemen oluverir.
. Zulme uğratıldıktan sonra Allah uğrunda 
hicret edenlere biz, dünyada elbette güzelce mekân tutturacağız. Âhiretin ödülü mutlaka daha büyüktür. Bir bilselerdi!
. O Allah yolunda hicret edenler, sabrederler ve yalnız Rablerine tevekkül ederler.
. Biz senden önce de elçi olarak kendilerine
 vahyettiğimiz erkeklerden başkasını 
göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, zikir/Kur'an ehline sorun.
. Açık delillerle, kitaplarla gönderdik. Sana da bu zikiri/Kur'an'ı vahyettik ki, kendilerine indirileni insanlara açık-seçik bildiresin de derin derin düşünebilsinler.
. Kötülükleri yapmak için tuzak kuranlar, Allah'ın kendilerini yere geçirmeyeceğinden
yahut hiç fark edemeyecekleri bir yerden azabın kendilerine gelmeyeceğinden emin mi oldular?
. Yahut dönüp dolaşmaları sırasında kendilerini yakalamayacağından... Onlar buna engel de olamazlar.
. Yoksa kendilerini korkuta korkuta, sindire sindire yakalamayacağından emin midirler? 
Kuşkusuz ki, sizin Rabbiniz gerçekten Raûf'tur, Rahîm'dir.
. Bakıp görmediler mi, Allah'ın yarattığı 
şeylerin gölgeleri bile, sağ ve sollarından boyunları bükük bir halde, Allah için secdelere kapanarak dönüyor.
. Göklerdeki ve yerdeki canlı şeyler de melekler de yalnız Allah'a secde ederler ve hiç de büyüklük taslamazlar.
. Üstlerinde egemen olan Rablerinden ürperirler ve emredildikleri şeyi yaparlar.
. Allah buyurdu ki: "İki ilah edinmeyin; O sadece bir tek ilahtır. Yalnız benden korkun."
. Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. Din de sürekli olarak yalnız O'nundur. Hâlâ, Allah'tan başkasından mı sakınıyorsunuz!
. Sahip olduğunuz her nimet Allah'tandır. Sonra size bir 
zorluk/keder dokunduğu zaman yalnız O'na yakarırsınız.
. Sonra da zorluk ve kederi sizden kaldırdığında, içinizden bir zümre kendi Rablerine hemen ortak koşuverir,
. Kendilerine verdiklerimize nankörlük etsinler diye. Hadi, zevklenin/nimetlenin, yakında bileceksiniz.
. Tutuyor, kendilerine verdiğimiz rızıklardan, hiçbir şeyin farkında olmayanlara pay 
çıkarıyorlar. Allah'a yemin olsun ki, iftira edip durduğunuz şeylerden kesinlikle hesaba çekileceksiniz.
. Tutuyor, Allah'a kızları nispet 
ediyorlar. Hâşâ! O, bunlardan arınmıştır. İştah duydukları şeyler de kendilerinin mi?
. Onlardan birine kız çocuk müjdelendiğinde yüzü simsiyah 
kesilir. Öfkeden yutkunur da yutkunur o!
. Kendisine muştulana
nın utancından ötürü toplumdan gizlenir. Hakaret/eziklik üzere tutsun mu onu yoksa toprağın bağrına mı gömsün onu. Bakın ne kötü hüküm veriyorlar!
. Âhirete inanmayanlar için kötülük örneği 
var. En yüce örnekse Allah içindir. O'dur 
Azîz, O'dur Hakîm.
. Eğer Allah, insanları zulümlerine karşı 
cezalandırsaydı, yeryüzünde debelenen bir şey bırakmazdı. Ama öyle yapmıyor, onları belirli bir süreye kadar erteliyor. Süreleri geldiğinde ise ne bir saat geri kalırlar ne de öne geçebilirler.
. Kendilerinin bile çirkin bulacağı şeyleri Allah'a isnat ediyorlar. Dilleri de yalan düzüp donatıyor: En ileri güzellik onlarınmış! Kuşkusuz olan şu: Onlar için ateş vardır. Ve ona en önden gideceklerdir.
. Yemin olsun Allah'a ki, senden önceki ümmetlere de elçiler gönderdik de şeytan 
onlara amellerini süslü gösterdi. O, bugün de onların dostudur/ o gün de onların dostu idi. Onlar için acıklı bir azap var.
. Bu Kitap'ı sana yalnız şunun için indirdik: 
Hakkında ayrılığa düştükleri şeyi onlara iyice açıklayasın ve Kitap, iman eden bir topluluk için kılavuz ve rahmet olsun.
. Allah, gökten bir su indirdi de onunla, 
ölümünden sonra yeryüzüne hayat verdi. Kuşkusuz, bunda kulak verip dinleyen bir topluluk için mutlaka bir mucize vardır.
. Hayvanlarda da sizin için kesin bir ibret 
vardır. Size onların karınlarından, fışkı ile kan arasından halis bir süt içiriyoruz ki, içenlerin boğazlarından kayar gider.
. Hurmalıkların meyvalarından, üzümlerden 
de sarhoş edici bir içecek ve güzel bir rızık elde edersiniz. İşte bunda, aklını işleten bir topluluk için kesin bir mucize vardır.
. Rabbin, balarısına şöyle vahyetti: 
"Dağlardan evler edin, ağaçlardan ve insanların kurdukları çardaklardan da..."
. "Sonra, meyvaların her türünden ye de boyun bükerek Rabbinin yollarına koyul." Onun karıncıklarından, renkleri çeşit çeşit bir içecek çıkar ki, insanlar için onda şifa vardır. Derin derin düşünen bir topluluk için, bunda kesin bir mucize var.
. Allah sizi yarattı, sonra sizi vefat ettirecek.
 İçinizden bazıları, ömrün en basit ve düşük noktasına geri çevirilir ki, bir ilimden sonra 
hiçbir şey bilmez olsun. Allah Alîm'dir, Kadîr'dir.
. Allah, rızıkta kiminizi kiminize üstün kılmıştır. Fazla verilenler, rızıklarını ellerinin 
altındakilere aktarıp da hepsi onda eşit hale gelmiyor. Allah'ın nimetini mi inkâr ediyor bunlar?
. Allah size, kendi benliklerinizden eşler nasip etti. Eşlerinizden de sizin için oğullar ve torunlar oluşturdu. Ve sizleri güzel ve temiz nimetlerle rızıklandırdı. Şimdi bunlar, bâtıla mı inanıyorlar? Ve bunlar, evet bunlar, Allah'ın nimetine nankörlük mü ediyorlar?
. Allah'ı bırakıp da kendilerine, göklerden ve
yerden bir parçacık rızık veremeyen, buna güç yetiremeyen şeylere mi tapıyorlar?
. Artık Allah'a örnekler verip durmayın. 
Allah bilir, siz bilmezsiniz.
. Allah şöyle bir örnekleme yaptı: Hiçbir 
şeye gücü yetmeyen, başkasının eşyası durumunda bir kul/köle ile bizden bir güzel rızıkla rızıklandırdığımız ve ondan gizli-açık dağıtan bir kişi. Bunlar aynı olur mu?! Bütün övgüler Allah'adır ama onların çokları bilmiyorlar.
. Allah şöyle bir örnekleme
de yaptı: İki adam; birisi dilsiz; hiçbir şeye gücü yetmez, efendisi/yöneticisi üstüne sadece bir yük. Efendi onu nereye gönderse hiçbir hayır getiremez. Şimdi bu adam, dosdoğru bir yol üzerinde bulunup adaletle emreden kişi ile aynı olur mu?
. Göklerin ve yerin gaybı Allah'ındır. O saate/dünyanın sonuna ilişkin emirse bir 
göz açıp yummak gibi, hatta ondan da yakındır. Allah her şeye kadirdir.
. Allah sizi annelerinizin karınlarından 
çıkardı, hiçbir şey bilmiyordunuz; şükredebilesiniz diye size işitme gücü, gözler ve gönüller verdi.
. Gök boşluğunda, bir emre boyun eğdirilmiş olan kuşlara bakmadılar mı? 
Onları Allah'tan başkası tutmuyor. Bunda, inanan bir topluluk için elbette ki izler-işaretler vardır.
. Allah size, evlerinizden huzur ve sükûn 
yeri yaptı. Hayvan derilerinden size, gerek güç gününüzde gerek konduğunuz sırada rahatça taşıyacağınız evler yaptı. Ayrıca, hayvanların; yünlerinden, yapağılarından ve kıllarından belli bir süreye kadar kullanabileceğiniz giyimlikler, döşemelikler ve kullanım eşyası verdi.
. Allah, yarattıklarından sizin için gölgeler oluşturdu. Dağlardan sizin için sığınak evler yaptı. Sizin için, sıcaktan koruyacak elbiselerle savaşta koruyacak elbiseler de yaptı. İşte nimetini üzerinizde böyle tamamlıyor ki, O'na teslim olup esenliğe ulaşabilesiniz.
. Yine de yüz çevirirlerse artık sana düşen, açık bir tebliğden başka şey değildir.
. Allah'ın nimetini biliyorlar, sonra da onu 
inkâr ediyorlar. Çoğu nankördür bunların.
. Her ümmetten bir tanığı ortaya sürdüğümüz gün, küfre sapanlara ne izin 
verilir ne de özür dilemelerine imkân sağlanır.
. Zulme sapanlar azapla yüz yüze 
geldiklerinde, ne azapları hafifletilir ne de yüzlerine bakılır.
. Şirke sapanlar, ortak tuttuklarını 
gördüklerinde şöyle derler: "Rabbimiz, işte 
bunlar seni bırakıp da yalvarıp yakardığımız ortaklarımız." Bunun üzerine ortakları onlara şöyle söz dokundururlar: "Siz, yalancılarsınız, yalancılar!"
. O gün hepsi Allah huzurunda teslim bayrağı çekmiş, iftira aracı olarak kullandıklarının tümü onları ortada bırakıp kaybolmuştur.
. İnkâra sapıp Allah yolundan geri çevirenler var ya, bozgunculuk edip 
durmalarından ötürü onların azaplarına azap katmışızdır.
. Gün olur, her ümmet için kendi aleyhlerine kendi içlerinden bir tanık çıkarırız. Seni de şu insanlar hakkında tanık olarak getireceğiz. Sana bu Kitap'ı indirdik ki her şey için ayrıntılı bir açıklayıcı, bir kılavuz, bir rahmet, Müslümanlara da bir müjde ol
. Şu bir gerçek ki; Allah; adaleti, iyi ve güzel
 davranmayı, akrabaya vermeyi emreder. Tüm pisliklerden/edepsizliklerden, kötülükten, azgınlık-doymazlık ve kıskançlıktan yasaklar. Düşünüp ibret alırsınız ümidiyle size öğüt veriyor.
. Antlaşma yaptığınızda, Allah'a verdiğiniz
 söze vefa gösterin. Bağlayıp pekiştirdikten sonra yeminlerinizi bozmayın. Çünkü, kendinize Allah'ı kefil yapmış durumdasınız. Allah, yaptıklarınızı biliyor.
. Yeminleri bozmada, ipliğini kuvvetle
büktükten sonra bozup parçalayan karı gibi olmayın. Bir topluluk ötekinden daha zengin ve kalabalık çıktığı için yeminlerinizi aranızda bir hile aracı yapıyorsunuz. Allah sizi bununla imtihan ediyor; ihtilafa düştüğünüz şeyleri kıyamet günü size açık bir biçimde elbette gösterecektir.
. Allah dileseydi, elbette ki sizi bir tek ümmet yapardı. Ama O, dilediğini 
saptırıyor, dilediğini de iyiye ve güzele kılavuzluyor. Yapıp ettiklerinizden mutlaka sorgu-suale çekileceksiniz.
. Yeminlerinizi aranızda hile ve aldatma aracı yapmayın; aksi halde, ayak sağlam bastıktan sonra kayar ve Allah yolundan alıkoyduğunuz için acıyı tadarsınız. Üstelik büyük bir azaba da uğrarsınız.
. Allah'a verdiğiniz sözü basit bir ücret 
karşılığı satmayın. Eğer bilirseniz, Allah katında olan, sizin için daha hayırlıdır.
. Sizin yanınızdaki tükenir ama Allah'ın yanındaki sonsuza dek kalıcıdır. 
Sabredenlere ödüllerini biz, işleyip ürettiklerinin en güzeliyle mutlaka vereceğiz.
. Erkek yahut kadın, her kim inanmış olarak hayra ve barışa yönelik bir iş yaparsa, onu tertemiz bir hayatla yaşatırız. Ve böylelerinin ücretlerini, işleyip ürettiklerinin en güzelleriyle karşılarız.
. Kur'an'ı okuduğun zaman, o kovulup taşlanmış şeytandan 
Allah'a sığın!
. Şu bir gerçek ki şeytanın elinde, iman edip
yalnız Rablerine dayananlar aleyhine hiçbir sulta/hiçbir kanıt yoktur.
. Onun sultası, sadece onu dost edinenlerle Allah'a ortak koşanlar üstündedir.
. Biz bir ayeti, bir başka ayetin yerine
 koyduğumuzda -ki Allah neyi indirmekte olduğunu daha iyi bilir- şöyle derler: "Sen düpedüz bir iftiracısın." Hayır, öyle değil. Bunların çokları bilmiyorlar.
1. De ki: "İman edenleri güçlendirip kökleştirmek için ve Müslümanlara bir 
müjde ve kılavuz olarak, Ruhul-kudüs onu, senin Rabbinden indirdi.
. Yemin olsun ki, biz, onların, "Kur'an'ı ona bir insan öğretiyor" demekte olduklarını 
biliyoruz. Nispet etmeye uğraştıkları adamın dili yabancıdır. Oysaki bu, apaçık Arapça bir dildir.
. Allah'ın ayetlerine inanmayanlara Allah 
kılavuzluk etmez. Onlar için acıklı bir azap öngörülmüştür.
. Yalanı ancak, Allah'ın ayetlerine 
inanmayanlar uydururlar. Yalancılık edenler onların ta kendileridir.
. Her kim imanından sonra Allah'a küfür eder, kalbi iman ile yatışmış halde iken baskıyla zorlanan hariç olmak üzere, inkâra göğüs açarsa, böylelerinin üzerine Allah'tan bir gazap iner. Bunlar için büyük bir azap da öngörülmüştür.
. Bu böyledir, çünkü, onlar şu iğreti hayatı 
âhirete tercih etmişlerdir. Ve Allah, küfre sapanlar topluluğunu doğruya kılavuzlamaz.
. Bunlar, Allah'ın; kalpleri, kulakları ve gözleri üstüne mühür bastığı insanlardır. Gaflete saplananlar da bunların ta kendileridir.
. Hiç kuşkusuz, âhirette hüsrana uğrayacaklar da bunlardır.
. Kuşkusuz, Rabbin; işkenceye uğratıldıktan sonra hicret eden, ardından da cihat edip sabreden kişiler 
yanındadır. Bütün bunlardan sonra senin Rabbin elbette cömertçe affedecek, cömertçe merhamet edecektir!
. Gün olur, herkes kendi nefsi için mücadele
eder ve herkese, yaptığının karşılığı tam tamına ödenir; onlar asla zulme uğratılmazlar.
. Allah, şu ülkeyi/medeniyeti de örnek 
vermiştir: Güvenli, mutlu-huzurlu idi; rızkı her yandan bol bol gelirdi. Sonra onlar Allah'ın nimetlerine nankörlük ettiler de Allah kendilerine, sanayi olarak ürettikleri şeyler yüzünden açlık ve korku elbisesini/birlikteliğini/karmaşasını tattırdı.
. Yemin olsun ki, onlara içlerinden bir resul 
geldi de onu yalanladılar. Bunun üzerine, onlar zulümlerine devam edip dururken azap kendilerini yakaladı.
. Allah'ın sizi rızıklandırdığı şeylerden helal 
ve temiz olarak yiyin! Eğer yalnız O'na ibadet ediyorsanız, Allah'ın nimetlerine şükredin!
. O size ancak şunları haram kılmıştır: Ölü/hayvan/leş, kan, domuz eti, Allah'tan 
başkası adına kesilen hayvan. Bununla birlikte, zorda kalan, başkasının hakkına tecavüz etmemek, sınırı da aşmamak şartıyla bunlardan yerse, Allah bağışlayacak, merhamet edecektir.
. Yalan düzerek Allah'a iftira etmek için, 
dillerinizin uydurma nitelendirmeleriyle "Şu helaldir, şu da haramdır!" demeyin. Yalan düzerek Allah'a iftira edenler kurtulamazlar.
. Az bir nimetlenme ardından, acıklı bir azap var onlara.
. Sana anlattıklarımızı daha önce, 
Yahudilere haram kılmıştık. Biz onlara haksızlık etmedik; aksine, onlar kendi benliklerine zulmediyorlardı.
. Şu da var: Rabbin, bilgisizlik yüzünden 
kötülük işleyip de bunun ardından tövbe edip hallerini düzeltenler lehindedir. Sonra 
senin Rabbin gerçekten Gafûr ve Rahîm'dir.
. Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlı başına 
bir ümmet idi; bir hanîf olarak Allah'ın önünde eğiliyordu, müşriklerden değildi.
. O'nun nimetlerine şükrediyordu. Allah onu seçip yüceltti ve dosdoğru bir yola kılavuzladı.
. Dünyada ona güzellik verdik, âhirette de o mutlaka barışsever iyiler arasında yer alacaktır.
. Daha sonra sana şunu vahyettik: Bir hanîf 
olarak İbrahim'in milletine uy! O, müşriklerden değildi.
. Cumartesi tatili, sadece onda ihtilaf 
edenlere farz kılındı. Rabbin, tartışmakta oldukları şey hakkında, onlar arasında kıyamet günü hüküm verecektir.
. Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öğütle davet et ve onlarla, en güzel olan neyse o yolla mücadele et. Şüphe yok ki Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir. Ve O, gerçeğe kılavuzlananları da en iyi bilendir.
. Eğer ceza ile karşılık verecekseniz, ancak size yapılan kötülüğün türü ve miktarı ile karşılık verin. Eğer sabrederseniz, elbette ki bu, sabredenler için daha hayırlıdır.
. Sabret! Senin sabrın da Allah'ın yardımıyladır. Onlar için tasalanma! 
Kurmakta oldukları tuzaklar yüzünden de telaşlanma!
 
. Hiç kuşkusuz, Allah, sakınanlar ve güzel
düşünüp güzel iş yapanlarla beraberdir.

Not:ALLAH'ın insanların bilmesi gereken tüm bilgileri Kuran'da anlatmıştır.Okumaya başlarken iniş sırasına göre Arapça bilmiyorsanız Meali okuyun lütfen.Teşekkür ederim.



Hiç yorum yok: