Rahman Rahim ALLAH’ın Adıyla
. Yaklaştı insanlara hesapları! Ve onlar hâlâ
. Rablerinden kendilerine ulaşan, söze bürünmüş her yeni öğüt ve hatırlatmayı
. Kalpleri hep oyun ve oyalanmada. O zulüm sergileyenler, şu yolda bir fısıldaşmayı iyice koyulaştırdılar: "Bu adam, sizin gibi bir insandan başkası değil. Gözünüz baka baka büyüye mi gidiyorsunuz!"
. Dedi: "Rabbim, gökteki sözü de yerdeki
. Dedi: "Rabbim, gökteki sözü de yerdeki
. Şöyle de dediler: "Saçma sapan rüyalar
bunlar! Belki de uydurduğu bir yalandır. Belki de bir şairdir o. Hadi bir mucize getirsin bize, öncekilere gönderildiği gibi..."
. Onlardan önce yere batırdığımız hiçbir
. Senden önce de ancak kendilerine vahyettiğimiz erler gönderdik. Hadi, sorun zikir/Kur'an ehline, eğer bilmiyorsanız...
. Biz onları yemek yemez bir ceset olarak yaratmadık. Onlar sonsuza dek kalıcı da değillerdi.
. Sonra onlara verilen söze sadık kaldık da onları ve dilediklerimizi kurtardık. Ve
. Sonra onlara verilen söze sadık kaldık da onları ve dilediklerimizi kurtardık. Ve
. Yemin olsun, size bir Kitap gönderdik ki,
. Zulmetmiş nice kenti/medeniyeti biz kırıp
. Kaçmayın, içinde servet şımarıklığına düştüğünüz yere, meskenlerinize dönün ki, hesaba çekilebilesiniz.
. Dediler: "Eyvah bize! Biz gerçekten zalimlermişiz."
. Bu davaları sürüp giderken biz onları kökten biçiverdik, sönüp silindiler.
. Dediler: "Eyvah bize! Biz gerçekten zalimlermişiz."
. Bu davaları sürüp giderken biz onları kökten biçiverdik, sönüp silindiler.
. Eğer bir eğlence edinmek isteseydik onu kendi katımızdan edinirdik. Ama böyle yapanlar değildik/yapsaydık öyle yapardık.
. Hayır, biz hakkı, bâtılın üzerine fırlatırız da o, onun beynini parçalar. Bir de bakarsın o yok olup gitmiştir. Yakıştırdığınız niteliklerden ötürü yazıklar olsun size!
. Hayır, biz hakkı, bâtılın üzerine fırlatırız da o, onun beynini parçalar. Bir de bakarsın o yok olup gitmiştir. Yakıştırdığınız niteliklerden ötürü yazıklar olsun size!
. Göklerde ve yerde kim varsa O'na aittir. Ve O'nun katındakiler, O'na ibadet etmekten ne çekinirler ne de yorulurlar.
. Gece ve gündüz tespih ederler, bıkıp usanmazlar.
. Yoksa yerden bazı ilahlar edindiler de
. Yoksa yerden bazı ilahlar edindiler de
. Eğer yerde-gökte Allah'tan başka tanrılar olsaydı, o ikisi de mutlaka fesada uğrardı. Arşın Rabbi o Allah, onların nitelendirmelerinden yücedir, uzaktır.
. O, yaptığından hesaba çekilmez ama onlar
. O, yaptığından hesaba çekilmez ama onlar
. Yoksa O'nun dışında bazı ilahlar mı edindiler? De ki: "Susturucu delilinizi getirin! Benimle beraber olanların da benden öncekilerin de Zikir'i budur. Ne yazık ki onların çokları hakkı bilmezler; bu yüzden de yüz çevirirler."
. Senden önce hiçbir resul göndermedik ki ona şöyle vahyetmiş olmayalım: "Gerçek
. Senden önce hiçbir resul göndermedik ki ona şöyle vahyetmiş olmayalım: "Gerçek
. "Rahman çocuk edindi" dediler. Hâşâ,
bundan arınmıştır O! Onlar, lütuflandırılmış kullardır.
. Onlar O'nun sözünün önüne geçmezler; onlar yalnız O'nun emriyle iş yaparlar.
. O, onların önlerindekini de arkalarındakini de bilir. Onlar, O'nun hoşnutluk verdiklerinden başkasına da şefaat etmezler. Ve onlar O'nun korkusundan titrerler.
. O, onların önlerindekini de arkalarındakini de bilir. Onlar, O'nun hoşnutluk verdiklerinden başkasına da şefaat etmezler. Ve onlar O'nun korkusundan titrerler.
. İçlerinden her kim, "Ben O'nun berisinden/alt mertebesinden bir ilahım!"
. O küfre sapanlar görmediler mi ki gökler
. Yerküreye, onları çalkalamasın diye bir
. Göğü, korunmuş bir tavan yaptık. Ama
. O O'dur ki, geceyi, gündüzü, Güneş'i ve
. Senden önce hiçbir insana ölümsüzlük
. Her canlı, ölümü tadacaktır. Biz bir imtihan
. O küfredenler seni gördüklerinde, seni şu şekilde alaya almaktan başka bir şey yapmazlar: "İlahlarınızı diline dolayan bu mu?" Ama Rahman'ın zikrini/Kur'an'ı bizzat onlar örtüp inkâr ediyorlar.
. İnsan, aceleden yaratılmıştır. Ayetlerimi size
. Diyorlar ki: "Eğer doğru sözlüler iseniz bu vaat ne zaman?"
. O inkâr edenler, ne yüzlerinden ne sırtlarından azabı uzak tutamayacakları ve hiçbir yardım da göremeyecekleri zamanı bir bilselerdi!
. Doğrusu şu ki, o onlara ansızın gelecekde
. Doğrusu şu ki, o onlara ansızın gelecekde
onları şaşkınlıktan donduracak. Artık ne onu geri çevirmeye güçleri yetecek ne de yüzlerine bakılacak.
. Yemin olsun, senden önceki resullerle de
. De ki: "Sizi gece ve gündüz Rahman'dan
. Yoksa onların; kendilerini bize karşı siperleyecek tanrıları mı var? Ne
. Gerçek şu ki, biz onları ve atalarını, ömür kendilerine uzun gelecek kadar
nimetlendirdik. Hâlâ görmüyorlar mı ki, biz yerküreye geliyor, onu uçlarından eksiltiyoruz. Galip gelenler onlar mı?
. Rabbinin azabından onlara bir esinti dokunsa, yemin olsun şöyle diyecekler: "Vay bizlere, biz zalimlermişiz!"
. Kıyamet günü için adalet terazilerini kuracağız/adaleti terazilere koyacağız. Hiç kimseye zere kadar zulüm edilmeyecek. Hardal tanesi kadar bir şey olsa onu ortaya getiririz. Hesapçılar olarak biz yeteriz!
. Kıyamet günü için adalet terazilerini kuracağız/adaleti terazilere koyacağız. Hiç kimseye zere kadar zulüm edilmeyecek. Hardal tanesi kadar bir şey olsa onu ortaya getiririz. Hesapçılar olarak biz yeteriz!
. Yemin olsun, biz, Mûsa'ya ve Hârun'a hak
. O korunanlar ki, hiç görmeden Rablerinden korkarlar. Kıyamet saatinden de ürperirler onlar.
. Bu, bereketli bir Zikir'dir ki, onu indirdik. Yoksa siz onu
. Bu, bereketli bir Zikir'dir ki, onu indirdik. Yoksa siz onu
. Yemin olsun, İbrahim'e daha önceden,
. Babasına ve toplumuna şöyle demişti: "Şu
. Dediler: "Atalarımızı onlara kulluk/ibadet eder bulduk."
. Dedi: "Vallahi, siz de atalarınız da açık bir sapıklık içine düşmüşsünüz."
. Dediler: "Sen gerçeği mi getirdin yoksa oynayıp eğlenenlerden biri misin?"
. Dedi: "Hiç de değil! Sizin Rabbiniz, göklerin ve yerin Rabbidir ki, onları
. Dedi: "Vallahi, siz de atalarınız da açık bir sapıklık içine düşmüşsünüz."
. Dediler: "Sen gerçeği mi getirdin yoksa oynayıp eğlenenlerden biri misin?"
. Dedi: "Hiç de değil! Sizin Rabbiniz, göklerin ve yerin Rabbidir ki, onları
. Sonunda onları parça parça etti. Yalnız en büyüklerini bıraktı ki, dönüp ona başvurabilsinler.
. Dediler: "Tanrılarımıza
. Dediler: "Tanrılarımıza
. Dediler: "Onları diline dolayan bir genç duymuştuk. Kendisine 'İbrahim' deniyor."
. Dediler: "Halkın gözleri önüne getirin onu ki, açıkça görebilsinler."
. Dediler: "Tanrılarımıza bunu sen mi yaptın, ey İbrahim?"
. Dedi: "Hayır, ben değil. Şu büyükleri
. Dediler: "Halkın gözleri önüne getirin onu ki, açıkça görebilsinler."
. Dediler: "Tanrılarımıza bunu sen mi yaptın, ey İbrahim?"
. Dedi: "Hayır, ben değil. Şu büyükleri
. Bunun üzerine kendi benliklerine döndüler de şöyle dediler: "Siz, zalimlerin ta kendilerisiniz."
. Sonra, yine kendi kafalarına döndürüldüler: "Vallahi, sen de bilirsin ki, bunlar konuşamazlar."
. İbrahim dedi: "Siz, Allah'ın berisinden, size hiçbir şekilde yarar sağlamayan, zarar
. Sonra, yine kendi kafalarına döndürüldüler: "Vallahi, sen de bilirsin ki, bunlar konuşamazlar."
. İbrahim dedi: "Siz, Allah'ın berisinden, size hiçbir şekilde yarar sağlamayan, zarar
veremeyen şeylere mi tapıyorsunuz?"
. "Yazıklar olsun size ve Allah'ın berisinden
. "Yazıklar olsun size ve Allah'ın berisinden
taptıklarınıza! Siz hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?"
. Dediler: "Yakın bunu! Eğer bir şey
. Dediler: "Yakın bunu! Eğer bir şey
yapacak kişilerseniz, ilahlarınıza yardım edin."
. Biz de şöyle dedik: "Ey ateş, İbrahim'e bir serinlik ol, bir selam ol!"
. Ona tuzak kurmak istediler de biz onları hüsranın en beterine uğrayanlar yaptık.
. Biz onu da Lût'u da kurtarıp içinde
. Biz de şöyle dedik: "Ey ateş, İbrahim'e bir serinlik ol, bir selam ol!"
. Ona tuzak kurmak istediler de biz onları hüsranın en beterine uğrayanlar yaptık.
. Biz onu da Lût'u da kurtarıp içinde
. Ona İshak'ı bağışladık, ayrıca Yakub'u da hediye ettik. Hepsini hak ve barış için çalışan insanlar yaptık.
. Onları, bizim buyruğumuzla yol alan önderler yaptık. Onlara iyilikler yapmayı, duayı/namazı yerine getirmeyi, zekât vermeyi vahyettik. Onlar, yalnız bize kulluk ediyorlardı.
. Lût'a da hükümranlık ve ilim verdik. Onu, pislikler üretip duran bir kentten kurtardık. O kent halkı yoldan çıkmış kötü bir kavimdi.
. Lût'a da hükümranlık ve ilim verdik. Onu, pislikler üretip duran bir kentten kurtardık. O kent halkı yoldan çıkmış kötü bir kavimdi.
. Onu rahmetimizin içine soktuk. O, hak ve barış için çalışanlardandı.
. Nûh'a gelince, o da daha önce bize
. Nûh'a gelince, o da daha önce bize
. Ona, ayetlerimizi yalanlayan topluluğa karşı yardım ettik. Kötülüğün toplumuydu onlar. Hepsini birden batırıp boğduk.
. Ve Dâvûd ile Süleyman... Hani, halkın davarının yayıldığı ekinler hakkında hüküm
. Ve Dâvûd ile Süleyman... Hani, halkın davarının yayıldığı ekinler hakkında hüküm
. Onu Süleyman'a derhal kavrattık. Her birine hükümdarlık ve bilgi verdik. Dâvûd'a dağları boyun eğdirdik. Kuşlarla beraber tespih ediyorlardı. Yapmak isteyince yapanlarız biz!
. Ona, sizi sizin şiddetinizden koruyacak
. Ona, sizi sizin şiddetinizden koruyacak
. Ve Süleyman'a kasırgayı boyun eğdirdik.
. Kendisi için dalgıçlık eden, daha başka iş de yapan bazı şeytanları da onun emrine verdik. Biz onları koruyup gözetiyorduk.
. Ve Eyyûb... Rabbine şöyle yakarmıştı:
. Ve Eyyûb... Rabbine şöyle yakarmıştı:
. Hemen cevap verdik ona, kendisindeki derdi kaldırdık. Tarafımızdan bir rahmet ve ibadet edenler için bir hatırlatma olarak, ona ailesini ve beraberinde, benzerlerini de verdik.
. İsmail, İdris, Zülkifl, hepsi sabredenlerdendi.
. Hepsini rahmetimize soktuk. Onlar hak ve barış için çalışanlardandı.
. İsmail, İdris, Zülkifl, hepsi sabredenlerdendi.
. Hepsini rahmetimize soktuk. Onlar hak ve barış için çalışanlardandı.
. Ve Zünnûn. Hani, kızarak gitmişti de ona
asla güç yetiremeyeceğimizi/ölçüyü kendisine uygulamayacağımızı sanmıştı. Sonra, karanlıkların bağrında şöyle yakardı: "Senden başka ilah yok, tespih ederim seni! Kuşkusuz, ben zalimlerden oldum."
. Hemen imdadına yetiştik. Gamdan kurtardık onu. İnananları işte böyle kurtarırız biz!
. Ve Zekeriyya. Hani, Rabbine yakarmıştı:
. Ve Zekeriyya. Hani, Rabbine yakarmıştı:
bırakma! Sen, Vâris olanların/mirasçıların en hayırlısısın!"
. Kendisine hemen cevap vermiş. Yahya'yı ona hediye etmiş, karısını kendisi için doğurmaya elverişli hale getirmiştik. Onlar, hayırlarda yarışırlar, umarak ve korkarak bize yalvarırlardı. Onlar, bize ürpererek saygı gösterirlerdi.
. Kendisine hemen cevap vermiş. Yahya'yı ona hediye etmiş, karısını kendisi için doğurmaya elverişli hale getirmiştik. Onlar, hayırlarda yarışırlar, umarak ve korkarak bize yalvarırlardı. Onlar, bize ürpererek saygı gösterirlerdi.
. Ve o, cinsiyet organını/ırzını titizlikle
. İşte şu sizin ümmetiniz bir tek ümmettir. Ben de Rabbinizim. O halde bana ibadet edin.
. İşlerini aralarında parçaladılar. Hepsi bize dönecekler.
. Kim inanmış olarak hayra ve barışa yönelik işlerden bir şey yaparsa, onun gayretine nankörlük edilmez.
. İşlerini aralarında parçaladılar. Hepsi bize dönecekler.
. Kim inanmış olarak hayra ve barışa yönelik işlerden bir şey yaparsa, onun gayretine nankörlük edilmez.
. Helâk ettiğimiz bir kente/medeniyete
. Ye'cûc ve Me'cûc'ün önü açıldığı zaman
. Hak olan vaat yaklaşmıştır. İnkâr edenlerin gözleri birden donup kalmıştır. "Vay başımıza! Biz bundan gafil bulunuyorduk. Hayır, biz zalimlerdik!" derler.
. Siz ve Allah'ın berisinden, kulluk/kölelik
. Siz ve Allah'ın berisinden, kulluk/kölelik
. Eğer onlar ilah olsalardı, oraya girmezlerdi. Oysaki, hepsi orada uzun süre kalacaklardır.
. Onlar için orada derin bir iç çekiş var. Ve onlar orada hiçbir şey işitmezler.
. Tarafımızdan kendilerine güzellik
. Onlar için orada derin bir iç çekiş var. Ve onlar orada hiçbir şey işitmezler.
. Tarafımızdan kendilerine güzellik
. Onun uğultusunu duymazlar. Onlar, gönüllerinin istediği şeyler içinde sürekli yaşayacaklardır.
. O en büyük korku onları tasalandırmaz. Melekler onları şöyle karşılarlar: "Bu size o vaat edilen gününüzdür!"
. Gün olur, göğü, yazı tomarlarını dürer gibi düreriz. İlk yaratılışta başladığımız gibi onu
. O en büyük korku onları tasalandırmaz. Melekler onları şöyle karşılarlar: "Bu size o vaat edilen gününüzdür!"
. Gün olur, göğü, yazı tomarlarını dürer gibi düreriz. İlk yaratılışta başladığımız gibi onu
. Yemin olsun, zikirden sonra Zebur'da şunu yazmıştık: Yeryüzüne benim iyilik ve barış seven kullarım vâris olacaktır.
. Kuşkusuz, bunda, ibadet eden/iş yapıp değer üreten bir topluluk için kesin bir tebliğ vardır.
. Ve biz seni ancak âlemlere bir
. Ve biz seni ancak âlemlere bir
merhamet/bir sevgi olman dışında bir şey için göndermedik.
. De ki: "Bana şu vahyediliyor: "Tanrınız ancak bir tek tanrıdır. Peki, siz, müslümanlar/Allah'a teslim olanlar mısınız?"
. Eğer yüz çevirirlerse de ki: "Hepinize aynı şekilde, aynı düzeyde açıkladım. Artık
. De ki: "Bana şu vahyediliyor: "Tanrınız ancak bir tek tanrıdır. Peki, siz, müslümanlar/Allah'a teslim olanlar mısınız?"
. Eğer yüz çevirirlerse de ki: "Hepinize aynı şekilde, aynı düzeyde açıkladım. Artık
. Kuşkusuz O, sözün açığa vurulanını da bilir; saklamakta olduklarımızı da bilir.
. Bilmiyorum, belki de o, sizin için bir fitnedir. Belirli bir süreye kadar bir nimetlendirmedir.
. Bilmiyorum, belki de o, sizin için bir fitnedir. Belirli bir süreye kadar bir nimetlendirmedir.
. Resul şöyle yakardı: "Rabbim, hak ile hükmet! Bizim Rabbimiz Rahman'dır. Sizin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder