63.. ZUHRUF Suresi
. Hâ, Mîm!
. Biz onu akıl erdiresiniz diye Arapça bir Kur'an yaptık.
. Ve o, bizim katımızdaki ana Kitap'ta çok yüce, çok hikmetlidir.
5. Siz, haddi aşanlardan/zulme sapanlardan oluşan bir toplumsunuz diye, o
. Ve o, bizim katımızdaki ana Kitap'ta çok yüce, çok hikmetlidir.
5. Siz, haddi aşanlardan/zulme sapanlardan oluşan bir toplumsunuz diye, o
. Biz, öncekiler için de nice peygamberler gönderdik.
. Onlara bir peygamber geldiğinde
mutlaka onunla alay ediyorlardı.
. Biz, gücü-kuvveti onlardan daha üstün olanları da helâk etmişizdir. Öncekilerin örneği geçti.
. Yemin olsun, eğer onlara, "Gökleri
. Biz, gücü-kuvveti onlardan daha üstün olanları da helâk etmişizdir. Öncekilerin örneği geçti.
. Yemin olsun, eğer onlara, "Gökleri
. O, yerküreyi size bir beşik yaptı. Ve
. Gökten bir ölçüye bağlı olarak/bir
kaderle su indirmiştir O. O suyla biz ölü bir beldeyi hayata kavuşturduk. İşte siz de böyle çıkarılacaksınız.
. Tüm çiftleri de yaratan O'dur. Ve O, sizin için gemilerden ve
. Ki onların sırtlarına kurulasınız, sonra oraya kurulduğunuzda,
Rabbinizin nimetini hatırlaya da şöyle diyesiniz: "Adı ve kudreti yücedir bunu bizim emrimize verenin! Yoksa biz bunu kendimize yanaştıramazdık."
. "Ve gerçekten biz, halden hale
geçerek Rabbimize mutlaka döneceğiz."
. Kullarından O'na bir pay çıkardılar/bir parça isnat ettiler. Hiç kuşkusuz, insan apaçık bir nankördür.
. Yoksa Allah, yarattıklarından kızları kendine ayırdı da oğullarla seçkinleşmeyi
. Onlardan biri, Rahman'a benzer gösterdiği/Rahman'a isnat ettiği kız evlatla müjdelendiğinde, yüzü simsiyah kesilir de öfkeden yutkunur durur.
. Süs içinde yetiştirilen, fakat çekişme ve savaşta yetersiz kalanı, öyle mi?
. Rahman'ın kulları olan melekleri,
. Süs içinde yetiştirilen, fakat çekişme ve savaşta yetersiz kalanı, öyle mi?
. Rahman'ın kulları olan melekleri,
dişiler saydılar. Onların yaratılışına tanık mıydılar? Tanıklıkları yazılacak ve sorguya çekilecekler.
. Bir de dediler ki: "Rahman dileseydi, onlara tapınmazdık." Bu
. Yoksa onlara bundan önce bir kitap verdik de ona mı yapışmaktadırlar?
. Hayır, sadece şunu söylemişlerdir: "Biz atalarımızı bir ümmet/bir din üzerinde bulduk; onların eserlerini izleyerek biz de doğruya ve güzele varacağız."
. İşte böyle! Senden önce de hangi
. Hayır, sadece şunu söylemişlerdir: "Biz atalarımızı bir ümmet/bir din üzerinde bulduk; onların eserlerini izleyerek biz de doğruya ve güzele varacağız."
. İşte böyle! Senden önce de hangi
kente bir uyarıcı göndermişsek oranın servetle şımarmış kodamanları mutlaka şöyle demişlerdir: "Biz atalarımızı bir ümmet/bir din üzerinde bulduk; onların eserlerine uyarak yol alacağız."
. Uyarıcı dedi: "Peki, ben size,
atalarınızı üzerinde bulduğunuz şeyden daha iyi yol göstereni getirmiş olsam da mı?" Dediler: "Doğrusu, biz seninle gönderilen şeyi tanımıyoruz."
. Bunun üzerine onlardan öc aldık. Bir bak, nice olmuştur o yalanlayanların sonu!
. Bir zaman İbrahim, babasına ve
. Bir zaman İbrahim, babasına ve
toplumuna şöyle demişti: "Ben, sizin taptıklarınızdan uzağım."
. "Yalnız beni yaratana kulluk ederim. Bana, O kılavuzluk edecektir."
. O, sözünü, kendinden sonra
. "Yalnız beni yaratana kulluk ederim. Bana, O kılavuzluk edecektir."
. O, sözünü, kendinden sonra
yaşayacak bir mesaj yaptı ki, insanlar hakka dönebilsinler.
. Ben, şunlar ve atalarını, kendilerine
. Ben, şunlar ve atalarını, kendilerine
. Ne var ki, hak kendilerine geldiğinde şöyle dediler: "Bu bir büyü, biz bunu inkâr ediyoruz!"
. Ve dediler: "Şu Kur'an, iki kent içinden büyük bir adama indirilmeli değil miydi?"
. Rabbinin rahmetini onlar mı bölüştürüyorlar? Dünya hayatında
. Ve dediler: "Şu Kur'an, iki kent içinden büyük bir adama indirilmeli değil miydi?"
. Rabbinin rahmetini onlar mı bölüştürüyorlar? Dünya hayatında
onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık. Ve onların kimini kimine derecelerle üstün kıldık ki, bazısı bazısını tutup çalıştırsın. Rabbinin rahmeti, onların derleyip topladıklarından daha hayırlıdır.
. İnsanlar bir tek ümmet haline gelmeyecek olsalardı, o Rahman'a nankörlük edenlerin evlerine gümüşten tavanlar çatar, sırtlarına binip yükselecekleri merdivenler/asansör
ler yapardık.
. Her yanda süsler oluştururduk. İşte bütün bunlar, şu iğreti dünya hayatının nimetidir. Rabbinin katındaki âhiret ise takva sahipleri içindir.
. Kim Rahman'ın Zikri'ni görmezlikten gelip ondan uzaklaşırsa biz ona bir şeytanı musallat ederiz de o ona can yoldaşı olur.
. Kim Rahman'ın Zikri'ni görmezlikten gelip ondan uzaklaşırsa biz ona bir şeytanı musallat ederiz de o ona can yoldaşı olur.
. Bu şeytanlar onları yoldan saptırırlar. Onlarsa
. Sonunda bize geldiğinde, şeytan,
yoldaşına şöyle der: "Keşke aramızda iki doğu arası kadar uzaklık olsaydı. Ne kötü yoldaşmışsın sen!"
. Bugün hiçbir şey işinize yaramayacaktır. Çünkü zulme sapmışsınız. Azapta ortaklık kuracaksınız.
. Sen şimdi sağırlara söz mü
. Sen şimdi sağırlara söz mü
. Ya biz, seni alıp götürdükten sonra onlardan öc alırız;
. Yahut da onlara yönelttiğimiz tehdidi sana gösteririz. Biz onlarla başa çıkacak güçteyiz.
. Sen, sana vahyedilene sımsıkı sarıl!
. Yahut da onlara yönelttiğimiz tehdidi sana gösteririz. Biz onlarla başa çıkacak güçteyiz.
. Sen, sana vahyedilene sımsıkı sarıl!
. Gerçek şu: Bu Kur'an sana ve toplumuna elbette ki bir hatırlatıcı/bir düşündürücü/bir şeref/bir öğüttür. Bundan sorumlu tutulacaksınız.
. Senden önce gönderdiğimiz
. Senden önce gönderdiğimiz
. Yemin olsun, Mûsa'yı ayetlerimizle Firavun'a ve onun üst düzey adamlarına gönderdik de onlara dedi ki: "Ben âlemlerin Rabbi'nin resulüyüm."
. Onlara gösterir olduğumuz her ayet-alâmet, kızkardeşi ayet-alâmetten mutlaka daha büyüktür. Belki dönerler diye onları azapla da yakalamışızdır.
. Dediler ki: "Ey büyücü! Sana
. Dediler ki: "Ey büyücü! Sana
. Fakat kendilerinden azabı kaldırdığımızda hemen yan çizmeye başladılar.
. Firavun, toplumu içinde haykırıp
. Firavun, toplumu içinde haykırıp
şöyle dedi: "Ey toplumum! Mısır'ın mülk ve yönetimi benim değil mi? İşte şu nehirler benim altımdan akıyor. Görmüyor musunuz?"
. "Yoksa ben şu zavallı, şu meramını anlatamayacak adamdan hayırlı değil miyim?"
. "Ona altın bilezikler atılmalı,
. "Ona altın bilezikler atılmalı,
. İşte toplumunu böyle küçümsedi, onlar da ona itaat ettiler. Çünkü onlar yoldan sapmış bir toplum idiler.
. Onlar bizi bu şekilde öfkelendirince, biz de onlardan öc aldık; hepsini suya gömüverdik.
. Onlar bizi bu şekilde öfkelendirince, biz de onlardan öc aldık; hepsini suya gömüverdik.
. Onları, sonra gelecekler için eski bir örnek yaptık.
. Meryem'in oğlu, bir örnek olarak
. Dediler ki: "Bizim tanrılarımız mı hayırlı, o mu?" Bunu sana sadece çekişme olsun diye örnek verdiler. Çekişmeyi seven bir toplumdur onlar.
. Meryem'in oğlu, kendisine nimet
. Meryem'in oğlu, kendisine nimet
verdiğimiz ve İsrailoğullarına örnek yaptığımız bir kuldu.
. Eğer dileseydik, içinizden,
. Eğer dileseydik, içinizden,
. Hiç kuşkusuz o, kıyamet saati için bir bilgidir. O halde sakın o saat hakkında şüpheye düşmeyin; bana uyun. Dosdoğru yol budur.
. Sakın şeytan sizi geri çevirmesin.
. İsa, açık-seçik kanıtlarla geldiğinde
şöyle demişti: "Ben size hikmet getirdim ve tartışıp durduğunuz şeylerin bir kısmını size açıklayayım diye geldim. O halde, Allah'tan sakının ve bana itaat edin!"
. "Kuşkusuz, Allah hem benim Rabbimdir hem sizin Rabbinizdir. O halde O'na ibadet edin! İşte bu, dosdoğru bir yoldur."
. Böyle iken, aralarından çıkan hizipler ihtilafa düştüler. Korkunç bir
. Böyle iken, aralarından çıkan hizipler ihtilafa düştüler. Korkunç bir
. Hiç farkında olmadıkları bir sırada
. Ey kullarım! Bugün size korku yok; sizler tasalanmayacaksınız da!
. Onlar, ayetlerimize iman edip Allah'a teslim olanlar haline
. Onlar, ayetlerimize iman edip Allah'a teslim olanlar haline
. Cennete girin! Siz ve eşleriniz ikramlarla ağırlanacaksınız.
. Çevrelerinde altın tepsiler, kadehler dolaştırılır. Orada, nefislerin arzu duyacağı, gözlerin zevkleneceği her şey vardır. Ve siz orada sürekli kalacaksınız.
. İşte size, yapıp ettiklerinize karşılık mirasçı kılındığınız cennet!
. Orada sizin için pek çok meyve var. Onlardan yiyeceksiniz.
. Suçlular ise cehennem azabının içinde uzun süre sürekli
. Çevrelerinde altın tepsiler, kadehler dolaştırılır. Orada, nefislerin arzu duyacağı, gözlerin zevkleneceği her şey vardır. Ve siz orada sürekli kalacaksınız.
. İşte size, yapıp ettiklerinize karşılık mirasçı kılındığınız cennet!
. Orada sizin için pek çok meyve var. Onlardan yiyeceksiniz.
. Suçlular ise cehennem azabının içinde uzun süre sürekli
. Azapları hafifletilmeyecektir; onun içinde ümitsiz kalacaklardır.
. Biz onlara zulmetmedik; onlar zalimlerin ta kendileriydi.
. Şöyle seslenecekler: "Ey Mâlik! Rabbin işimizi bitiriversin." O şöyle diyecek: "Bekleyeceksiniz!"
. Yemin olsun, size hakkı getirdik ama çoğunuz haktan
. Biz onlara zulmetmedik; onlar zalimlerin ta kendileriydi.
. Şöyle seslenecekler: "Ey Mâlik! Rabbin işimizi bitiriversin." O şöyle diyecek: "Bekleyeceksiniz!"
. Yemin olsun, size hakkı getirdik ama çoğunuz haktan
. Yoksa bir iş ve oluşta kesin karara mı vardılar? Kuşkusuz, biz de kesin kararlıyız.
. Yoksa onların sırlarını, fısıltılarını duymadığımızı mı sanıyorlar? Hayır, öyle değil; elçilerimiz yanlarında yazıp duruyorlar.
. De ki: "Eğer Rahman'ın bir çocuğu
. Yoksa onların sırlarını, fısıltılarını duymadığımızı mı sanıyorlar? Hayır, öyle değil; elçilerimiz yanlarında yazıp duruyorlar.
. De ki: "Eğer Rahman'ın bir çocuğu
. Göklerin ve yerin Rabbi, arşın
. Bırak onları, kendilerine vaat edilen günlerine kavuşuncaya değin dalıp gitsinler; oynayıp oyalansınlar!
. Göklerde ilah olan da O, yerde ilah
. Göklerde ilah olan da O, yerde ilah
kendine ait olan o Allah'ın şanı yücedir. Kıyamet saatine ilişkin bilgi O'nun katındadır. Siz de O'na döndürüleceksiniz.
. O'nun berisinden yakardıkları, şefaate sahip olamaz! Hakka tanık olanlar müstesna. Onlar, ilimden nasiplenmekteler.
. Kendilerini kim yarattı diye onlara
. Kendilerini kim yarattı diye onlara
. Onun "Ey Rabbim" deyişine yemin
bilecekler.Not:ALLAH insanın bilmesi gereken herşeyi Kuran'da anlatmıştır.Arapça bilmiyorsanız mealini başlangıçta iniş sırasına göre
anlayarak okuyun lütfen.Teşekkür ederim..
anlayarak okuyun lütfen.Teşekkür ederim..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder